KIRAN GÜNLERİNDE MEŞK VE İÇE YOLCULUĞUMUZ

İnsanlık tarihinin gördüğü en büyük salgını, bütün sonuçları ile birlikte  yaşamaktayız. Korona kıranı dünya tarihi boyunca  insanlığın gördüğü en büyük  sağlık meselelerinden biri halini aldı. 

Kıran dünya genelinde eğitimi tümüyle etkiledi.  Kıran dolayısıyla bütün yeryüzünde okullarını kapatan ülke sayısı 193 oldu.Bu salgından etkilenip okulları kapanan öğrenci sayısı dünya genelinde 1 Milyar 724 milyonu buldu.

Türkiye?de 2020 itibari ile toplam öğrenci sayısı 25 milyon 650 bindir. Ortaokul ve liselerimizde 1 milyon 579 bin, üniversite seviyesinde ise yaklaşık 3 milyon 963 bin öğrenciye uzaktan ve açık öğretim verme tecrübesine sahip bir ülke konumundadır.

Bu virüs, 2019?un sonlarında Çin?in Vuhan kentinde ortaya çıktı. Önceleri zatürreye sebep olan bir sıradan hastalık/virüs zannedildi. 7 Ocak 2020 tarihinde ise Çinli yetkililer yeni tip bir koronavirüs ile karşı karşıya olduğumuzu açıkladılar. O tarihten itibaren Dünya ülkelerinin hemen tamamı teyakkuza geçmeye başladı.

Sağlık alanında yaptığı yatırımları, salgın için seferber etmesi devlet sistemine büyük bir motivasyon kattı. Bu haliyle Türkiye, koronakıranını  bütün yeryüzünde sağlık alt yapısı ile en güçlü şekilde karşılayan ülke oldu.

11 Mart 2020 tarihinde Türkiye?de ilk vak?a görüldü. 16 Mart 2020 tarihinden itibaren de orta ve yükseköğretim okulları tatil edildi. Avrupa?ya göre vak?a girişinin nispeten biraz daha geç oluşu, Türkiye?nin elini güçlendirdi. 

Türkiye, devlet ve millet çapında  bilim,zihin, fikir,  fizikî şartlarını olabildiğince iyi hazırlayarak salgını karşıladı.

Özellikle 16 Mart 2020 tarihinden itibaren Türkiye?de  yoğun bir kamuoyu hazırlığı başladı. İlgili tüm kesimleri içine alan bir süreç başlatıldı.  

Sosyal Alanda?

Korona kıranı, tarihte ender rastlanan hatta bir örneği olmayan şekilde eve kapanma dönemi yaşattı. Klasik dönemimize ait ?kış ve köy odası? geleneğimizin modern ve şehirleşmiş versiyonu yaşandı. 

Türkiye, halk, devlet ve millet olarak ilk başlardaki üzerindeki tutukluğu atarak, şartlara hızlı bir uyum gösterdi.  Bütün kamu kurumları ve halk, hızlı bir şekilde sürece dahil edildi. Özellikle kamu talimatları,  halk tarafından büyük bir ciddiyetle ve olgunlukla uygulanmaya başlanıldı. 

Türkiye küresel bir sağlık hadisesini, sosyal bir dayanışmaya çevirme başarısı gösterdi. Yeni kavramlarla tanıştı. Sağlık ve tedbir ile birlikte yeni bir hayat modelini tanıdı. Konfor çağının getirdiği hayat standardı içerisinde kriz yönetimini yeniden tanıdı, uyguladı. Halk bu yeni hale kemal-i sadakat ile uyum gösterdi.Bu dönem halkımız içinde bir iç yolculuğu ve muhasebeyi de beraberinde getirdi. Yeni okumalar, yeni kritik ve değerlendirmeler ile geçen bir dönem oldu. Bir takım algılar kırıldı ve değişti. Ülke ve millet olarak geleceğimize dair yeni ve güçlenmiş algılar oluştu. Aidiyetler ve dayanışma duyguları güçlendi.

Kıran Döneminde İçe Yolculuk ve Ailemiz?

Türkiye işte bu dönemde sosyal olarak da bir muhasebe, yenilenme ve içe yolculuk dönemine girdi. Bir maverai yolculuğu da beraberin de getiren bu kıran dönemi sosyal, kültürel ve kimlik aidiyetlerin de bir yenileşmeyi de beraberinde getirdi. Kimlik ve kültür alanında her düzeyde okuma ve değerlendirmelerle geçen bir  dönem yaşandı.

