<p>Sabır, &ldquo;beklenmedik olaylar karşısında veya başına istemediği bir şeylerin gelmesi durumunda bunlara tahamm&uuml;l etmesi, tedirgin olup paniğe kapılmamasıdır&rdquo;.<br /> Sabır, dinin &ouml;vd&uuml;ğ&uuml;, teşvik ettiği ahl&acirc;ki bir sıfat, ruhi bir kem&acirc;ldir.<br /> Sabır, insanın g&uuml;nahlardan korunma mekanizmasıdır.&nbsp;<br /> Sabır, insan i&ccedil;in bir erdemdir, fazilettir.<br /> Sabır, acıya ve zorluğa katlanmak; insanın iyi karşılamadığı veya sevmediği, istemediği hallere telaş g&ouml;stermeden karşı durması, bir musibet veya belaya uğradığında feryad-ı figan etmeden sonunu bekleyip tahamm&uuml;lle katlanmasıdır.</p> <p>İmamı Gazali, sabrı, &ldquo;Dini yaşayan kimsenin nefsan&icirc; arzu ve isteklerine karşı koymasıdır&rdquo; diye tarif eder.<br /> Sabır, &ccedil;aresizliğin &ccedil;aresi, zorlukların anahtarıdır. Sabır, insanın yapması yasaklanan şeylerden uzak durmasıdır. Sıkıntılara, dertlere, acılara ve bel&acirc;lara sabreden sonunda huzur ve mutluluğa ulaşır. İnsanın iman etmesi, imanını koruyabilmesi ve h&uuml;sn&uuml; hatimesi de sabırla m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r.</p> <p>&Uuml;stad Necip Fazıl, sabrı:<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;&ldquo;Sabır incecik sırat,<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;Murat i&ccedil;inde murat,&nbsp;&nbsp; &nbsp;<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;Sabır Hakk&rsquo;a tevekk&uuml;l;<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;&nbsp;&nbsp; &nbsp;Sabır Hakk&rsquo;a itimat!&rdquo; &nbsp;&hellip; diye tarif eder.</p> <p>Sabır her şeyin başıdır. İsl&acirc;m&rsquo;ın başı sabır, imanın başı sabır, salih amellerin başı sabırdır. K&ouml;t&uuml;l&uuml;klerden korunmanın başı nefis ile m&uuml;cadele edip sabretmektir. Sabırsız kimsede ne iman, ne salih amel kalır.</p> <p>Rasulullah S.A.V. efendimiz ş&ouml;yle buyurur: &nbsp;&ldquo;Sabır imanın yarısıdır.&rdquo;<br /> &Ccedil;&uuml;nk&uuml; iman, sabır ve ş&uuml;k&uuml;rden meydana gelen bir mahiyet arz eder. Ayeti Kerimede &ldquo;Bunlarda &ccedil;ok&ccedil;a sabreden ve ş&uuml;kreden herkes i&ccedil;in dersler vardır&rdquo; (İbrahim, 5) buyrulmaktadır.</p> <p>Hemen her d&ouml;nemde, m&uuml;minleri imanından d&ouml;nd&uuml;rmek i&ccedil;in m&uuml;şrikler veya başka dinden olanlar t&uuml;rl&uuml; eza ve cefa yapmalarına rağmen hi&ccedil; birisini sabırları sayesinde hak bildikleri yoldan d&ouml;nd&uuml;rememişlerdir. Ashabı kiramdan Bilal-i Habeşi, Ammar&rsquo;ın babası Yasir ve S&uuml;meyye&rsquo;ye yapılmadık eza ve cefa kalmamış, fakat bunlar sabır ve tahamm&uuml;l ile hak bildikleri yoldan y&uuml;z &ccedil;evirmemiş, bir&ccedil;oğu şahadet şerbetini i&ccedil;miştir.