TÜRKİYE?DE BİR ÜNİVERSİTEYE REKTÖR OLMAK

Memiş OKUYUCU

23-08-2022 01:41

TÜRKİYE’DE BİR ÜNİVERSİTEYE REKTÖR OLMAK
 

Türkiye’de bir üniversiteye rektör olmak demek; bir ilmî kurumun sorumluluğunu yeterlilikleri ile karşılayabilecek kimse olmak demektir. Bu sorumluluğa namzet/talip ismin  amme vicdanında  ‘kifayet’ duygusunu karşılayabilmesi gerekir.  Rektörlük makamı; ilmî, idarî ve medeniyet perspektifi olan, yerel ve küresel vizyon gerektiren, oldukça spesifik meselelere hakimiyeti içinde barındıran, millet ve insanlık sorumluğuna sahip, ülke hedefleri çizebilme yeterliliği taşıyan bir ‘kimlik’ gerektirir. Rektörlük makamını işgal edecek ismin, psikoloji testlerini geçebilecek ‘şahsî, ailevî yeterlilik ve asabiyeye’de sahip olması gerekir. 
 

 

Burada sözkonusu olan, üniversitelerimiz özelinde milletçe ortak geleceğimizdir.  Öncelikle bir gerçeğin anlaşılır olması gerekiyor. Bugünkü üniversitelerimizin gen ve genetiği hangi temeller üzerine kuruldu? Hangi gerçeklikler, üniversitelerimizin kuruluşuna yön verdi? Üniversitelerimizden sistematik beklentiler nelerdir? Günümüzde rektör atamaları hangi motivasyonlarla yapılmaktadır? 
 

 

Açık ve adil toplumlarda cevaplanması gereken suallerdir bunlar.
Bu sorulara verilecek cevaplar, üniversitelerimizle ilgili daha anlaşılır bir zihin haritası oluşturmamıza yardım edecektir.
Bu konuya giriş yaparken, konuyla alakası bakımından merhum Ayvaz Gökdemir’den bir hatıra nakletmek istiyorum. Kendisi, Türkiye’ de ilim, idare, eğitim alanındaki  hizmetleri ile var olmuş, entellektüel bir isimdi. Siyaset sonrası emekliliği döneminde tecrübe ve birikimlerini, çeşitli kültür ve edebiyat ortamlarında zaman zaman paylaşıyordu. Bir gün Ankara’da bir kültür meclisinde  genel müdürlüğü ve bakanlığı döneminde yaptığı işlerle ilgili sohbet oldu. Orta Asya ile ilgili oynadığı roller, Enver Paşa’nın mezarının Türkiye’ye nakli, başka bazı hatıraları ve umura dair yaptığı işler konuşuluyordu. Söz bir ara eski Sovyet Cumhuriyetleri ve bilim ilişkisine geldi. Bir merak ile konuya dair gözlemlerini sordum. Konuyu açıklayan uzun anlatımları oldu. Ancak söz arasındaki bir anekdot hafızamda yer etti. Ayvaz Bey, ‘’Türkmenistan’da Sovyet döneminde üniversitede çalıştığını söyleyen bir akademisyene, branşını sordum’’ dedi. Ne cevap aldınız, dedim: ‘’Bana  on sekizinci yüz yıl sınıf mücadeleleri tarihi profesörü idim,  dedi.’’ Diye bir cevap verdi. 

 

 

Bu cevap benim açımdan, Sovyetler’in yıkılışını sembolize eden ve hiç başka bir izaha gerek bırakmayan en özlü açıklama oldu. O tarihten beri de, zihnimde bu cümle asılı kalmıştı. Üniversitenin parti ideolojisini doktirine ederek, bunu da ‘bilim’ diye enforme etmesinden başka bir şey değildi, bu söylenen.      ‘Bilimin bir kalesi’ olması gereken üniversite,  kominist sistemde ‘ideolojinin bir kölesi’ haline getirilmişti. Bu ideoloji sistemi, üniversiteyi oluşturulmuş sunî gerçeklikler etrafında ‘tavaf’ ettirdikleri bir yapıya büründürmüşlerdi. O gidişinde sonu, bütün dünyaya malumdu. 
 