Bu dönem de insanımız daha çok aile ile birlikte olmaya, aileye daha kaliteli zaman ayırmaya ve ailede paylaşmaya daha çok  zaman ayırmaya başladı. Böylelikle aile birliği, aile değerleri ve aile dayanışması arttı.Aile bağları kuvvetlendi. Geleneksel aile yapımız bir türden bakıma alınmış oldu. Çocuk/anne, çocuk/baba, anne/baba ilişkileri yeni keşiflerle yakınlaştırılıp, güçlendirildi. Özellikle toplumsal mirasımızı geleceğe taşıyacak olan ilkokul düzeyindeki çocuklarımızda, çok olumlu şahsiyet tezahürleri meydana geldi. Çocuklarımız modern çağda, iş hayatı içerisinde bir türden aile restorasyonu yaşamış oldular. Babayı ve anneyi olabildiğince az görerek büyüyen çocuklar aileyi yeni baştan keşfedip, aile  atmosferini yeni baştan yaşamaya başladılar. Çocukların şahsiyetleri gelişti ve güçlendi.

Bu Dönemde Eğitim/Talim Terbiyemiz?

Ülke maarifinin hedefi, ideallerine uygun insan yetiştirmektir. Kıran döneminde bir insani yenilenme yaşanmaya başlandı. Bir türden reform diyebiliriz buna. Hem de maarif reformu. Bu reform tarihimizde ilk defa aşağıdan yukarıya doğru gerçekleşmektedir. Reformu bu defa halkımız yapmaktadır. Hem de sessiz sedasız. Hem de hiç bir gürültü ve patırtıya mahal vermeden?

Nasıl mı? 

Korona kıranıdediğimiz bu dönemde asıl yenileşme/dönüşüm maarif/eğitim alanın da oldu. 

Çocuklar bu dönemde not baskısı olmadan özellikle ilkokuldan itibaren ?hayat bilgisini? adeta yeni keşfetmeye başladılar. Hem de yaparak yaşayarak bir ?hayat bilgisi?ni en hakikatı ile hayatın tam içinde öğrenmeye başladılar. 

Çocuklarımız bu dönemde evdeki hayatımızı yeni baştan keşfettiler.

Ev süpürerek ev hayatına başladılar. Toz aldılar. Paspas yaptılar. Masa kurup  topladılar. Hamur yoğurup,  yufka açtılar. Yoğurt mayaladılar. Bitki yetiştirdiler. Çim ektiler. Domates fidesi yetiştirdiler. Anlayacağınız ev işlerini yeni baştan öğrenip, görev edasıyla bir ev hayatı yaşadılar. 

Sonra yeni iş ve beceriler öğrendiler. Süslemeler yaptılar.Karagöz Hacivat oynadılar. Yaşlı kıyafetleri giyerek babaanne ve dede oyunu oynadılar. Sessiz sinema canlandırdılar.Video çekimleri yaptılar. Şiirler okudular. Tiyatro etkinliği düzenlediler. 

Çocuklarımız bu dönemde bir yeni doğuş yaşadılar. 

Bu dönemde çocuklarımız ?atomize birey? kimliğinden sıyrılıp, aidiyetleri güçlendirilmiş şahsiyet sahibi ?birey? kimliğine bürünmeye başladılar. 

Ev de hocalarının verdikleri ders konularına ilaveten, yeni beceriler edindiler.

Ailede iş bölümüne katılmayı vs çocuklar bu dönemde daha fazla yapmaya başladılar.   Aile dayanışması ve yeni beceriler edinerek kültürel temellerimize dayalı birey kimliklerini güçlendirdiler.

Bir takım  formel uygulamalar, tüketim ve teknolojiler yoluyla gelen hedonist, materyalist anlayışı informel insiyaklarla aşacak bir aidiyet ve özgüven oluşturuldu.Özellikle çağ çocuklarımızda eksikliğini hissettiğimiz beli başlı temel davranışlar mevcut idi. Bu dönemde ev şartlarında sosyal bağışıklık ile yeni davranışlar geliştirilerek bu alandaki açıklar dolduruldu. 

Sabretmek, ülke ve milletimiz  için kurallara uymak, geleceğimiz için belli çerçevelerde yaşamak, fedakârlık gibi temel davranışları,çocuklarımız yine bu dönemde yeniden öğrenmeye başladılar. Hem de yaparak/yaşayarak öğrendiler.

Özellikleezberci, ansiklopedik bilgiye dayalı öğrenme şekilleri aşılarak evlerde yeni bir zihni faaliyet  kapısı araladı çocuklarımız. Hocalarının yönlendirmesi ile mevcut teknolojik vasıtalarla ürettikleri modelleri birbirleri ile teknolojik ortamlarda paylaştılar. Bu  suretle, üretkenliklerini yeniden keşfetmeye, geliştirmeye başladılar.  

İdeolojiler çağının kısır miraslarından kurtulmaya çok uygun bir sosyal dönem önümüzde açılmış durumdadır. Bilinen azber ve bütün suni algılar değişmekte. Meşk edasıyla, klasik usulde dede torun arasında bir kültür ya da öğrenme faaliyetini artık herhangi bir balkonda görebilirsiniz. Devam eden bu halin  medeniyetimiz namına sessiz bir dönüşüm yaşatma potansiyeli  kültür ve kimliğimizin bütün alanlarında görülmekte.

Yaşadığımız dönemin gündeme az gelen iki sessiz kahraman gurubunu bir vefa borcu olarak analım: öğretmenler ve anneler.

Sağlıcakla kalınız.