Öğretmen Okulu Günlüğü: Pazarören Hatıraları Türkiye’nin Neresinde?

Memiş OKUYUCU

06-12-2023 14:33

O meşhur söz: ‘’Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer’’ diyerek seslenir ve hayal olmuş hatıraları maziden bir daha çağırır. Bizi bugüne getiren geçmişteki tüm yaşadıklarımız, bizim geçmişimizdir. Bugün bizi meydana getiren tüm yaşantılarımızı geçmişimize borçluyuz. Geçmişimizin bir döneminde hayatımıza basamak olan zor dönemlere ‘’mazi kalbimizde yaradır’’ demeyeceğiz. Biliyoruz ki yirmi beş yaşından sonra kimsenin mazisini suçlama yeterliliği kalmaz. Akıl ve feraset mazimizden ders almayı, dersler çıkarmayı, mazimizle hesaplaşmayı, yerine göre yüzleşmeyi gerektirmekte.

Bizim öğretmen okulu yılları mazimiz Türkiye’nin fırtınalı yıllarını tam içine alan bir dönemden geçti. İnişler, çıkışlar, virajlar, büküşler, pürüzler, krizler ve kopuşlar ihtiva eden bir dönemi toptan yaşadık. Fırtına vadisi ya da fırtına deresi diyebileceğimiz bir devri kapsıyordu yaşadıklarımız. O vadi ve fırtınalarda yer yer alan hiç kimse, hiçbir öğrenci arkadaşımız  bu durumdan uzak kalamıyordu. Tozundan, dumanından, çekiminden ve tesirinden hadiselere bir yerinden dahil oluyordu.

‘’Pazarören yazılarını nasıl okumalı’’ olabilirdi bu yazının başlığı. Ya da ‘’nasıl anlaşılmalı?’’ Bir müddettir Pazarören Mimar Sinan Öğretmen Lisesindeki okul yıllarımıza dair hatıralar eşliğinde yazılar paylaşıyorum. Bu yazıların ortak geçmişi yaşayan, ortak kültüre sahip, aynı okullardan yetişmiş arkadaşlarımız arasında büyük alaka gördüğüne şahit oldum.

Pazarören bir ortak hafıza. Türkiye’nin o dönemdeki sosyolojik ikliminin bir parçası. Pazarören’de okuyanlar öncesiyle ve sonrasıyla Türkiye’nin bir parçası olmaya devam ettiler. Ortak hafızayı meydana getiren de ortak yaşanmış hatıralar, işte bu ortak Türkiye fotoğrafını meydana getirdi.

Pazarören’de dersliklerde başlayan, yatakhane ve okul bahçesinde devam eden, kalorifer dairesinden, spor salonuna, sinema salonundan marangozhaneye, demirci dükkânından okulun çiftliğine uzanan, Zamantı’dan başlayıp yaka köylerine doğru genişleyen, ya da yaka köylerin den gündüzlü öğrenci olarak başlayıp okula doğru ilerleyen, Melikgazi Türbesinden Melikgazi Kalesine tırmanan, Pazarören mağaralarında bin bir türlü hikâyelere dönüşen, spor müsabakalarıyla ayrı bir hikaye halini alan, okulun lojmanlarında kalan hocalarımızın şahitlikleriyle iyice demlenen arkadaşlıklar her birimizi iliklerine kadar ve buram buram yatılı okul kokusuyla yoğurmaktaydı.

Bütün bunların üzerine bir de yaşadığımız devrin, içinden çıktığımız cemiyetin, yetiştiğimiz ailelerin kokusu sinmekteydi.

Her bir hocamızla ayrı bir fikir, kültür, renk, eda ve iklime bürünen şahsiyet dünyamız, oldukça engin ve zengin bir hafıza meydana getirdi.  

Okul bahçesinin bir köşesinde söğüt ağaçlarından kestiği ince dallarla sepet yapan yurt çocuklarını da görebilirdiniz… Üç beş arkadaşıyla okulun bir kenarına aheste yürüyüşe çıkmış herhangi bir hemşehri grubu öğrenciyi de… Bir sonbahar günü akasya ağaçlarından kurudukça helikopter pervanesi gibi dönerek düşen yapraklarla zamanı yaşayan bir arkadaş grubu öğrenci de olabilmekteydik yerine göre. Mevsimine göre okul lojmanlarından bir hocamızın Toros Çarşı’dan alışverişten dönen, Manav Menduh Abi’den sebze meyve alışverişinden dönen görüntüsünün hafızalara kazıdığı aşina görüntülerde talebeliğimizin hafıza kaydını meydana getirmektedir.