</p> <p>Peygamberlerin tamamı sabırda da zirve insanlar olarak &uuml;mmetlerine &ouml;rnek olmuşlardır. &ldquo;Sabır &Ccedil;ağlayanı&rdquo; olarak m&uuml;mtaz bir yeri olan Hz. Eyyub (A.S.) Cenabı Allah tarafından en ağır imtihanlara tabi tutulmuş; hepsini rıza, tevekk&uuml;l ve sabırla karşılamıştır.<br /> Hz. Eyyub; s&uuml;r&uuml; s&uuml;r&uuml; hayvanları, bağları-bah&ccedil;eleri ve binlerce insan &ccedil;alışan b&uuml;y&uuml;k &ccedil;iftlikleri olan servet sahibi bir kimse idi. Fakat malı, evladı ve bedeni ile imtihan edildi. S&uuml;r&uuml;leri sel ile telef oldu, ekinlerini r&uuml;zg&acirc;r kavurdu. Bu durum kendisine haber verildiğinde:&nbsp;<br /> &ldquo;O malı-m&uuml;lk&uuml; bana Rabbim vermişti, şimdi de aldı&rdquo; dedi, hamd ve ş&uuml;k&uuml;rde bulundu. Eyyub (A.S.)&rsquo;ın evinin zelzele ile yıkıldığı ve &ccedil;ocuklarının &ouml;ld&uuml;ğ&uuml; bildirildiğinde ise:<br /> &ldquo;Evlatlarım bana bir emanet idi, Rabbime ni&ccedil;in incineyim? O&rsquo;na hamd ederim&rdquo; demiştir. Bunlardan sonra Cenabı Allah Eyyub (A.S)&rsquo;ın v&uuml;cuduna hastalık verdi. Yedi yıl dert ve bel&acirc; i&ccedil;inde kalan Eyyub (A.S.) halinden hi&ccedil; şik&acirc;yet&ccedil;i olmadı. İl&acirc;hi takdire rıza g&ouml;sterdi. Ayeti kerimede &ldquo;Biz onu (bel&acirc;lara) hakikaten sabırlı bulduk, o ne g&uuml;zel kuldu&rdquo; (Sa&rsquo;d-44) buyrulmaktadır. Sabır &ccedil;ağlayanı Hz.Eyyub&rsquo;u bu sabırları sonunda Allah&rsquo;u Te&acirc;l&acirc; yeniden sağlığına kavuşturdu, yeniden &ccedil;ok sayıda evlat ve mal ihsan etti.<br /> B&uuml;y&uuml;klerin sabrı b&uuml;y&uuml;k, karşılığında verilen ecir ve ihsan da &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k olmaktadır.</p> <p>Sabır &uuml;&ccedil; kısımdır:<br /> Birincisi, insanın k&ouml;t&uuml;l&uuml;ğ&uuml; emreden nefsine, k&ouml;t&uuml; arkadaşlarına ve şeytana karşı kendisini masiyetlerden &ccedil;ekip sabretmesidir.&nbsp;</p> <p>İkincisi, insanın du&ccedil;ar olduğu dert, bela ve musibetlere karşı sabretmesidir. Ekseriyetle sabır denince bu sabır anlaşılmaktadır.&nbsp;</p> <p>Tarihin her d&ouml;neminde m&uuml;minler, &ccedil;eşitli k&ouml;t&uuml;l&uuml;klere ve işkencelere maruz kalmışlardır. İşte, sabır ve Allah&rsquo;a sığınma en &ccedil;ok b&ouml;yle zamanlarda gerekmektedir.&nbsp;</p> <p>Sevgili Peygamberimiz (A.S.) ve ilk M&uuml;sl&uuml;manların yapılan k&ouml;t&uuml;l&uuml;klere nasıl sabır ve tahamm&uuml;l g&ouml;sterdikleri de bilinmektedir.&nbsp;</p> <p>Firavun inananlara eziyet ettik&ccedil;e Hz. Musa ve kavmi &ldquo;Ey Rabbimiz! &Uuml;zerimize sabır yağdır ve bizi M&uuml;sl&uuml;man olarak &ouml;ld&uuml;r&rdquo; (Araf-126) diye dua etmişlerdir.&nbsp;</p> <p>Nemrut tarafından ateşe atılan Hz. İbrahim&rsquo;in teslimiyet ve sabrı O y&uuml;ce dost tarafından ateşi g&uuml;listana &ccedil;evirtmiştir. O&rsquo;na dost isen, O&rsquo;ndan gayrisi sana d&uuml;şman olsa yine bir şey yapamaz:<br /> &ldquo;Ateş yakar, su boğar<br /> Derler ya, ne masal şey?