İslam, insanın hür iradesiyle hareket etmesini ve hür olarak yaşamasını esas alır.
Hürriyet, insanın Allah'a olan kulluğunu yerine getirebilmesi ve toplumda adaletin sağlanabilmesi için önemli bir unsurdur. Ancak İslam’da hürriyet, sadece şahsi hak ve hürriyetler çerçevesinde değil, aynı zamanda toplumsal düzen ile sorumluluk ve hakkaniyet ölçüleriyle de ele alınır.
Kur'an-ı Kerimde, insan hürriyetinin önemine işaret eden birçok Ayeti Kerime bulunmaktadır. Bu ayetlerde, insanın Allah tarafından hür iradeyle yaratıldığı ve kendisine doğruyu yanlıştan ayırma yeteneği verildiği ifade edilir. Meselâ, "La ikraha fid-din" (Bakara, 256) ayetinde, dinin kabulü konusunda zorlamanın olmadığını belirtir. İnsanlar kendi iradeleriyle doğru yolu seçmekte serbesttir.
Yine Kuran, insanların birbirlerine baskı yapmamalarını ve zulmetmemelerini, başkalarının özgürlüğüne saygı göstermeleri gerektiğini bildirir: "Ve eğer Allah dileseydi, bütün insanları tek bir ümmet yapardı. Fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir." (Mâide, 48). Bu ayet, insanların kendi seçimleri doğrultusunda bir hayat sürebileceklerini ifade etmektedir.
İslam’da hürriyet, kişinin kendi hayatını dilediği şekilde sürdürme hakkına sahip olması anlamına gelir. Ancak bu özgürlük, başkalarına zarar vermemek, başkasının hürriyetini kısıtlamamak, toplumsal adaleti gözetmek ve hakkaniyet ilkeleriyle de sınırlıdır. "Ey insanlar! Şüphesiz biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve sizi birbirinizle tanışıp kaynaşasınız diye milletler ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz Allah katında en değerli olanınız, O'na en çok takva göstereninizdir." (Hucurât, 13). Bu ayet, insanların eşit olduğunu ve başka birine üstünlük sağlama hakkının olmadığını belirtmektedir. İslam, özgürlüğü adaletle birlikte sunar.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hürriyet ve adaletin her zaman yanında olmuştur. Hadislerde de özgürlük, eşitlik ve insan haklarına saygı konuları sıkça işlenmiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Kim bir kimseyi köle olarak satarsa, o kişi öldüğü zaman o da cehenneme gider.” Bu hadisi şerifte de köleliğe son verilmesi gerektiği, özgürlük hakkının ihlal edilmemesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Bir başka hadisi şerifte ise, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “İnsanlar, Allah’ın en değerli varlıklarıdır; en hayırlınız, Allah’a en yakın olanınızdır.” Bu hadis, tüm insanların eşit haklara sahip olduğunu ve kimsenin diğerine üstünlüğü olmadığını belirtir.
İslam’da hürriyet, insanın sadece haklarının değil, sorumluluklarının da farkında olması gerektiğini öğretir. Özgürlük, başkalarının haklarına saygı göstermek, adaleti sağlamak ve kötülükten kaçınmak gibi sorumluluklarla dengelenmelidir. "İyi bilin ki, her biriniz birer çobansınız ve (her çoban) sürüsünden mesuldür." Bu hadis, ferdî özgürlüğün toplumun iyiliği için nasıl şekilleneceğini anlatır.
Dinimiz, insan hürriyetini yalnızca ferdî bir hak olarak değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk, adalet ve hakkaniyetle birlikte ele alır. İnsan, hür bir varlık olarak yaratılmıştır, ancak özgürlüğün sorumluluklarını da unutmamalıdır. Hem Kur’anı Kerim hem de hadisi şerifler, insan hürriyetini teminat altına alırken, başkalarının haklarına saygıyı ve adaleti de ön planda tutar.
Ancak, günümüzde insan haysiyet ve onuru ayaklar altına alınmaktadır. Kendilerini dünyanın sahibi zanneden, zalim, gaddar ve vicdan yoksunu ülkeler ve yöneticileri korumasız, biçare kimseleri hürriyetlerinden mahrum bırakıp, her türlü işkenceye, zulme, tecavüze ve soykırıma tabi tutmaktadır.
Bu zalimlerin, bu gaddar ve vicdansızların ahları arşa ulaşmıştır. İnşallah, Rabbim bu necip millete; aleme hürriyet, nizam, intizam ve adaleti yeniden tesis edecek güç ve kudreti verir de kimsesizlerin kimsesi, çaresizlerin çaresi yapar. Mazlumların ahını zalimlerden alır inşallah.
Bunun için daimî duamız şu olmalıdır:
Rabbim güç ver bize!
Rabbim güç ver bize!
Rabbim güç ver bize!
Cumamız mübarek olsun