Ulus Rüzgârlı: Ankara, Ulus’tan Başlar

Memiş OKUYUCU

26-07-2023 13:55

   Türkiye’nin Kısa Tarihi: Ulus Rüzgârlı

Ankara, Ulus’tan Başlar

Ankara, Ulus’tan başlar. Ulus, Hacı Bayramdır. Hacı Bayram’dan başlar. İlk meclis bir Cuma günü dualarla Hacı Bayram’dan başlayarak tekbirlerle açıldı. Mustafa Fehmi Gerçeker, hepimizin zihnine kazınan o meşhur resimde ilk meclisin açıldığı gün, tüm milletvekillerinin önünde dua ederken de Ankara Ulus’tan başlamaktaydı. Temeli ve açılışı dualarla yapılan ilk ve ikinci meclis te Ulus’tadır. Tüm kıyafet değişim dönemlerinde meclise ilmiye kisvesi ile gelme ayrıcalığına sahip mebus olan Mustafa Fehmi Gerçeker’in duasında olduğu gibi bugünde Ankara, Ulus’tan başlamakta. Ulus’tan başlayan Ankara’da ilk meclisin hemen arkasındaki sokak olan ve Anadolu’dan gelenlerle Ankara’dan içtima olanlar kesişen yollarında yer alan Rüzgârlı’nın hikayesi bize konu. Bugünkü jargonla ‘’Ulus ve kulis’’ ’’ulus ve şehir’’ neresi diye sorulsa eğer, bilenlerince o yer ittifakla Ankara’da Rüzgârlı denilir.

Şehir ve İnsanın Hikâyesi

Nerede bir insan varsa orada yazılacak bir insan hikâyesi vardır. Kimisinde hüzün, kimisinde hazan olan insanın hikâyesidir bahsettiğimiz. En girift hikâyeler de, insanın en yoğun yaşadığı şehir dehlizlerinde geçmekte.

Şehirlerde insanlar gibidir. Hafızalarıyla yaşar. Her insanın olduğu gibi, her şehrin hafızası vardır. Şehirleri, hafızaları yaşatır. Geleceğine yön verir. İnsanları, yaşanmış hafıza üzerinden yeni gelecekler üzerine düşünmeye sevk eder. Şairin dediği gibi, ‘’Nereye dönsem bu şehrin sokakları yüzüme vurur, alaz alaz.’’ Derin düşüncelere daldırır insanı, şehir. Ve o şehrin sokakları insanı çeker. İnsan olgunluk çağlarına doğru ulaşınca önce döner mazisine bakar. ‘’Neyim ben, nereden geldim, nereye doğru gidiyorum’’ sorularını sorar, kendine.

Yaşadıkları, insanın zihin kıvrımlarında sessizce geçmişe doğru yol alır. Hayale maziye doğru. Kimi zamanda bugüne dair bir kaç ışık hüzmesi ile ruhuna aydınlık katar. Maziyi yad ederek. Kimi zamanda hüzün katarak insana, sessizce hayalin sularında kürek çeker.

Yaşadığım bu şehrin sokakları…

Ve bir yalnızlık adı ile ıssızlıkta yeşertilen umutlar gibidir…

Yeşeren taze umutların, sokak aralarında kaybolduğu yerin adıdır, bütün sokak kıvrımları…

Kaybolmayan zamana ve mekâna bir söz bırakmak için hatıralara sığınır, insan.

Hafızaya Yolculuk: Rüzgârlı

Efsane anlatıma göre sürekli olarak boğazdan yukarı doğru esen rüzgârlardan almış adını Rüzgârlı Sokak.

Hafıza ve hatıra yolculuğumuzu Ankara Ulus’ta bir zamanların en hareketli merkezî mekânlarından Rüzgârlı’ya yapacağız. Rüzgârlı dediysek aslında bir zamanlar İstanbul’un Babıali yokuşu gibi bir yerdir sözünü ettiğimiz. Belki de Rüzgârlı Yokuşu demek daha münasip olabilir. Sabah, Hürriyet, Akşam gibi gazetelerin idarehanelerinin bulunduğu bir basın sokağı durumundadır. Hatta Günaydın, Güneş gibi gazetelerin Ankara büroları da Rüzgârlı’nın alt taraflarında konumlanmış durumdadır. Ilıcaklar’ın Akşam gazetesi binası birkaç bina aşağıda yakın geçmiş yılları çağırmakta. Gazete ve mürekkep kokusunun buram buram hissedildiği, pek çok gazeteciye ekol ve okul olan bir yerdir, Rüzgârlı. Bir çok yazı, yorum, haber ve belgesele konu olmuştur.