 

Akademik dünya ve üniversiteler deyince zihnimde, ülkenin başbakanının asıldığı 27 mayıs darbe dönemi canlanır hep.  27 Mayısın hemen ertesi günü darbeciler, içinde hukuk hocalarının da olduğu bir akademisler gurubunu, uçaklarla Ankara’ya getirirler. İstekleri basittir!!! ‘’Biz darbe yaptık, siz gerekçe bularak darbemize meşruiyet oluşturun!’’ Onlarda, ‘hay hay emir başüstüne’ selamı çakarlar. Arkasından, ‘’Demokrat Parti Anayasa’yı çiğnediği için meşruiyetini kaybetmişti’’ anlamına gelecek bir darbe destek bildirisi yayınlarlar!.

 

Yani ‘hukuk dışılığı’ bizzat ‘hukuk hocalarının’ savunduğu çok çarpık bir zihin hali ile darbeye destek çıkılır. Ne yaman çelişki demek ‘bu ruh’ halini açıklamaya yetmez. ‘Bir cinnet hali bu’ demek daha yerinde olur sanırım. Bu bildiriye hukuk namına o zaman imza atanlardan biri de merhum Başgil hoca ile aynı fakültede görev yapan iki isimli, upuzun soyisimli bir profesördür. Başgil Hoca, hatıralarında ‘o ismi’  anlatırken, ‘’Recep Peker’in yanında akademik kariyerine başlayan biri.’’  Diye tarif eder. Recep Peker’i, 1933’te  Üniversite Reformu adıyla yapılan düzenlemelerden sonra, partinin genel sekreteri sıfatıyla, İstanbul

 

Üniversitesinde ‘parti ideolojisi’ dersleri veren isim olarak görmekteyiz. İşte bugünkü üniversitelerimize kaynaklık eden o zamanın üniversite temelleri, ‘parti ideolojisi’ üzerine atılmıştır. Öğretim üyesi alımında, parti ideolojisine bağlılık esas alınmıştır. Bugünkü üniversitelerimiz, kuruluş genetiğinde ilimi/bilimi değil, ‘ideoloji’yi esas alan kadro, sistem ve felsefe üzerine kurulmuştur. Hatırası hep aziz kalsın, alan hocalarımızdan Prof. Dr. Hüsamettin Aslan 2003 yılında yazdığı makalede bu durumu şöyle açıklamakta:
 

 

‘’(…)öncelikle ihtiyaç yeni devlete yeni bir resmi ‘’ideolojik’ temel, başka bir söyleyişle bir meşruiyet temeli sağlamak, modern bir bürokratik kadro yetiştirmek(…) öncelikli sorun üniversiteyi dünya üniversiteleri ile rekabet misyonuyla donatmak değil, Osmanlı geçmişinin, geleneğinin ve dinin, kısacası eski zihniyetin temsilcileriyle mücadeleyi kolaylaştıracak ‘’politik ve kültürel’’ bir silaha sahip olmaktı.’’ Kuruluş felsefesi, ideolojik temellerden beslenen ‘politik’ ve ‘kültürel’ silaha dönüştürülmüş insanlar yetiştirmek hedefi olan bir anlayış vardır bugünkü üniversitelerin temelinde. 
 

 

19. Yüzyılda başlayan ideolojiler çağı, Sovyetler Birliği’nin 1989’da yıkılışı ile kapanmıştır. Türkiye’de kısaca ’altı ok’ olarak anılan ‘çerçeveyi’ ya da ‘çevrelemeyi’, artık ideologları bile savun/a/mamaktadırlar. Konu tamamen ilmî, fikrî perspektiften ele alınıp temellendirilmesi gereken bir meseledir. 
 

 

Türkiye’deki mevcut durum, temel bir paradigma değişikliğini gerektirmektedir. Türkiye’nin çağın önüne geçebilmesi için,  hedef tazelemesi gerekmektedir. Türkiye’nin yeni bir mefkûre ortaya koyarak, çağı kucaklayacak bir perspektif oluşturması gerekmektedir. Üniversitelerimizin ve eğitim sistemimizin üzerinde boyunduruk haline gelen ‘ideolojik’ yapı kaldırılmalıdır. 
 

