Tarihe “Büyük İmam” olarak da geçen fıkıh ve hukuk hocası İmam-ı Azam Ebu Hanife. İslam Hukukunu ana kaynaklarına nüfuz ederek kuran isim. Kurduğu Küfe Rey Ekolünü, akıl ve ilmî metodoloji ile birleştirip model ve okul haline getiren büyük İslam alimi.

Kuruluşundan sonra büyüyüp genişleyen İslam medeniyetinin bütün kuruluş devri sancılarına ortak olan, siyasi rekabeti en derin haliyle yaşandığı devrin en orta yerinde yol ve yön tayinini büyük dirayetle hayata geçiren bir kurucu alim.  İslam’ın ‘’Rey, istikamet ve itikat’’ esaslarını en sahih haliyle ve ilim yoluyla hayatına uygulayıp, kendisinden sonra gelecek nesle en mütekamil modeller oluşturan büyük fıkıh hocasıdır İmam-ı Azam Ebu Hanife.

İnsan/ahlâk ve İslam/ahlâk ilişkisinin temelini hayatında bizatihi yaşayarak örneklendiren ve modelleştiren büyük alim. Bu tavrı ve “yaptığını söylemek söylediği gibi yaşamak” olarak halkın ifade ettiği, olmak ile görünmeyi şahsında tecessüm ettirdiği model ahlâk anlayışı insanlar nezdindeki yeri ve değerini artırmış. Halk efkarında asırlara yayılacak bir manevi otorite halini almıştır.

İslam’ın temel esaslarını zamanın ruhu ile yorumlayıp evrensel bir yaşama biçimi halinde sistematize eden ve bu yolla insanlığa büyük bir ilim mirası bırakan öncü rey ekolü sahibi. Zor zamanda ve kritik bir dönemde, duruşu bakışı ve ilmiyle insanlığın tüm geleceğine yön veren ahlâk ve maneviyat numunesi. Hali ve kalini imtizaç ettirip, İslamın temel ilkelerini en anlaşılabilir haliyle yorumlayarak insanlığa en inceltilmiş, anlaşılabilir, yaşanabilir haliyle ilim mirası bırakan büyük mütefekkir. Çağından çağlar ötesine bir güçlü söz, insanlığa sürülecek bir esas iz bırakan alimdir İmam ı Azam Ebu Hanife.

Kendisinin hemen evvelinde sahabeler arasında yaşanan derin görüş ayrılıkları ve siyasi ayrışmalar mevcut idi. Kendi devrinde yeni coğrafyalara doğru genişleyen İslam medeniyetinin bu yeni durumla karşılaşmasıyla oluşan yeni ve farklı fikirlerin oluşturduğu bir düşünce iklimi ortaya çıktı. İmam-ı Azam Ebu Hanife bu yeni döneme kurduğu fıkıh okulu ile bir yaşama alanı bir yaşayış yolu açtı. Böylelikle batının karanlık çağında İslam medeniyetinin zaman ve mekanlara parlayan bir yıldız olarak yükselişinin temellerini oluşturdu. Metot ve sistemi bu okulunun temelleri haline getirdi. Kurduğu okulunda; bilgiyi tenkitli ve tahkiki hale getirerek asırlar ötesine seslenişin sedası haline dönüştürdü. Zehirli ok sağanakları altında hiçbir başka güce yaslanmadan ilimi kalkan haline getirip yaşamanın modelini, İslam alemine ve tüm insanlığa miras olarak bıraktı.

Mütekaddimin alimlerin öncüsü. Kurucu İslam fıkhı alimi. Hadis ilminin metodunu kuranlardan. Muallimlikte kullandığı iletişim ve tedrisat metotlarıyla numune-i imtisal, ticareti ve gündelik yaşayışında Müslüman ahlâkını hayatına uygulamada ideal bir rol model, ilmini yaşayışına şümullendirerek örnek bir Müslüman alim olmuştur, İmam-ı Azam Ebu Hanife.

O, ilmi Rabbin hakikatine erişmede bir araç görmüş olup, Kur’an esaslarını Müslüman yaşayışına tatbik etmenin en ideal örneklerini oluşturmuş. Ekolünde yetiştirdiği talebelerini bugünkü anlamda bir akademik disiplin ve tefekküre büründürmüş. Tedris ve terbiyesinde ilim adamı sıfatını ve kelam kudretini en güzel haliyle kullanmış. Ders, tedris ve terbiyesinde; tartışma, talim, terbiye, tahkik, tenkit, tahlil, akıl yürütme ve muhakeme metotlarını en ideal haliyle bizatihi kullanarak örneklikler meydana getirmiş. Talebelerini de bu metotları bilhassa kullanmaya teşvik etmiştir.   İslam aleminin diğer ilim merkezleriyle iletişim ve etkileşimini Hac ibadetini merkeze koyarak sürekli ve düzenli olarak sürdürmüş. Bu yolla kendisini bir tecdide tabi tutarken talebelerinde ve diğer İslam alimlerinde de bir dinamizme hayat kazandırmıştır.

İmamı Azam Ebu Hanife Romanı Hakkında

Yazar Mürsel Gündoğdu bu eserini roman tekniği ile kaleme almış. Bir romanda yer verilebilecek çok geniş tasvirler ile eserin metaforlarını zenginleştirmiş.  Kullandığı alegorilerle İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin daha iyi anlaşılması yolunda güçlü bir zihin arka planı ve kültür oluşturarak kitaba yüksek bir enerji katmış.

Yedi bölümden meydana gelen ve Ötüken Neşriyat tarafından basılan roman, 446 sayfa. Romanın sonuna geniş bir kaynakça da ilave edilmiş. Kalbi sökülmüş çağın değerlerimizi hercümerç ettiği bir dönemdeyiz. Temel değerlerinden koparılarak zihinleri ümmileştirilmek istenenlere bu roman bilhassa tavsiye edilir.

Yazımızı romandan aldığımız zihin açıcı bir insan tasvir ve tahlili ile bitiriyorum:

‘’İnsan, içerisinde derin uçurumlar barındırandır. Sırlar saklayandır, gönül kuytularında. Hafızasının billur sandukasında hatıralar biriktiren ve engin akıl dağlarında deli ormanlar büyütendir.’’