Resmi dairelerden bir kısmı. Bugün Vergi Denetim Merkezi olan ve bir zamanlar PTT Genel Müdürlüğü olarak kullanılan bina, 1977’den sonra çıkarılan meşhur altmış beş yaş maaşının düzenlendiği SGK’ya ait kullanımda olan, evvelinde CHP genel merkezi durumundaki Halk İş Merkezi binası, bir zamanların Sayıştay binası, yakın zamanda kapanıp Pursaklar’a taşınan Ulus Devlet Hastanesi binası, halen kullanılan bir PTT binası Rüzgârlı üzerindeki devlet binalarından bazılarıdır. İlk ve İkinci meclisin hemen arkası olması hasebiyle halen Rüzgârlı’da dillerde dolaşan bazı şehir efsanelerini de anlatmaya kalksak yerimiz buna elverişli değil.

Gerçekte Rüzgârlı’nın üst girişi Çankırı Caddesi’nden bir numara ile başlar. Aşağıda İstanbul Caddesine dayanan otuz üç numara ile son bulur.

Ulus Rüzgârlı da böyle bir mekânın adı işte. Ulus bir zamanlar başşehir Ankara’nın idari merkezi konumundadır. Özellikle cumhuriyetin kuruluşundan itibaren 1961’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin bugünkü yeni yerine taşındığı yıla kadar bu özelliğini muhafaza etti. Sonrasında Başbakanlık ve diğer bakanlıkların yeni Ankara’ya taşınmasıyla bu özelliği yavaş yavaş değişmeye başladı. Ancak ‘’Rüzgârlı Sokak’’ bir efsane halinde halkın hafızasında yaşamaya devam etti. Şimdilerde belediye ‘’cadde’’ olarak ismini değiştirse de burası ‘’Rüzgârlı’’ olarak bilinmeye ve halk arasında ‘’Rüzgârlı’’ olarak konuşulmaya devam etmekte. Her ne kadar bir sokak adı olsa da Aski Binasının yer aldığı yerlere kadar alanı kaplayan Hacı Bayram Mahallesi adası Rüzgârlı olarak bilinmekte.

Çok partili dönem bölgede yeni yapılaşmaların başladığı bir devri temsil eder. Anadolu halkının Ankara’daki meclise en yakın ilk ikamet yerlerinden birisi olan Gönç Palas 1950’lerin ortasında yapılır. Rüzgârlının hemen girişinde Anadolu’nun pek çok köşesinden gelen misafirlerini ağırlamaya başlar. 

1970’lere kadar Rüzgârlı’da firmaların özel terminalleri bile mevcuttur. Hem de Anadolu’nun pek çok iline gidecek yolcularını, otobüs firmaları buradaki terminalden alırlarmış. O zamanların namlı otobüs firmalarından birisi de meşhur pehlivan Gazanfer Bilge’nin kendi adıyla anılan ve dakikliği ile tanınan firması imiş.

Rüzgârlı’nın hemen girişinde Cumhuriyetin kuruluş yıllarından ve Cumhuriyetin ilk istihbarat binası olarak da kullanılan bir yapı Taşhan vardır. 1975 yılında ilk ve orijinal Taşhan yıkılarak bugünkü Taşhan adlı İşhanı yapılmış. Onun hemen yanında da cumhuriyetin kuruluşundan itibaren 1975 yılına kadar Cumhuriyet Halk Partisi binası olarak kullanılan ve yerine 1977 yılında yapılan bugünkü Halk İşhanı yer almakta. Halk İşhanı dediysek burasını Türkiye’nin bir zamanlar yönetildiği yer olarak bilmek gerekiyor.

Halk İşhanı’nın bir katı CHP’nin sesi ve gazetesi de olan Ulus gazetesinin idarehanesi olarak ta kullanılmış. CHP binasının olduğu yerin hemen karşısında yer alan, Rüzgârlı Sokak’ın elli beş senelik sakini, İmren Piknik’in sahibi Ziya Yılmaz’a o yılları soruyoruz.