<br /> İbrahim&rsquo;i neden yakmaz<br /> Musa ni&ccedil;in boğulmaz?<br /> &nbsp; &nbsp;Rabbine dostsan eğer;<br /> &nbsp; &nbsp;Boğmaz ab, yakmaz nar,<br /> &nbsp; &nbsp;Yol olur bahr-i ahmer,<br /> &nbsp; &nbsp;Od, olur sana g&uuml;lzar&rdquo;&hellip;</p> <p>Sabrın &uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; kısmı ise; hayır işlemekte ve ibadetlerde sabırdır. Okumak, ilim &ouml;ğrenmek ve ibadetlerde bir takım zorluklar ve sıkıntılar olabilir. Tembellikten ve &uuml;şenge&ccedil;likten dolayı Namaz gibi ibadetlerin bir kısmı zor gelebilir. Uzun ve sıcak yaz g&uuml;nlerinde oru&ccedil; tutmak nefse ağır gelebilir. Mal m&uuml;lk sevgisi ve cimrilikten dolayı sadaka ve zek&acirc;t vermek zor gelebilir. Bunların sıkıntılarına katlanmak ve sabır g&ouml;stererek eksiksiz yerine getirmek insanı felakete d&uuml;şmekten ve h&uuml;srandan kurtarır, cehennem ateşinden korur.</p> <p>Sabırlı kişi bahtiyar bir kimsedir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Allah Te&acirc;l&acirc; onunla birliktedir: &ldquo;Allah muhakkak sabredenlerle beraberdir.&rdquo; (Bakara-153) &nbsp;<br /> Sabır, akıl ve iman g&uuml;c&uuml;ne sahip olduğundan dolayı sadece insana mahsus bir haslettir. İnsan, haramdan sakınıp nefsin k&ouml;t&uuml; istek ve arzularına uymazsa ve ge&ccedil;ici lezzetlerden y&uuml;z &ccedil;evirirse sabır nimetine kavuşmuş olur.</p> <p>Eskiler bir sıkıntı veya musibet anında teslimiyetleri gereği b&uuml;y&uuml;k bir sabır ve tevekk&uuml;l halinde sofiyane bir tabirle &ldquo;Bu da ge&ccedil;er ya Hu&rdquo; derlerdi. Yine, acı ve belalar karşısında da s&uuml;k&ucirc;netlerini muhafaza ederek &ldquo;Gam &ccedil;ekme, Allah dest-girdir&rdquo; (yardımcı, destek olan, elden tutan) diyerek teselli bulurlardı. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; biliyorlardı;<br /> &ldquo;Sabır ile koruğun pekmez olacağını&rdquo;,biliyorlardı:<br /> &ldquo;Baran-ı bel&acirc;nın(bel&acirc; yağmurunun) sabırla rahmete d&ouml;n&uuml;şeceğini,&rdquo; biliyorlardı:<br /> &ldquo;Sabreden dervişin, muradına ereceğini,&rdquo; biliyorlardı:<br /> &ldquo;Sabrın sonunun sel&acirc;met olduğunu, biliyorlardı:<br /> &nbsp;&ldquo;İstemediğine sabır etmeyince istediğine kavuşamayacağını, biliyorlardı ki, bunun i&ccedil;in &ldquo;Bu da ge&ccedil;er ya Hu&rdquo; &nbsp;diyorlardı.</p> <p>Hz. Ali: &ldquo;Sabrın imandaki yeri, başın bedendeki yeri gibidir. Başı olmayanın bedeni de olmayacağı gibi sabrı olmayanın imanı da olmaz&rdquo; buyurmuştur,<br /> &nbsp;<br /> Musibet anında sabretmeyip feryadı figan etmek ve ikaz &uuml;zerine sabra y&ouml;nelmek, musibetle ilk karşılaşıldığı andaki sabır kadar makbul ve ecri &ccedil;ok olmamaktadır. Bu konudaki bir hadis-i şerifte Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: &quot;Rasulullah S.A.V, (&ouml;len) &ccedil;ocuğu i&ccedil;in ağlamakta olan bir kadına rastlamıştı. &nbsp;&nbsp; &nbsp;<br /> -&quot;Allah&#39;tan kork ve sabret!