Üçlerde ya da Toros Çarşı’da Musa Emmi’de Abdullah/İrfan Çağlak kardeşlerde çaman ekmek yerken ülke meselelerine ait, öğrenciliğe dair muhabbetler dinlemeye aşina kulaklar da yatılı okul hafızasına dahildir. Siyasetin hareket, terörün ivme kazandığı dönemde kendisi de bir hiper aktif olan Musa Emmi’nin dükkanında çaman ekmek yiyorsanız orada vatandaş nabzını dinlemeye de şahit olurdunuz. Kanı canından hızlı akan Musa Emmi çaman ekmek servisini yapar. Biz tezgahın gerisinde çeyrek Çamanları yerken o az sesini açtığı ajansa kulak verir. O arada bir ölüm terör haberi olursa kendisi az bi sessizliğe bürünürdü. Sonra da tek elini pantolonun cebine sokar ve bir taraftan yürür. Bir taraftan pantolonunu cebindeki eliyle düzeltirdi. Bir taraftan da hadiselere çözümünü formüle ederdi: ’’Askeriye bu işi ele almasa olmayacak!’’

O anda 14-15 yaşında olan biz çocuklar bu konuşmaları hiç ilgilenmez bir hava ile dinlerdik. Hatta o anda sadece çaman ekmek ile karnımızı doyurur havamızı hiçbir şeye değişmezdik. Ancak bütün konuşma ve hareketler derin bir hafıza kaydı yapmakta ve bize geleceğe dair işaret fişekleri olmaktaymış.

Yaşadığımız dönem çok hareketli, kargaşa ve kaosun hadiseleri yönlendirdiği, cemiyet katında değişim ve dönüşümlerin egemen olduğu, akıl ve duyguların iç içe hadiselere yön verdiği bir dönemdi.

Tesir altında kalıyorduk. Adeta cemiyet bir türbülansın içinden geçiyordu.

Hadise ve zamanın ruhu denilen cemiyet sosyolojisi zaman zaman bizi de önüne alıp yönlendirebiliyordu. Birleşik kaplar misali hiç kimsecikler olan hadiselerin dışında kalıyorum diyemezdi.

Adeta beş devri birden yaşadık. Üstümüzden mi geçti? İçimizden mi geçti? İz mi oldu geçti? İz mi bıraktı? Söz mü oldu geçti? Zaman göstermekte her şeyi.

İşte o yaşadığımız dönemin hakikatlerini, doğrularını, gerçeklerini,  yaşanmışlıklarını  tarihe not düşmek üzere yazmaya başladım. Hem de en saf halleriyle…

O dönem gerçeklerinden biri de insanı ve cemiyeti değersizleştiren asırların bize bıraktığı gerçek eğitimde şiddetin bir terbiye yöntemi olarak kullanılıyor olmasıydı. O tarihten bir asırdan fazla zaman evvel Münif Efendi yazdığı ‘’Çocuk Eğitiminin Önemi’’ adlı makalesinde dövmeyin şu çocukları!’’ demekteydi. Geçenlerde şiddet ve eğitim üzerine yazdığı muhtevalı makale ile konuyu tarihi geçmişiyle gündeme taşıyan Mustafa Özcan “Çocuklara sert bir şekilde ses yükseltmek bir saldırı formudur ve büyük bir hasar doğurmaktadır” diye yazdı. (Mustafa Özcan-Maarifinsesi: Skolastik Bir Eğitim Yöntemi Olarak Şiddet) Şiddet toplumsal olarak reddediş makamına gelmedikçe yakın yıllara kadar askerde, poliste, okulda karşımıza çıkmaya devam etti.

Biz bu hadisenin yaşadığımız dönem uygulamalarından örnekler ortaya koymaya gayret ettik!

Klasik sistemimizde mirat denilen dönem hadiselerine ayna tutarak geleceğe bir ışık bırakmaktır niyetimiz.  Ötekileştirmeden, nefret hissi uyandırmadan bu meselenin konuşulmasını tartışılmasını sağlamaktır muradımız.