 

Çağın idelolojik serpintilerinden kurtulmuş ve ‘özgür’, hüküm çıkarabilme kabiliyeti taşıyan, düşünen, fikreden, fikir imal edebilme kabiliyeti taşıyan insan hedefli bir üniversite düzenlemesi yapılmalıdır. Tüm rektör atamalarında bu idealler, birer kriter olarak konulmalı/istenmelidir.  
Biz buna kısaca ilim temelli yeni bir üniversite ve maarif sistemi diyoruz. Dünyanın 4. nesil üniversitelere doğru evrildiği bir çağda, mevcut yapısı ile üniversitelerin Türkiye’yi idare, sistem, ilim ve en önemlisi zihniyet olarak  taşıma kapasitesi bulunmamaktadır. Mevcut şartlar altında bu dünya da ilim yapıl/a/mayan, teknoloji üretemeyen ülkelerin ayakta kalması mümkün değildir. İlim/bilim yapmanın lokomotif gücü üniversitelerdir. Çağın önüne geçebilmek,ancak ‘bilgi’ ile mümkündür.

 

Bunun da yolu, insanlarımızın akıl yürütüp, fikir üretebilecekleri, hür kürsülerin olduğu, paradigması, perspektifi ve zihniyeti yenilenmiş ‘üniversiteler’ kurmaktan geçmektedir. Mesele temelden yapılandırmayı gerektirmektedir. Bilinenlerin tekrar edildiği dogmatik yapılardan değil.  
Bu ıslah/reform Türkiye için bir beka meselesidir.

 

 

Elan ülkemizdeki rektör atamalarını hangi saiklerin yönlendirdiğini, doğrusu bilmiyoruz. Dünya ile rekabet edebilecek, insanlarımızın hayırda yarışabileceği, medeniyet perspektifimizi taşıyan, bizi bir üst lige taşıyacak üniversite ıslahı, elzem hale gelmiştir.  Türkiye’nin bunu başarabilecek ilmî ve insanî kapasitesi mevcuttur.
 

 

Üniversite sistemimizde mutlaka sorgulama/hesap sorma/ hesap verme mekanizmaları oluşturulmalıdır. Ülkemiz ancak bu yolla, ilim burcuna bayrağı dikebilecek Ulubatlıları  çıkarabilir.   
Bu devrin idare ve ilmiyesine düşen, gençliğin eline ilim bayrağını vererek, dikeceği burçlarla önündeki engelleri kaldırmaktan ibarettir. 
Sağlıcakla kalın.


 


 