&quot; buyurdu:&nbsp;<br /> Kadın (ızdırabından kendisine hitap edenin kim olduğuna bile bakmadan):&nbsp;<br /> -Ge&ccedil; git; zira benim başıma gelen musibet senin başına gelmemiştir, dedi. Rasulullah (A.S.) uzaklaşınca, kadına:&nbsp;<br /> -&quot;Bu Rasulullah idi!&#39;&#39; dediler.&nbsp;<br /> Bunun &uuml;zerine, kadın &ccedil;ocuğunun &ouml;l&uuml;m&uuml; kadar da s&ouml;ylediği s&ouml;zden dolayı utanıp &uuml;z&uuml;ld&uuml;. &Ouml;z&uuml;r dilemek i&ccedil;in doğru Peygamberimizin huzuruna &ccedil;ıktı ve:<br /> -Ey Allah&rsquo;ın Resul&uuml;, (o yakışıksız s&ouml;z&uuml;) sizi tanımadan sarf ettim (bağışlayın!)&quot; dedi.&nbsp;<br /> Peygamber Efendimiz:<br /> -&quot;Makbul sabır, musibetle karşılaştığın ilk andakidir&quot; buyurdu.&quot;&nbsp;</p> <p>Musibetin diğer bir ilacı, sabırsızlığın d&uuml;şmanı sevindirip dostu &uuml;zd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;, Rabbini kızdırıp şeytanı sevindirdiğini bilmektir. Sabreder ve &ouml;l&ccedil;&uuml;l&uuml; giderse şeytanı &ccedil;atlatır, onu eli boş d&ouml;nd&uuml;r&uuml;r. Rabbini hoşnut eder, dostlarını sevindirir.</p> <p>Musibetlerin bir başka ilacı ise; bu bela ve sıkıntıyı verenin merhametlilerin en merhametlisi olduğunu bilmek; y&uuml;ce Allah&rsquo;ın bel&acirc;yı, azap vermek ve s&uuml;r&uuml;nd&uuml;rmek i&ccedil;in g&ouml;ndermediğini bilmektir.&nbsp;</p> <p>Rasulullah (S.A.V)&#39;in kızı Zeynep, babasına birisini g&ouml;ndererek:&nbsp;<br /> -&quot;Oğlum &ouml;lmek &uuml;zere, son nefesini verirken yanında hazır olur musun&#39;&#39; diye rica etti. Rasulullah adamı geri &ccedil;evirirken:&nbsp;<br /> -&quot;Sel&acirc;mımı s&ouml;yle ve şunu hatırlat: Veren de alan da Allah&#39;tır. Her şeyin O&#39;nun yanında muayyen bir eceli vardır. Sabretsin ve Allah&#39;ın (sabredenlere vereceği) m&uuml;k&acirc;fatı d&uuml;ş&uuml;ns&uuml;n!&#39;&#39;<br /> &ldquo;Kendilerine musibet geldiği zaman sabreden ve &ndash;biz Allah&rsquo;ınız(kullarıyız) ve O&rsquo;na d&ouml;neceğiz- diyenleri (Allah&rsquo;ın b&uuml;y&uuml;k m&uuml;k&acirc;fatı ile m&uuml;jdele&rdquo; (Bakara-155)</p> <p>Bu konudaki bir hadisi şerifi nakleden Ebu Musa (r.a) anlatıyor:<br /> &nbsp;Rasulullah (A.S.) buyurdular ki:&nbsp;<br /> -&quot;İşittiği şeyin verdiği ezaya aziz ve celil olan Allah&#39;tan daha sabırlı kimse yoktur. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; O&#39;na şirk koşulur, evlatlar nispet edilir. O, yine de onlara afiyet ve rızık vermeye devam eder.&quot;</p> <p>&nbsp;İnsana bunca nimet veren Allah&rsquo;ın bizlerden istediği hakkıyla kulluktur. Kulluğun &ouml;z&uuml; ve gayesi de sabır ve ş&uuml;k&uuml;r ile Allah&rsquo;ın rızasını kazanmaktır.