Komşuluk, insan ilişkilerinin temelini meydana getiren unsurlardan biridir.

İnsanlar yaratılış icabı yalnız yaşayamazlar. Bir arada yaşamayı gerektiren sosyal hayatımızda, komşularımızla olan bağlarımız huzurlu bir hayat sürdürmemiz için büyük önem taşır. Dinî inançlarımız bu bağın güçlenmesinde önemli bir rehberdir. Dinimiz, komşuluk münasebetlerinin önemini belirtmiş, insanları bu konuda sorumlu davranmaya teşvik etmiştir.

Dinimizde komşuluk ilişkileri hususunda bir çok ayet ve hadis bulunmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de Nisa Suresi’nin 36. ayetinde, “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anneye, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya… iyilik edin,” buyrulmaktadır.

Cenabı Allah bu ayette, komşularımıza karşı sorumluluklarımızın, ibadetlerimizle bir bütün olduğunu ortaya koymaktadır. Burada komşu ifadesi, hem ikamet mekanına yakın olan kimseleri hem de; çevresindeki, sokağındaki, mahallesindeki diğer insanları kapsamaktadır. Ayrıca, ev komşuluğundan başka, bağ-bahçe komşuluğu ve iş yeri komşuluğu da bu cümleden kabul edilir.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), komşuluk ilişkilerinin önemini belirten birçok hadisi şerifinde, komşuya iyi davranmayı imanın bir gereği olarak belirtmiştir. Bir hadiste, “Cebrail bana komşu hakkından o kadar çok bahsetti ki, komşuyu mirasçı kılacak sandım” buyurarak konunun ne kadar hassas olduğunu ifade etmiştir. Bir başka hadisi şerifinde ise, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” buyurarak, komşularımızın ihtiyaçlarını da gözetmemiz gerektiğini hatırlatmıştır.

Dinî esaslarımızın komşuluk münasebetlerinde temel aldığı değerlerden biri de hoşgörüdür. İslam dininde “Hüsn-i zan” olarak bilinen başkaları hakkında olumlu düşünme, komşuluk münasebetlerinde uyum ve huzurun anahtarıdır.

Peygamber Efendimiz bir hadisi şeriflerinde:

"-Vallahi iman etmiş olmaz, Vallahi iman etmiş olmaz, Vallahi iman etmiş olmaz! buyurmuşlar.

Ashaptan biri:

-Kim iman etmiş olmaz ya rasulullah? diye sorunca;

-Kötülüğunden komşusunun emin olmadığı kimse!" cevabını vermiştir.

Bir komşunun hatasını büyütmek yerine affetmek, ihtiyacını karşılamak ve zor zamanlarında onların yanında olmak, dinî hükümlerin bize yüklediği bir vecibedir. Bu davranışlar, sadece şahsî huzuru değil, aynı zamanda çevrenin genel huzur ve refahını artırır.

Millet olarak komşuluk hususu kültürümüzde kökleşmiş ve atasözlerine, darb-ı mesellere konu olmuştur:

-"Komşuda pişer bize de düşer,"

-"Ev alma, komşu al,"

-"Komşu komşunun külüne muhtaçtır,"

-"Kötü komşu insanı mal sahibi yapar"(kötü komşu insanı bîzar eder, yerini yurdunu terkettirir.)

-"Aç kurt bile komşusunu dalamaz "

-"Hayır söyle komşuna, hayır çıksın karşına" gibi sözlerle komşuluk konusu vurgulanır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v)'den nakledilen rivayetler incelendiğinde bir Müslümanın komşusuna karşı hak ve sorumlulukları sıralanırken

"komşuya ikramda bulunmak, komşuya iyi davranmak,

komşuya kötülük ve eziyet etmemek, komşunun ahvalinden haberdar olmak, hastalığında ziyaret etmek, cenazesine iştirak etmek, hediyeleşmek ve

komşuyu gözetmek, ne pişirdiğini komşusuna belli etmemek; pişirdiğinden muhtaç komşusuna da vermek..." gibi hususlar sayılmaktadır. Ancak, komşuluk ilişkileri karşılıklı anlayışa ve hoşgörüye dayanmalı, hep bir taraftan fedakarlık beklenilmemelidir.

Günümüzdeki modern hayat, komşuluk ilişkilerini maalesef zayıflatmış olsa da, dinî hükümler bu bağları yeniden tesis etmek için bir rehber olarak görülmelidir. İnsanlarımız şehirlerde, apartman hayatında aynı kattaki kapı komşusunun bile ahvalinden bihaber olmaktadır. Bütün bunlara rağmen komşular arasında sıcak ilişkiler kurulabileceği unutulmamalıdır.

Komşuluk, dinî tavsiyelerle derinleşen ve zenginleşen bir husustur. Hepimizin ihtiyacı olan huzurun temeli, mutlu bir aile yuvasıyla birlikte komşuluk ilişkilerini güçlendirmek, dinî inançlarımızın bir gereği olduğu kadar insani bir görev olmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in ayetleri ve Peygamber Efendimizin hadisi şerifleri, bize bu konuda rehberlik ederken, bu tavsiyeleri hayatımıza kılavuz etmek, daha anlamlı ve huzurlu bir ortamın kapılarını aralayacaktır. Komşuluk bağlarımızı güçlendirmek, sadece dinî bir sorumluluk değil, aynı zamanda insanlık görevimizdir.

Rabbim hem bu dünyada hem de ebedi hayatta iyi komşular nasip etsin inşallah.