DİĞER YAZILARI Yeni ‘’Müfredat’’ Taslağı Nasıl Bir Model Sunuyor? 01-01-1970 03:00 23 Nisan’da Heyecan, Melankoli ve Bir Çığlık!. 01-01-1970 03:00 ‘Dünya Bizim’ Neden Kapandı? 01-01-1970 03:00 ”Bir Bahar Akşamı Rastladım Size” Şiiri ve Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Bekri Mustafa’dan Celal Şengör’e 01-01-1970 03:00 Öğretmen Okullarını Hatırlamak 01-01-1970 03:00 Siyasetin Yolları Taştan: İbrahim Halil ÇELİK 01-01-1970 03:00 Eğitim Fakülteleri Müfredatın Neresinde? 01-01-1970 03:00 Hacı Bayram’da Asırlık Kurukahveci: Gül Kahve 01-01-1970 03:00 Orhan Seyfi Orhon, Vedâ Şiiri ve Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Bu Bir İlandır 01-01-1970 03:00 ”Şaşırdım Kaldım İşte” Şiiri ve Hikayesi 01-01-1970 03:00 Öğretmen Okulu Günlüğü: Pazarören Hatıraları Türkiye’nin Neresinde? 01-01-1970 03:00 Maarif Vekaleti Binası Nasıl Yandı? 01-01-1970 03:00 Aliya: Acımasız Bir Savaş ya da Adaletsiz Bir Barış 01-01-1970 03:00 İlk Meclis: Kurucu Meclisin Kuruluş Ruhu 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Pazarören’de Sosyal Hayat 01-01-1970 03:00 Bu Dünyadan Bir Mevlüde Genç Geçti 01-01-1970 03:00 Milli Merkez ve Maarifimiz 01-01-1970 03:00 Eğitimin Özüne Yolculuk 01-01-1970 03:00 Sadelik Yaşatır 01-01-1970 03:00 Öğretmen Okulu Günlüğü: PAZARÖREN MEZUNLAR BULUŞMASI 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Sizin Hiç Babanız Öldü mü? 01-01-1970 03:00 Ulus Rüzgârlı: Ankara, Ulus’tan Başlar 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife ve Hakkında Yazılan Roman Üzerine 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Pazarören Mimar Sinan Öğretmen Lisesi 01-01-1970 03:00 Evvel Zaman İçinde ve Şehirde: İnsan 01-01-1970 03:00 27 Mayıs Darbesini Kim Yaptı? 01-01-1970 03:00 Türkiye Yüzyılında Eğitim 01-01-1970 03:00 Eğitim Gündemin Neresinde? 01-01-1970 03:00 Şehirlilik, Şehircilik ve Deprem 01-01-1970 03:00 Halk Şiirinin Altın Halkası: Aşık Veysel (1894- 1973) 01-01-1970 03:00 Depremin Üstesinden Eğitimle Gelmek 01-01-1970 03:00 Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar ve Bir Alimin Ölümü 01-01-1970 03:00 Akif’in Türkiye’si Türkiye’nin Akif’i 01-01-1970 03:00 Bir Gençlik Hikâyesi Yazmak 01-01-1970 03:00 Maarifin Türkçesi 01-01-1970 03:00 Topçu: ‘’Mektep, millet kültürünün bayrağıdır.’’ 01-01-1970 03:00 Ankara Sahafları ve Ankara’da Kitap Dünyası 01-01-1970 03:00 Ahilik Yolunda OSTİM ve Ahilik Şûrası 01-01-1970 03:00 Bozkırda Toprağa Düşen Çekirdek: Prof. Dr. Kemal BIYIKOĞLU 01-01-1970 03:00 Topçu’nun İnsan Modeli ve Maarifin Millîliği 01-01-1970 03:00 Süleyman Çelebi’sini bekleyen çağ. 01-01-1970 03:00 Nurettin Topçu’nun Maarif Davası 01-01-1970 03:00 Mora’da Batan Güneş 01-01-1970 03:00 Medeniyet Sancağımız Türkçe 01-01-1970 03:00 Erdemli Bir Yayın Hareketi: Ebubekir Erdem 01-01-1970 03:00 Okullar Nereye Açılıyor? 