Münevver bilgili, ziyalı, etrafına aydınlık saçan,
aydın, entelektüel kimse demektir.
Münevver umut ve gelecek üretir. Münevver ışık yakar, ışık
olur. Münevver yol olur, köprü olur. Münevver medeniyetin, kültürün ve tarihin
geleceğe açılan umut kapısı olur. Münevver zifiri karanlıkta, yerdeki zerreyi,
ak sütün içindeki ak kılı gören kimse olur.
Hülasa münevver umudun kapısı olandır.
Münevver peşinden hem gidilecek yol açar, hem de hakikate
giden yolları takip eder. Münevver hem iz süren, hem de iz bırakan kimsedir.
Münevver teori üretir, fikir üretir.
Münevver cesaretin, ehliyetin, liyakatin, sadakatin,
hamiyetin, asaletin ışığını yakan kimsedir. Münevver hakikat davası sahibidir.
Münevver ziyasını here daim muhafaza eden bir
şahsiyettir.
Var oluşumuzu ve
varlığımızın esasını umudumuzla ayakta tutarız. Her halimiz, her yaşayışımız,
önümüze çıkan her kavşak ve her tercih bir imtihan vesilesi, bir tefekkür ve
tezekkür vasıtasıdır. Münevverin görevi her imtihanda umudu görüp bularak,
umutlara yeni umut inşa etmektir.
Ayaklarını sağlam
basmak ve umudunu her daim besleyip, diri tutmak bu imtihan halimizin en kritik
gücüdür.
Kuyudaki Hz. Yusuf Peygamberin gücü, imanından gelen umudu
idi.
Bu nedenle münevver durduğu yeri, baktığı yeri, gördüğü yeri
ferasetle seçer. Asit yağmurlarına, ideolojik sis ve körlüklere maruz kalmamaya
dikkat eder.
Münevver milletin medeniyet değerlerini koruyan kimsedir. Münevver milletin medeniyet
değerlerini geliştiren kimsedir. Münevver milletin medeniyet değerlerini zenginleştiren
kimsedir.
Münevver yeryüzündeki
sömürgecilere başkaldıran Türkiye ve diğer ülkelerde `silkiniş` ve `diriliş`
çabasını umuda, umudu da hakikate döndürecek yolları açan kimsedir.
Münevvere sömürge
eğitiminin zihnimize yerleştirdiği is, pas ve görüşümüzü zorlaştıran bulanık
alanlardan çıkıp, ufuk açan, yeni
düşünme alanları inşa eden erbabı nazar(bakış, görüş sahibi) olan
kimsedir.
Münevver umudumuzu halimizle ve kalimizle diri tutup, umudu
her halükarda yeşerten kimsedir.
Umut inşa etmek,
hayat ve gelecek inşa etmek demektir.
Münevver çölde vaha olmaktır.
Münevver aşk dolu yüreklerden sızı ile süzülen nağmelerin
içli sesidir.
Düşünce ve Niyet
Yavuz Sultan Selim.
Kazandığı bir sefer dönüşü İstanbul`da kendisine alayişli bir karşılama
hazırlığı yapıldığını öğrenir. Bu durumu öğrenince de gösteriş ve alayişten
rahatsız olup, şehre sabaha karşı girmeye karar verir. Yavuz olmak elbette bir
şuur ve samimiyet sahibi olmaktır. Mahviyet, ideal ve dava sahibi kimse
olmaktır.
Atamız Yavuz Sultan Selim Bu dünyayı iki hükümdara az, bir
hükümdara fazla görecek kadar liderlik ve dirayetli bir liderdir.
Bir seferde çadırından, çağırttığı bir askere sorar:
-Asker evladım kızıl
elma neresidir?
Askerin cevabı,
kudretli sultanın gönlünde yatan cevaptır:
?-Sultanım! Senin
gönlünde yatan son nokta.?
İşte dava, heyecan ve
ideal sahibi bir neslin, bir milletin komutanı ve sıradan bir askerinin
taşıdığı şuur.
Bu çağda kızılelma ideali artık bilgi ile, bilim ile üretilmekte.
Münevver bilgisiyle çağımızın kızılelma ülküsünü ve idealini üreten
kimsedir.
Umutlarınız kavi olsun.
Tilki ve Aslan Hikâyesi.
Meşhur hikâyedir. Tilki ve aslan arasında geçer bu meşhur
paylaşım hikâyesi. Tilki, aslan ve kurt ava giderler. Günün sonunda bir geyik,
bir karaca ve bir tavşan avlanır. Sıra paylaşıma gelir. Aslan kurdu paylaşım
için görevlendirir.
Kurtta ?geyik ormanlar kralı aslana, karaca bana, tavşan da
tilki kardeşe düşer? der. Der ama demesiyle birlikte, aslanın bir pençe darbesi ile kendisini yere
serilmiş halde bulur.
Aslan hem bir o tarafa bir bu tarafa doğru homurtularla
yürümekte hem de söylenmektedir: ?Böyle adaletsiz paylaşım mı olur?? Az ilerde
duran tilkiye kükreyerek seslenir:
?Şu paylaşımı sen yap?
Tilki de paylaşım görevini alır almaz: ?Efendim ormanlar
kralına kahvaltıda tavşan gider, öğle yemeğine karaca, akşamın mükellef yemeği
olarak ta geyik münasip olur?? der.
Bu sefer ortalama paylaşımı beğenilmeyen ve yere serilmiş
kurdu görüp bütün payı aslana veren tilkiye aslan tarafından sorulur:
-Nereden öğrendin bu
adil(!) paylaşımı?
Onun cevabı
umutsuzluğunu ve çaresizliğini anlatır mahiyettedir:
-Yerde yatan kurttan kralım!..
Sağlıcakla kalınız efendim.