Ziya Yılmaz derin bir soluk aldı. Önce sustu. Gözleri ufka daldı. Sonra anlatmaya başladı. ‘’ O zamanlar çıraktım ve İsmet Paşa’nın her gün bir adet greyfurt meyve suyu içeceğini ben götürürdüm. Saat iki buçukla üç buçuk arası parti grubunun toplandığı terasta başkan makamına çıkardım. Beni tanırdı partililer. Odasına girince soğuk bir şekilde beni süzerdi, İnönü. Önüne meyve suyunu koyunca, soğuk bir suratla beni karşılar ve uğurlardı. Bişiy konuşmazdı. Çocukları pek sevmezdi.’’ Diyerek o yılları anlatmaya başladı. ‘’İnönü’nün arabasının plakası 06 HP 250 idi’’ diyerek bir de detay bilgi verdi.

‘’Bülent Ecevit, Limonata ile birlikte beyaz peynirli sandviç yerdi.’’ Diyerek konuşmasını sürdüren Ziya Yılmaz’ın o tarihlerden  hatırladığı milletvekili isimleri de var: Mustafa Üstündağ, Turhan Feyzioğlu ve Sakarya milletvekili Turgut Boztepe gibi.

Ziya Yılmaz, Rüzgârlı’nın yaşayan hafızası mesabesinde. Bize Rüzgârlı’yı cadde boyu yürüyerek anlatıyor. ‘’Hocam bu gözler neler gördü neler’’ diyerek anlatmaya devam ediyor. ‘’Burada Ankara Belediye başkanı Vedat Dalokay’ın yumruk yediğini gördüm. Ulus gazetesi daha sonra Yaşar Aysev’e geçti. Şu aşağıdaki pasaja taşındı. Aysev gazetenin adını da ‘’Barış’’ gazetesi olarak değiştirdi. Ulus idarehanesinde bir gün bir gürültü. Baktık Vedat Dalokay Yaşar Aysev arasında öğrendiğimize göre gazetenin devir işlemlerinde tartışma çıkmış. Yaşar Aysev’in kayınbiraderi Vedat Dalokay’a yumruk atmış. Dalokay’ın yüzü gözü şişmişti. Taksici arkadaşlar kimse görmesin başkanın yumruk yediğini diye hemen oradan bir arabaya atıp uzaklaştırdılar’’ diye siyaset yıllarından bir de anı paylaştı bizimle.

Şimdilerde o dönem hatırası ve hafızası olarak sokak girişinde yer alan Rüzgârlı Halk Taksi’nin emektarı Kemal Işık o dönem hatıraları ile yaşamakta. 1972’den beri durakta olan emektar taksici Kemal Işık, ‘’Bülent Ecevit’i Ulus gazetesine girip çıkarken görürdüm. Yolcu olarak kendisini ben taşımadım ama arkadaşlarımın kendisini taşımışlığı vardır’’ diyerek o dönemi anlatmakta.

Rüzgârlı’nın girişinde o zamanların muhkem CHP binasının bugünkü içler acısı halini görmek gerçekten çok dramatik bir durum. Adeta muktedirin yerinde yeller esiyor dedirten türden. Hem de ne türden yeller!.

Binayı şimdilerde batakhanecilerin mekân tuttuğunu görüyor insan… Sonra da derin bir ah edişle ‘’güç ve muktedirliğin’’ nasıl da el değiştirdiğini ibret nazarıyla seyrediyor. Devamında ‘’bir gün herkes kaderin cilvesine boyun eğecektir’’ diye iç geçirmekten kendisini alamıyor, insan.

Rüzgârlı’nın gelişmesi biraz da Türkiye’nin gelişmesi gibi olmuştur.  Bölgede artan insan ve nüfus hareketleriyle birlikte Rüzgarlı’yı önce eğlence mekânları istila etse de sonraları oteller, gazetelerin Ankara idarehaneleri, iş ve ticaret yerleri giderek çoğalmaya başlar Rüzgârlı’da.

Bugün için bölge olarak Rüzgârlı,  Ankara’nın inşaat malzemeleri perakende sektörünün bir satış bölgesi konumunda.

Tabi ilk meclisin ve 1924’te yapılan ikinci meclisin hemen arkasındaki sokak olması Rüzgârlı’ya ayrı bir anlam katmakta. Şehir hafızasındaki yer ve önemini bir kat daha artırmaktadır.