DİĞER YAZILARI Bir Kitap Sarayı: Anadolu’nun Manevî Irmağı Yunus Emre 01-01-1970 03:00 Yeni ‘’Müfredat’’ Taslağı Nasıl Bir Model Sunuyor? 01-01-1970 03:00 23 Nisan’da Heyecan, Melankoli ve Bir Çığlık!. 01-01-1970 03:00 ‘Dünya Bizim’ Neden Kapandı? 01-01-1970 03:00 ”Bir Bahar Akşamı Rastladım Size” Şiiri ve Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Bekri Mustafa’dan Celal Şengör’e 01-01-1970 03:00 Öğretmen Okullarını Hatırlamak 01-01-1970 03:00 Siyasetin Yolları Taştan: İbrahim Halil ÇELİK 01-01-1970 03:00 Eğitim Fakülteleri Müfredatın Neresinde? 01-01-1970 03:00 Hacı Bayram’da Asırlık Kurukahveci: Gül Kahve 01-01-1970 03:00 Orhan Seyfi Orhon, Vedâ Şiiri ve Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Bu Bir İlandır 01-01-1970 03:00 ”Şaşırdım Kaldım İşte” Şiiri ve Hikayesi 01-01-1970 03:00 Maarif Vekaleti Binası Nasıl Yandı? 01-01-1970 03:00 Aliya: Acımasız Bir Savaş ya da Adaletsiz Bir Barış 01-01-1970 03:00 İlk Meclis: Kurucu Meclisin Kuruluş Ruhu 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Pazarören’de Sosyal Hayat 01-01-1970 03:00 Bu Dünyadan Bir Mevlüde Genç Geçti 01-01-1970 03:00 Milli Merkez ve Maarifimiz 01-01-1970 03:00 Eğitimin Özüne Yolculuk 01-01-1970 03:00 Sadelik Yaşatır 01-01-1970 03:00 Öğretmen Okulu Günlüğü: PAZARÖREN MEZUNLAR BULUŞMASI 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Sizin Hiç Babanız Öldü mü? 01-01-1970 03:00 Ulus Rüzgârlı: Ankara, Ulus’tan Başlar 01-01-1970 03:00 İmamı Azam Ebu Hanife ve Hakkında Yazılan Roman Üzerine 01-01-1970 03:00 Yatılı Okul Günlüğü: Pazarören Mimar Sinan Öğretmen Lisesi 01-01-1970 03:00 Evvel Zaman İçinde ve Şehirde: İnsan 01-01-1970 03:00 27 Mayıs Darbesini Kim Yaptı? 01-01-1970 03:00 Türkiye Yüzyılında Eğitim 01-01-1970 03:00 Eğitim Gündemin Neresinde? 01-01-1970 03:00 Şehirlilik, Şehircilik ve Deprem 01-01-1970 03:00 Halk Şiirinin Altın Halkası: Aşık Veysel (1894- 1973) 01-01-1970 03:00 Depremin Üstesinden Eğitimle Gelmek 01-01-1970 03:00 Prof. Dr. Yılmaz Özakpınar ve Bir Alimin Ölümü 01-01-1970 03:00 Akif’in Türkiye’si Türkiye’nin Akif’i 01-01-1970 03:00 Bir Gençlik Hikâyesi Yazmak 01-01-1970 03:00 Maarifin Türkçesi 01-01-1970 03:00 Topçu: ‘’Mektep, millet kültürünün bayrağıdır.’’ 01-01-1970 03:00 Ankara Sahafları ve Ankara’da Kitap Dünyası 01-01-1970 03:00 Ahilik Yolunda OSTİM ve Ahilik Şûrası 01-01-1970 03:00 Bozkırda Toprağa Düşen Çekirdek: Prof. Dr. Kemal BIYIKOĞLU 01-01-1970 03:00 Topçu’nun İnsan Modeli ve Maarifin Millîliği 01-01-1970 03:00 Süleyman Çelebi’sini bekleyen çağ. 01-01-1970 03:00 Nurettin Topçu’nun Maarif Davası 01-01-1970 03:00 Mora’da Batan Güneş 01-01-1970 03:00 Medeniyet Sancağımız Türkçe 01-01-1970 03:00 Erdemli Bir Yayın Hareketi: Ebubekir Erdem 01-01-1970 03:00 Okullar Nereye Açılıyor? 