TV’de özellikle Ramazan programlarından tanıdığımız Serdar Tuncer’in birinci ağızdan aktardığı olayı üç gün evvel yıl dönümünü idrak ettiğimiz 15 Temmuz’un münasebetiyle okuyuculara sunmak, gönül coğrafyamızın 780 bin km2’den ibaret olmadığının ilamı ve 15 Temmuz Destanı yazımıza bir haşiye mahiyetinde faydalı olacaktır.
Serdar Tuncer’in arkadaşı Fatih Buhara’nın ağzından aynen aktarıyorum.
-“ Ağabey diyor, bir program için gittiğim Kudüs’te bir olay yaşadım. Bir aile bizi misafir etti, 8-10 yaşlarında bir erkek çocukları var, yemekte, sohbette hep benim yanımda oturdu, öyle dikkatle beni süzüyor, anlam veremiyorum.
Babası bu durumdan rahatsız olmayayım diye izah etti:
-Kusura bakmayın bizim oğlan Türkleri çok sever, ilk defa yakından bir Türk görüyor, dikkatle bakması ondan.
-Eyvallah dedim, çocukla ilgilendim biraz.
Babası anlatmaya devam etti:
-15 Temmuz gecesi uyumadı bu çocuk, televizyon başındayız ailece, Erdoğan halkı sokağa çağırdı, gece saat iki gibi baktık ki mesele halloldu, biz yatmaya gittik. Oğlan elinde kumanda oturuyor öyle,
-Oğlum, tamam dedik, Türkiye kurtuldu, haydi uyu sen de.
- Ben gelmeyeceğim dedi. Sabah kalktık ki elinde kumanda hala televizyon başında, gözleri kan çanağı.
Yanına oturdum, dedim ki:
-Oğlum bak Tayyip Erdoğan Türkleri sokağa çağırdı, onlar bu işi hallettiler, sen niçin üzülüyorsun, rahat ol artık.
Bana dedi ki:
-Baba ben de biliyorum, ama Erdoğan Türkleri çağırdı, ya ümmeti çağırır da bizim haberimiz olmazsa, onun için bekliyorum ben!”
Bu Filistinli yiğit çocuk bu sözleri söylediğinde daha 8-10 yaşında! Gazze 10 aydır ceberrut katillere bu ruhla direniyor. İnşallah bu ruhla da kazanacaklar… “Nasrun minellahi ve fethun garib, ve beşşiril-mü’minin”
Türkiye yüz yıllık bir fidandan ibaret değildir ve gönül coğrafyasının haritaları öyle masa başı anlaşmalarıyla çizilmez!
Rabbim cümle ümmeti Muhammed’e bu yiğit çocuğun duyarlığını nasip eylesin.
Cumamız mübarek olsun.