1924 senesinde ikinci meclis inşa edilirken Mustafa Kemal Paşa yetkili arkadaşlarına inşaatın neden uzadığını sorar. O zamanki yetkili zevat, görevli yabancı mimarın belli bir yeri olmadığı için ‘’kendisini bulamadıklarını’’ söylerler. Paşa, bunun üzerine ‘’iyi ya öyleyse kendisine bir ev yapın. Aradığınızda o evde bulasınız’’ der. Bunun üzerine o mimara Rüzgarlı’nın aşağı uçlarında bugünkü numaralandırma ile no: 30’da bir ev yaparlar. O yer bugünkü Doğanlar İş Merkezinin bulunduğu yerdeki evdir. Ben de bu rivayeti işte burada dinledim. İşte o evi ve yerini satın alan bugünkü sahibi o evi iki bin yılında yıkar ve şu anki iş hanını yapar.

Sezai Karakoç’un Hatıralarında Rüzgarlı

Sezai Karakoç, ‘’Ankara’nın Babıalisi’’ dediği Rüzgarlı’ya hatıralarında geniş yer ayırmıştır. Bilhassa basın dünyasından pek çok isimle yolunun kesiştiği bir yerdir, Rüzgarlı. 1955 senesinde çıkardığı Yeni Şiir Sanatı dergisini hangi şartlarda baskıya hazırladıklarına  genişçe yer verir, hatıralarında. Sonrada dergiyi Rüzgârlı’da bir matbaada bastırıp dağıtıklarını anlatır. Şair İlhan Berk ile daha pek çok ünlü isimle Rüzgârlı’da ve Son Havadis bürosunda karşılaşmalarına yer verir. Devamında Necip Fazıl’la olan ilişkilerine dair  da kıymetli ipuçlarından bahsedilmektedir hatıralarda:

,’’Üstada ( Necip Fazıl) teklifte bulunan akşam gazetesinin adı Ankara-Telgraftı. Sahibi, Orhan Veli tarzı şairlerden, biraz da solculuğuyla tanınmış olan Fethi Giray’dı. Gazete idarehanesi diğer gazeteler gibi Ankara’nın Babıali’si olan Rüzgârlı Sokak’taydı. Aynı sokakta Cemil Sait Barlas’ın Son Havadis’i, Demokrat Parti’nin organı Zafer, C.H.P.’nin organı Ulus Vardı. Zafer ve Ulus sabah gazeteleriydi. T.B.M. Meclisi de hemen o sokağın yanı başındaydı. Meclis’in karşısında tarihî otel Ankara Palas bulunuyordu. Semt Ulus’tu. Gazeteye üstadla birlikte hemen hemen her gün uğrardık. Üstad yazısını verirdi. Biraz sohbet edilirdi. Sonra ayrılırdık. Fethi Giray’la birlikte Tuğrul ve Gazanfer Beyler de Ankara-Telgraf’ın sahibi ya da en azından mensupları idiler.’’

Sonuç ve Son Söz:

Rüzgârlı hem bir devrin şahidi,  hem de şairin ‘’geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer’’  dediği, bir devrin hafızası durumunda özlem dolu hikâyelerin yazıldığı bir caddenin adıdır. Bugünkü Büyük Türkiye’nin kuruluşuna giden yolun yapı taşları burada döşenmiş. Kulisleri bu mekânlarda yapılmış. İdari ve kültürel hayat, buralardan neşet etmiş. Emekleme ve kuruluş dönemi basını bu mekânlarda yayın yaparak bir devre ses ve nefes olmuş. Hasılı bir devrin hikâyesi Rüzgarlı’da yazılmış.

Anlattıklarımız bir şehir masalı gibidir. Bir Ankara ve Ankara tarihi içerisinde bir Rüzgârlı masalı.

Onlar ermiş muradına. Biz çıkalım kerevetine.

Memiş OKUYUCU Şehir ve Kültür Sayı: 109

Kaynakça:

II. Meşrutiyet, Milli Mücadele ve Erken Cumhuriyet’te Din ve Siyaset: Mustafa Fehmi Gerçeker ve Faaliyetleri – Mustafa Göleç, Yrd. Doç. Dr. Sezai Karakoç- Hatıralar, 2022 – D. Mehmet Doğan – Büyük Millet Meclisi Nasıl Açıldı? 20/07/2023
DİĞER YAZILARI Bir Kitap Sarayı: Anadolu’nun Manevî Irmağı Yunus Emre 01-01-1970 03:00 Yeni ‘’Müfredat’’ Taslağı Nasıl Bir Model Sunuyor? 01-01-1970 03:00 23 Nisan’da Heyecan, Melankoli ve Bir Çığlık!. 01-01-1970 03:00 ‘Dünya Bizim’ Neden Kapandı? 01-01-1970 03:00 ”Bir Bahar Akşamı Rastladım Size” Şiiri ve Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Bekri Mustafa’dan Celal Şengör’e 01-01-1970 03:00 Öğretmen Okullarını Hatırlamak 01-01-1970 03:00 Siyasetin Yolları Taştan: İbrahim Halil ÇELİK 01-01-1970 03:00 Eğitim Fakülteleri Müfredatın Neresinde? 01-01-1970 03:00 Hacı Bayram’da Asırlık Kurukahveci: Gül Kahve 01-01-1970 03:00 Orhan Seyfi Orhon, Vedâ Şiiri ve Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Bu Bir İlandır 01-01-1970 03:00 ”Şaşırdım Kaldım İşte” Şiiri ve Hikayesi 01-01-1970 03:00 Öğretmen Okulu Günlüğü: Pazarören Hatıraları Türkiye’nin Neresinde? 01-01-1970 03:00 Maarif Vekaleti Binası Nasıl Yandı? 01-01-1970 03:00 Aliya: Acımasız Bir Savaş ya da Adaletsiz Bir Barış 01-01-1970 03:00 İlk Meclis: Kurucu Meclisin Kuruluş Ruhu 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Pazarören’de Sosyal Hayat 01-01-1970 03:00 Bu Dünyadan Bir Mevlüde Genç Geçti 01-01-1970 03:00 Milli Merkez ve Maarifimiz 01-01-1970 03:00 Eğitimin Özüne Yolculuk 01-01-1970 03:00 Sadelik Yaşatır 01-01-1970 03:00 Öğretmen Okulu Günlüğü: PAZARÖREN MEZUNLAR BULUŞMASI 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Sizin Hiç Babanız Öldü mü? 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife ve Hakkında Yazılan Roman Üzerine 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Pazarören Mimar Sinan Öğretmen Lisesi 01-01-1970 03:00 Evvel Zaman İçinde ve Şehirde: İnsan 01-01-1970 03:00 27 Mayıs Darbesini Kim Yaptı? 01-01-1970 03:00 Türkiye Yüzyılında Eğitim 01-01-1970 03:00 Eğitim Gündemin Neresinde? 01-01-1970 03:00 Şehirlilik, Şehircilik ve Deprem 01-01-1970 03:00 Halk Şiirinin Altın Halkası: Aşık Veysel (1894- 1973) 01-01-1970 03:00 Depremin Üstesinden Eğitimle Gelmek 01-01-1970 03:00 Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar ve Bir Alimin Ölümü 01-01-1970 03:00 Akif’in Türkiye’si Türkiye’nin Akif’i 01-01-1970 03:00 Bir Gençlik Hikâyesi Yazmak 01-01-1970 03:00 Maarifin Türkçesi 01-01-1970 03:00 Topçu: ‘’Mektep, millet kültürünün bayrağıdır.’’ 01-01-1970 03:00 Ankara Sahafları ve Ankara’da Kitap Dünyası 01-01-1970 03:00 Ahilik Yolunda OSTİM ve Ahilik Şûrası 01-01-1970 03:00 Bozkırda Toprağa Düşen Çekirdek: Prof. Dr. Kemal BIYIKOĞLU 01-01-1970 03:00 Topçu’nun İnsan Modeli ve Maarifin Millîliği 01-01-1970 03:00 Süleyman Çelebi’sini bekleyen çağ. 01-01-1970 03:00 Nurettin Topçu’nun Maarif Davası 01-01-1970 03:00 Mora’da Batan Güneş 01-01-1970 03:00 Medeniyet Sancağımız Türkçe 01-01-1970 03:00 Erdemli Bir Yayın Hareketi: Ebubekir Erdem 01-01-1970 03:00 Okullar Nereye Açılıyor? 