İnsanoğlu fıtratında yenilik ve değişim arzusu ile yaratılmıştır. O nedenle yaşadığı dünyayı sürekli yenilemek ister. Bu yenilenme düşüncesi hayvanlarda bulunmaz. Hayvanlar binlerce yıldır aynı yerlerde, benzeri yuvaları yaparlar. Yaşama alanlarına müdahale edilmediği sürece ve iklim değişmedikçe genellikle aynı şartlarda yaşarlar. Ancak insan, zamana, şartlara ve teknolojiye göre değişen, şekillenen, bilime göre muhteva kazanan meskenlerde yaşar. Evini gelişen ilim ve teknoloji çerçevesinde yeniler. Bu durum insanın yaratılışında yer alan yenilik geni ile açıklanabilir. Klasik sistemimiz bu yenileşme ihtiyacını tecdit kavramı ile izah eder. Zamanımızda buna güncelleme de denilmekte. İngilizce ‘’Ip date’’ kavramı yenileşmeyi açıklamaktadır.

İnsandaki yenilik genini de büyük ölçüde ilim/bilim alanındaki gelişmeler belirler. İlim sahasındaki gelişmeler  insanda ihtiyaç haline gelen yenilik duygusunu besler. Şekil ve muhteva kazandırır. İlim ve yenileşme arasında sıkı bir bağ vardır. İlim zamana, şartlara ve ihtiyaçlara göre görüş, tez ve buluşlar ortaya koymaktır. Einstein izafiyet teorisi için bir ömür harcamıştır. Bu ilimdir. İlim dünyasına mal olmuştur. Şimdi bu teori ortaokul ders kitaplarında ancak bir dipnot olarak yer alır. Bu da ilim tarihidir.

Bu girizgâhtan sonra İstiklâl Marşı ve güncellenmesine gelelim. Bu alanda Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı son İstiklâl Marşı programına getirelim.

Bu geçtiğimiz 12 Mart 2025 günü Meb Ortaöğretim Genel Müdürlüğü ve Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan İstiklâl Marşı programını izledim. Program özü İstiklâl Marşı’nın yazıldığı son dört günü anlatmak üzerine kurulmuş. Program muhtevasında tiyatro ve müzikal unsurlar bolca kullanılmış. Bu konuda bir de kısa film çekilmiş. Filmde Akif bir düşünce, tasavvur ve gençlik iksiri haline getirilerek diriltici heyecan ruhuyla sembolize edilmiş. Akif rolünü öğrenciler üstlenmiş. Ve Akif rolündeki talebemize yol gösteren bilge kişilik sanatçı Yunus Ayten tarafından canlandırılarak güncel duygu inşa edilmiş. Konuşmalar İstiklâl Marşı’nın yazıldığı mekân olan Tacettin Dergahı’ndan başlatılarak köklerden geleceğe, güncellenerek gelişen bir yolculuk seyri oluşturulmuş.

Programa iyi hazırlandığı belli olan Ankara Güzel Sanatlar Lisesi korosu tematik hazırlıklı bir repertuarla eşlik etti. İstiklâl Marşı programı ‘’korkma’’ teması ile hazırlanmış. Temanın düzenleme, beste ve senkronizasyonu vekil sanatçı Yücel Arzen Hacıoğulları tarafından yapılmış.

Öğrenciler; hem icracı, hem koro, hem seyirci olarak ilk defa bütün alışılmış kalıpların dışına çıkarak yeni bir vizyonla İstiklâl Marşı programı izlediler. Program ile, İstiklâl Harbi ve onun dayandığı İstiklâl Marşı bir ruh ve bir heyecan ile yüklenerek misyon halinde bugünün gençliğine sunuldu. Programa tempo tutan, eşlik eden, coşkuyla salonu dolduran gençler mesajın yerine ulaştığının açık göstergesiydiler.

Buna güncelleme diyebiliriz… Akif’i anlamak olarak görebiliriz. Akif’in misyonunu bugüne taşımak olarak anlayabiliriz.   Ya da Akif’in davasının güncel sahipleri olmaya talip olmak olarak anlamlandırabiliriz. Bir başka açıdan mana ve mefhumuyla İstiklâl Marşını bugüne taşımak olarak adlandırabiliriz.

Her cephesiyle anlam alanımızı muhakemeye dayalı eğitimin millilik temellerine odaklayan bir çalışmadan söz ediyoruz. 12 mart 2025 CSO’da yapılan İstiklâl Marşı’nın kabulünün 104. Yılı programı bütün algıları değiştiren bir niteliğe sahipti. Yeni nesle ‘’korkma’’ temasıyla bir gelecek algısını müzikal formda sunarak tiyatro aracılığı ile köprüler kurmanın yolunu açtı.

Program aslında Akif’i anlama ve anlamlandırma konusunda bir zihniyet değişimine de öncülük etmiş oldu.

Program salonu dolduran binleri bulan öğrenci grubu tarafından coşkuyla takip edildi. Gençler, belki de ilk defa içlerinden bir Akif çıkarmanın dolu dolu heyecanını yaşadılar. Bu program bir hakikatin tecellisine de vesile oldu. Sanat ve musiki yeni nesle ulaşmak için iki önemli unsur. Oldukça iyi istifade edilmesi gerekmektedir. Bu nesle nasıl ulaşacağız diye derin düşüncelere dalmaya hacet bırakmadan bu gerçeği görmüş olduk. Evet bu nesle ulaşmalıyız ve musikiyi de bir enstrüman olarak değerlendirmeliyiz. Türkiye’nin önün açacak olan bu zihniyet ve ilim tavrını alana yaygınlaştırmaktan geçmekte.  

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin programı baştan sona büyük bir dikkatle takip etti. Milli eğitimin ve devletin bütün imkân ve kabiliyetleri program için seferber edilmişti. Bu durum bakan Yusuf Tekin’in konuya olan himaye ve yakın alakasının göstergesiydi. Programı hazırlayan ekibin emeği, yüreği yenilikçi ilim anlayışı her aşamada kendisini hissettirdi. Eğitimde millilik deyince gürültülü törenlere hiç gerek kalmadığı ortaya çıktı. İstikbal köklerdedir.  Bu nesle düşen köklerimizi geleceğe taşımaktır. MEB’in son düzenlediği İstiklâl Marşı programı bu yolda atılmış örnek bir adım teşkil etmiştir.

Neslimize gelecek inşa etmenin yolu bu tarz ilim ve bilim anlayışına uygun şekilde köklerini keşfettirip, geleceğe pencereler açan programlar yapmaktan geçmektedir.

Emeği geçenlere teşekkürlerimizi sunuyoruz. 

Sağlıcakla kalın efendim.