&nbsp;<br /> Bir kulda:&nbsp;<br /> Eğer gaye Allah ile beraberlikse:&ldquo;Allah sabredenlerle beraberdir&rdquo;(Bakara-249)<br /> Eğer gaye Allah&rsquo;ın sevgisi ise: &ldquo;Allah sabredenleri sever&rdquo; (Al-i İmran-146)<br /> Eğer gaye Allah&rsquo;ın yardımı ise: &ldquo;Allah&rsquo;ın yardımı sabredenlerle beraberdir&rdquo; (M&uuml;min-55)<br /> Eğer gaye Allah&rsquo;ın m&uuml;k&acirc;fatı ise: &ldquo;Sabredenlerin m&uuml;k&acirc;fatı &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;z ve hesapsızdır&rdquo; (Z&uuml;mer-10)<br /> Eğer gaye Allah&rsquo;ın Cenneti ise; &ldquo;Sabredenler cennetin en y&uuml;ksek dereceleri ile m&uuml;k&acirc;fatlandırılırlar&rdquo;(Furkan-75)</p> <p>Sabır, sahibi i&ccedil;in kurtuluş sebebidir: &ldquo;Ey iman edenler! Sabredin, d&uuml;şmanlarınızdan daha sabırlı olun, cihada hazır bulunun, Allah&rsquo;a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa nail olasınız&rdquo;(Al-i İmran-200)<br /> Hadis-i şerifte Rasulullah S.A.V. efendimiz ş&ouml;yle buyurur: &ldquo;Allah bir topluluğu sevdiğinde onlara bela ve sıkıntı verir. Rıza g&ouml;steren O&rsquo;nun rızasını, &ouml;fkelenen de hoşnutsuzluğunu kazanır. Sabırsızlık g&ouml;steren de sabırsızlık g&ouml;r&uuml;r.&rdquo;<br /> Hz. &Ouml;mer, &ldquo;Elde ettiğimiz en hayırlı yaşantı, sabırla ulaştıklarımızdır&rdquo; demiştir. Gerek d&uuml;nya, gerekse ahiret lezzet ve nimetleri, her ikisinde de elde edilen başarı ve zaferler ancak sabır k&ouml;pr&uuml;s&uuml;nden ge&ccedil;en kimselere nasip olur. Aynen, cennete ulaşabilmek i&ccedil;in sırat k&ouml;pr&uuml;s&uuml;nden ge&ccedil;mek gerektiği gibi d&uuml;nya ve ahiret saadetine ulaşmak i&ccedil;in de sabır k&ouml;pr&uuml;s&uuml;nden ge&ccedil;mek gerekir.</p> <p>&nbsp;&nbsp; &nbsp;İnsan, d&uuml;nyanın sıkıntı ve k&ouml;t&uuml;l&uuml;klerinden korunarak ger&ccedil;ek huzura ancak İsl&acirc;m&rsquo;a teslim olmakla kavuşur. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; Ebu&rsquo;l-Vefa (k.s.)&rsquo;un buyurduğu gibi,<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;&ldquo;İsl&acirc;miyet&rsquo;in i&ccedil;inde hi&ccedil;bir k&ouml;t&uuml;l&uuml;k yoktur, İsl&acirc;miyet&rsquo;in dışında da hi&ccedil;bir iyilik yoktur&rdquo;.<br /> &nbsp;Onun i&ccedil;in zımnen M&uuml;sl&uuml;man olup ta İsl&acirc;m&rsquo;la h&acirc;l&acirc; m&uuml;şerref olamayanlara, İsl&acirc;m&rsquo;ı benliğinin her zerresinde yaşamaya gayret etmeyenlere Ebu T&uuml;rab (r.a.)&rsquo;in ikazını tekrar ederiz:<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;Ya İsl&acirc;m&rsquo;da erirsin,<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;Ya ink&acirc;rda &ccedil;&uuml;r&uuml;rs&uuml;n<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;Yol mezarda bitmiyor &nbsp;<br /> &nbsp;&nbsp; &nbsp;Girdiğinde g&ouml;r&uuml;rs&uuml;n</p> <p>&nbsp;&nbsp; &nbsp;Ya Rabbi! Bizleri sabredenler z&uuml;mresine d&acirc;hil et ve bizleri M&uuml;sl&uuml;manlar olarak h&uuml;sn&uuml; hatimeye kavuşanlardan eyle!<br /> &nbsp;</p>