01-01-1970 03:00 Maarif Raporu 01-01-1970 03:00 MEMİŞ OKUYUCU: İLK VE ORTAÖĞRETİMDE KELİME HAZNESİ 01-01-1970 03:00 Tarihe Geçen O Fotoğrafın Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Öğretmenim ben… 01-01-1970 03:00 Türkçenin Sırları 01-01-1970 03:00 Mİllî Eğitim Şûrası Üzerine 01-01-1970 03:00 Bir Örnek Muallim: Mahmud Celaleddin ÖKTEN (1882-1961) 01-01-1970 03:00 Bir Üniversite Tercihinden Ötesi 01-01-1970 03:00 LGS Tercihleri ve Kendi Hikâyesini Yazmak 01-01-1970 03:00 Hârezmî Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Ankara’da Bir Eğitim ‘ADA’sı 01-01-1970 03:00 Bir Hayalimiz Olsun 01-01-1970 03:00 FEN LİSELERİMİZ EĞİTİMİ VE GELECEĞİN EĞİTİM 01-01-1970 03:00 BİR FİKİR ADAMI ALİ FUAD BAŞGİL 01-01-1970 03:00 Eğitimde ufka yolculuk 01-01-1970 03:00 TÜRKEĞiTiMTV YAYINA BAŞLADI 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE'DE ŞEHİRLİ DİNDARLIK 01-01-1970 03:00 Doğunun Yedinci Adamı: Mehmet Aydın 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE?DE BİR ÜNİVERSİTEYE REKTÖR OLMAK 01-01-1970 03:00 Tarihe İz : Muallim Mahir İz  01-01-1970 03:00 Bir Maarif Adamı Olarak Mustafa Öcal 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç: Direnişin ve Dirilişin Mimarı 01-01-1970 03:00 Boğazköprü?de Yanaşık Düzen ya da Bir Fasl-ı Cenaze 01-01-1970 03:00 Cankurtaran: Bir Semtin Hikayesi 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİN ELE ALINACAK YANI 01-01-1970 03:00 DÜNYANIN SAHİLİ SELAMETİ:KALKINMIŞ TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 EVVEL GİDEN AHBABA SELAM OLSUN 01-01-1970 03:00 ÜNİVERSİTELER TÜRKİYE'YE NE ZAMAN YETİŞİR? 01-01-1970 03:00 VAKAR ABİDEMİZ: AYASOFYA CAMİİ 01-01-1970 03:00 Geleceğin Meslekî Eğitimi: Büyük Türkiye 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin Temel Eğitim Meselesi: MESLEKÎ EĞİTİM 01-01-1970 03:00 Meslekî Eğitim Üniversitesi 01-01-1970 03:00 MÜTEHASSIS OLMAYAN 'EĞİTİM UZMANI' OLUR MU? 01-01-1970 03:00 KIRAN GÜNLERİNDE MEŞK VE İÇE YOLCULUĞUMUZ 01-01-1970 03:00 YENİ BİR SİSTEM VE 'YENİLMİŞLERİN' DÜZENİ 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: KÖY ENSTİTÜLERİ ? 2 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: KÖY ENSTİTÜLERİ 01-01-1970 03:00 Ederini Tüketen Düzen ve Biz 01-01-1970 03:00 AKİF'İN TÜRKİYESİ, TÜRKİYE'NİN AKİF'İ 01-01-1970 03:00 Yüzümüzü Ak Edecek Bir Söz 01-01-1970 03:00 Üreten Nesil Çağı Yönetir 01-01-1970 03:00 KALBİNİN DİLİ OLMAYAN ŞAİR: AKİF 01-01-1970 03:00 Münevver Ya Da Çınlayan Nağme Olmak 01-01-1970 03:00 Tuba Ağacı, Bambu Ağacı 01-01-1970 03:00 Tarihin İnkılap Etmesi 01-01-1970 03:00 Geleceğin Dünyası 01-01-1970 03:00 Gelişler ve Geri Gidişler 01-01-1970 03:00 Hak Temelli Bir Reforma Doğru 01-01-1970 03:00 Taktik Maktik Yok!.. 01-01-1970 03:00 Maarif Reformu Neden Şart? 01-01-1970 03:00 YAZMAK VE YAZARAK YAŞAMAK 01-01-1970 03:00 İLİM İKTİDARI, MEMLEKETİN İMARIDIR 01-01-1970 03:00 Maarifin Ahlâkı Var Mı ? 01-01-1970 03:00 Maarife Operasyon Ne Zaman? 01-01-1970 03:00 O Şehre Varmaz İsek! 01-01-1970 03:00 DURDURAMAYACAKSINIZ 01-01-1970 03:00 UTANGAÇ SUNUMLU 'ZORAKİ VE İSTENDİK' İNSAN 01-01-1970 03:00 FETÖ'NÜN EĞİTİM BOYUTU 01-01-1970 03:00 UTANGAÇ SUNUMLU 'ZORAKİ VE İSTENDİK' İNSAN 01-01-1970 03:00 SEÇİMİN GALİBİ: EĞİTİM SİSTEMİDİR! 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİ TERBİYE ETMEK 01-01-1970 03:00 ECNEBİ MEMLEKETLERE ÖĞRENCİ GÖNDERME MESELEMİZ! 01-01-1970 03:00
G-NL5SXDG3FM