01-01-1970 03:00 Maarif Raporu 01-01-1970 03:00 MEMİŞ OKUYUCU: İLK VE ORTAÖĞRETİMDE KELİME HAZNESİ 01-01-1970 03:00 Tarihe Geçen O Fotoğrafın Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Öğretmenim ben… 01-01-1970 03:00 Türkçenin Sırları 01-01-1970 03:00 Mİllî Eğitim Şûrası Üzerine 01-01-1970 03:00 Bir Örnek Muallim: Mahmud Celaleddin ÖKTEN (1882-1961) 01-01-1970 03:00 Bir Üniversite Tercihinden Ötesi 01-01-1970 03:00 LGS Tercihleri ve Kendi Hikâyesini Yazmak 01-01-1970 03:00 Hârezmî Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Ankara’da Bir Eğitim ‘ADA’sı 01-01-1970 03:00 Bir Hayalimiz Olsun 01-01-1970 03:00 FEN LİSELERİMİZ EĞİTİMİ VE GELECEĞİN EĞİTİM 01-01-1970 03:00 BİR FİKİR ADAMI ALİ FUAD BAŞGİL 01-01-1970 03:00 Eğitimde ufka yolculuk 01-01-1970 03:00 TÜRKEĞiTiMTV YAYINA BAŞLADI 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE'DE ŞEHİRLİ DİNDARLIK 01-01-1970 03:00 Doğunun Yedinci Adamı: Mehmet Aydın 01-01-1970 03:00 Tarihe İz : Muallim Mahir İz  01-01-1970 03:00 Bir Maarif Adamı Olarak Mustafa Öcal 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç: Direnişin ve Dirilişin Mimarı 01-01-1970 03:00 Boğazköprü?de Yanaşık Düzen ya da Bir Fasl-ı Cenaze 01-01-1970 03:00 Cankurtaran: Bir Semtin Hikayesi 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİN ELE ALINACAK YANI 01-01-1970 03:00 DÜNYANIN SAHİLİ SELAMETİ:KALKINMIŞ TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 EVVEL GİDEN AHBABA SELAM OLSUN 01-01-1970 03:00 ÜNİVERSİTELER TÜRKİYE'YE NE ZAMAN YETİŞİR? 01-01-1970 03:00 VAKAR ABİDEMİZ: AYASOFYA CAMİİ 01-01-1970 03:00 Geleceğin Meslekî Eğitimi: Büyük Türkiye 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin Temel Eğitim Meselesi: MESLEKÎ EĞİTİM 01-01-1970 03:00 Meslekî Eğitim Üniversitesi 01-01-1970 03:00 MÜTEHASSIS OLMAYAN 'EĞİTİM UZMANI' OLUR MU? 01-01-1970 03:00 KIRAN GÜNLERİNDE MEŞK VE İÇE YOLCULUĞUMUZ 01-01-1970 03:00 YENİ BİR SİSTEM VE 'YENİLMİŞLERİN' DÜZENİ 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: KÖY ENSTİTÜLERİ ? 2 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: KÖY ENSTİTÜLERİ 01-01-1970 03:00 Ederini Tüketen Düzen ve Biz 01-01-1970 03:00 AKİF'İN TÜRKİYESİ, TÜRKİYE'NİN AKİF'İ 01-01-1970 03:00 Yüzümüzü Ak Edecek Bir Söz 01-01-1970 03:00 Üreten Nesil Çağı Yönetir 01-01-1970 03:00 KALBİNİN DİLİ OLMAYAN ŞAİR: AKİF 01-01-1970 03:00 Münevver Ya Da Çınlayan Nağme Olmak 01-01-1970 03:00 Tuba Ağacı, Bambu Ağacı 01-01-1970 03:00 Tarihin İnkılap Etmesi 01-01-1970 03:00 Geleceğin Dünyası 01-01-1970 03:00 Gelişler ve Geri Gidişler 01-01-1970 03:00 Hak Temelli Bir Reforma Doğru 01-01-1970 03:00 Taktik Maktik Yok!.. 01-01-1970 03:00 Maarif Reformu Neden Şart? 01-01-1970 03:00 YAZMAK VE YAZARAK YAŞAMAK 01-01-1970 03:00 İLİM İKTİDARI, MEMLEKETİN İMARIDIR 01-01-1970 03:00 Maarifin Ahlâkı Var Mı ? 01-01-1970 03:00 Maarife Operasyon Ne Zaman? 01-01-1970 03:00 O Şehre Varmaz İsek! 01-01-1970 03:00 DURDURAMAYACAKSINIZ 01-01-1970 03:00 UTANGAÇ SUNUMLU 'ZORAKİ VE İSTENDİK' İNSAN 01-01-1970 03:00 FETÖ'NÜN EĞİTİM BOYUTU 01-01-1970 03:00 UTANGAÇ SUNUMLU 'ZORAKİ VE İSTENDİK' İNSAN 01-01-1970 03:00 SEÇİMİN GALİBİ: EĞİTİM SİSTEMİDİR! 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİ TERBİYE ETMEK 01-01-1970 03:00 ECNEBİ MEMLEKETLERE ÖĞRENCİ GÖNDERME MESELEMİZ! 01-01-1970 03:00
G-NL5SXDG3FM