<p>Nihad Sami Banarlı Hoca, bu yeterliliğe sahip nadir hocalarımızdan birisi. T&uuml;rk&ccedil;enin Sırları kitabı ile Banarlı Hoca, bir başucu kitabı bir m&uuml;racaat kitabı mahiyetinde eser bırakmış. Halen T&uuml;rk&ccedil;e yolculuğumuzun lezzetli ser&uuml;venini en g&uuml;zel anlatan eserlerden olma niteliğini korumakta.</p> <p>Hani bir eşya kullanma kılavuzu vardır. Aldığınız eşyanın nasıl kullanılacağını bize anlatır. O kılavuzla eşyayı doğru bir şekilde kullanırsınız. T&uuml;rk&ccedil;enin Sırları kitabında Banarlı hoca bize, anadilimiz T&uuml;rk&ccedil;eyi nasıl kullanacağımız konusunda tam b&ouml;yle bir rehberlik yapmakta.</p> <p>Zaman zaman kelimelerin sihirli d&uuml;nyasına yolculuk yapıyorsunuz kitapta. Efendi kelimesinin yunanca k&ouml;klerini &ouml;ğrendikten sonra T&uuml;rk&ccedil;eye ge&ccedil;işi hikayesini &ouml;ğreniyoruz. İlk defa Mevlana&rsquo;nın kızı Melike Hatun i&ccedil;in &rdquo;Efendimizin Kızı&rdquo; tabirini kullanıyorlar. Ve nihayet o tarihten itibaren bu kelime dilimizde kullanılmaya başlanır oluyor.</p> <p>Bir başka yerde Banarlı hoca kelimelerin anlam yolculuğuna &ccedil;ıkarıyor bizi. &Ouml;ğreniyoruz ki &lsquo;d&uuml;şmek&rsquo; kelimesinin y&uuml;z elli den fazla kullanım alanını tespit etmiş. G&ouml;zden d&uuml;şmek, elden d&uuml;şmek, aklına d&uuml;şmek vs. uzayıp giden bir manalı yolculuk.</p> <p>Banarlı Hoca, bazen kelimelerin tadına baktıran lezzet yolculuğuna &ccedil;ıkarıyor. &lsquo;D&uuml;şmek&rsquo;i Fuzul&icirc;&rsquo;den &lsquo;kadehe d&uuml;şmek&rsquo; tadında alıyor bir yerde. Bir başka yerde ve yine Fuzul&icirc;&rsquo;nin şiirinde &lsquo;dilden dile d&uuml;şmek&rsquo; tadında bir s&ouml;yleyişe b&uuml;r&uuml;nm&uuml;ş halde karşımıza &ccedil;ıkarıyor. Başka bir yerde ise &lsquo;ayağa d&uuml;şmek&rsquo; tadından s&ouml;z eder T&uuml;rk&ccedil;enin.</p> <p>Bazen raks eden bir dil anlatımı ile karşılıyor bizi kitapta. Bazen g&uuml;l&uuml;, b&uuml;lb&uuml;l&uuml; efsunlu bir T&uuml;rk&ccedil;e yolculuğu ile dimağımıza nakşediyor. Yasemin, lale, s&uuml;mb&uuml;l, g&uuml;l, menekşe, zerren, zanbak, şakayık, nil&uuml;fer, nar ve şeftalinin sadece bir &ccedil;i&ccedil;ek adı olmayıp dilimizin mecazlarını oluşturduğunu bize a&ccedil;ıklıyor. Ve sonunda bu &ccedil;i&ccedil;ek isimlerinin bir incelik ve zerafetle T&uuml;rk kızlarına isim olmasını latif bir tatla anlatmakta. Fars&ccedil;a da &ccedil;i&ccedil;ek demek olan g&uuml;l&uuml;n hem bir inceliği, hem de bir &lsquo;g&uuml;l&rsquo;l&uuml; isimler saltanatını yaşadığını b&uuml;y&uuml;k bir &ouml;vg&uuml;yle bahsediyor. G&uuml;ldane, G&uuml;ldalı, Ayşeg&uuml;l, G&uuml;lfidan, Yazg&uuml;l&uuml; gibi pek &ccedil;ok isimde yaşamasını pek veciz ve sanatlı ifadelerle anlatır bize.</p> <p>T&uuml;rk&ccedil;enin Sırları dilimizin tadını anlattığı gibi, kimliğini, muhabbetini, sevgisini, bilgisini de en iyi anlatan şaheser bir eser. Bazı kitaplar bir kere okunur. Bazıları birden fazla. Oysa T&uuml;rk&ccedil;enin Sırları başucunda tutulup, s&uuml;rekli okunması ve T&uuml;rk&ccedil;eye dair en g&uuml;zel, en orjinal, en bilgelik y&uuml;kl&uuml; bakışın g&ouml;lgesinde s&uuml;rekli tadılması gereken bir kitap. Devamlı okunması bir T&uuml;rk&ccedil;e sevgisi ve ş&ucirc;uru kazanmak a&ccedil;ısında, mutlaka bulundurulması gereken bir kitap. &Ouml;zetle T&uuml;rk&ccedil;enin sırlarına vakıf bir dil alimimizden her y&ouml;n&uuml;yle g&uuml;zellikler cephesinin sergilendiği bir T&uuml;rk&ccedil;e kitabı ortaya konulmuş.</p> <p>Dil bir milletin maddi ve manevi varlığının b&uuml;t&uuml;n birikiminin taşıyıcısı. Asırları birikimi. Banarlu bu kitapta, T&uuml;rk&ccedil;enin asırlar boyu oluşturduğu kelime ve manalı varlığını ilmi bir perspektifle anlamlandırmaya tabi tutmuş.</p> <p>Ve nihayet Banarlı&rsquo;da T&uuml;rk&ccedil;e hakimiyeti, T&uuml;rk&ccedil;e bilgisi nihayet sevgisini aşka b&uuml;r&uuml;nerek zirvelere &ccedil;ıkıyor. T&uuml;rk&ccedil;e onun i&ccedil;in Kaf Dağın&rsquo;da bir sevda krali&ccedil;esidir. Kullandığı mecazlar onun aşka d&ouml;n&uuml;şen T&uuml;rk&ccedil;e sevdasının en g&uuml;zel kelimelere b&uuml;r&uuml;nm&uuml;ş bir halde sanat abidesine ve T&uuml;rk&ccedil;e lezzetinin doruğunda gezdirmeye başlar:</p> <p><strong>&rdquo;Bir dudak boyası yapsam, adını da al yahut g&uuml;l, ya da mercan koyardım. Mesela Karmen demezdim, diyemezdim. Doğrudan doğruya dudak demeyi tercih ederdim. Yahut gonca gibi nar gibi renkli adlar se&ccedil;erdim. Hatta her dudağa s&uuml;r&uuml;lmeyeceğini bilsem, bayrak bile boyama ad olurdu. İsterdim ki onu seven kadınların dudakları bayrak gibi temiz kalsın. Kendi &ccedil;ocuklarından yakınlarından, kendi erkeklerinden veya ger&ccedil;ekten sevdikleri erkeklerden başkasına değmesin.&rdquo;</strong></p> <p>İlk baskısı 1972 yılında yapılmış. 321 sayfa halen defalarca baskı yapmakta olan bir kitap.</p> <p>Rahmet olsun Banarlı&rsquo;ya.</p>