01-01-1970 03:00 Maarif Raporu 01-01-1970 03:00 MEMİŞ OKUYUCU: İLK VE ORTAÖĞRETİMDE KELİME HAZNESİ 01-01-1970 03:00 Tarihe Geçen O Fotoğrafın Hikâyesi 01-01-1970 03:00 Öğretmenim ben… 01-01-1970 03:00 Türkçenin Sırları 01-01-1970 03:00 Mİllî Eğitim Şûrası Üzerine 01-01-1970 03:00 Bir Örnek Muallim: Mahmud Celaleddin ÖKTEN (1882-1961) 01-01-1970 03:00 Bir Üniversite Tercihinden Ötesi 01-01-1970 03:00 LGS Tercihleri ve Kendi Hikâyesini Yazmak 01-01-1970 03:00 Hârezmî Eğitim Modeli 01-01-1970 03:00 Ankara’da Bir Eğitim ‘ADA’sı 01-01-1970 03:00 Bir Hayalimiz Olsun 01-01-1970 03:00 FEN LİSELERİMİZ EĞİTİMİ VE GELECEĞİN EĞİTİM 01-01-1970 03:00 BİR FİKİR ADAMI ALİ FUAD BAŞGİL 01-01-1970 03:00 Eğitimde ufka yolculuk 01-01-1970 03:00 TÜRKEĞiTiMTV YAYINA BAŞLADI 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE'DE ŞEHİRLİ DİNDARLIK 01-01-1970 03:00 Doğunun Yedinci Adamı: Mehmet Aydın 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE?DE BİR ÜNİVERSİTEYE REKTÖR OLMAK 01-01-1970 03:00 Tarihe İz : Muallim Mahir İz  01-01-1970 03:00 Bir Maarif Adamı Olarak Mustafa Öcal 01-01-1970 03:00 Aliya İzzetbegoviç: Direnişin ve Dirilişin Mimarı 01-01-1970 03:00 Boğazköprü?de Yanaşık Düzen ya da Bir Fasl-ı Cenaze 01-01-1970 03:00 Cankurtaran: Bir Semtin Hikayesi 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİN ELE ALINACAK YANI 01-01-1970 03:00 DÜNYANIN SAHİLİ SELAMETİ:KALKINMIŞ TÜRKİYE 01-01-1970 03:00 EVVEL GİDEN AHBABA SELAM OLSUN 01-01-1970 03:00 ÜNİVERSİTELER TÜRKİYE'YE NE ZAMAN YETİŞİR? 01-01-1970 03:00 VAKAR ABİDEMİZ: AYASOFYA CAMİİ 01-01-1970 03:00 Geleceğin Meslekî Eğitimi: Büyük Türkiye 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin Temel Eğitim Meselesi: MESLEKÎ EĞİTİM 01-01-1970 03:00 Meslekî Eğitim Üniversitesi 01-01-1970 03:00 MÜTEHASSIS OLMAYAN 'EĞİTİM UZMANI' OLUR MU? 01-01-1970 03:00 KIRAN GÜNLERİNDE MEŞK VE İÇE YOLCULUĞUMUZ 01-01-1970 03:00 YENİ BİR SİSTEM VE 'YENİLMİŞLERİN' DÜZENİ 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: KÖY ENSTİTÜLERİ ? 2 01-01-1970 03:00 Bir Dönüştürme Projesi: KÖY ENSTİTÜLERİ 01-01-1970 03:00 Ederini Tüketen Düzen ve Biz 01-01-1970 03:00 AKİF'İN TÜRKİYESİ, TÜRKİYE'NİN AKİF'İ 01-01-1970 03:00 Yüzümüzü Ak Edecek Bir Söz 01-01-1970 03:00 Üreten Nesil Çağı Yönetir 01-01-1970 03:00 KALBİNİN DİLİ OLMAYAN ŞAİR: AKİF 01-01-1970 03:00 Münevver Ya Da Çınlayan Nağme Olmak 01-01-1970 03:00 Tuba Ağacı, Bambu Ağacı 01-01-1970 03:00 Tarihin İnkılap Etmesi 01-01-1970 03:00 Geleceğin Dünyası 01-01-1970 03:00 Gelişler ve Geri Gidişler 01-01-1970 03:00 Hak Temelli Bir Reforma Doğru 01-01-1970 03:00 Taktik Maktik Yok!.. 01-01-1970 03:00 Maarif Reformu Neden Şart? 01-01-1970 03:00 YAZMAK VE YAZARAK YAŞAMAK 01-01-1970 03:00 İLİM İKTİDARI, MEMLEKETİN İMARIDIR 01-01-1970 03:00 Maarifin Ahlâkı Var Mı ? 01-01-1970 03:00 Maarife Operasyon Ne Zaman? 01-01-1970 03:00 O Şehre Varmaz İsek! 01-01-1970 03:00 DURDURAMAYACAKSINIZ 01-01-1970 03:00 UTANGAÇ SUNUMLU 'ZORAKİ VE İSTENDİK' İNSAN 01-01-1970 03:00 FETÖ'NÜN EĞİTİM BOYUTU 01-01-1970 03:00 UTANGAÇ SUNUMLU 'ZORAKİ VE İSTENDİK' İNSAN 01-01-1970 03:00 SEÇİMİN GALİBİ: EĞİTİM SİSTEMİDİR! 01-01-1970 03:00 EĞİTİMİ TERBİYE ETMEK 01-01-1970 03:00 ECNEBİ MEMLEKETLERE ÖĞRENCİ GÖNDERME MESELEMİZ! 01-01-1970 03:00
G-NL5SXDG3FM