İnsanın, bir başkasının başına gelen kötü durumdan dolayı duyduğu üzüntü ve acıma hissine ve kalbinin burulmasına merhamet diyoruz. Merhamet, başkasının kimsesizliğini, ıstırabını, acısını yüreğinde hissetmesidir.
Merhamet, başkasının yaşadığı acılara üzülmek değil; kendini o acıyı çekenlerin yerine koyabilmek, yeni tabirle empati(duygudaşlık) yapabilmektir ki dinimiz bunu “bir kardeşinin derdiyle dertlenmek” olarak ifade eder.
Merhamet, öncelikle yakın çevremizi sonra da mahalle ve şehrimizi, ülkemizi ve muhtaç durumda olan insanlığı çepeçevre kuşatmalıdır. Çünkü insanlık merhamet üzerine kuruludur. Çocuğun nutfe halinden doğumuna kadar kaldığı yer merhametle aynı kökten gelen rahimdir. Merhametle korunup dünyaya getirilen çocuklara da yine merhamet gereği olarak Kuranı Kerim’de “evlâtlara yaşlı ana babalarının üzerine merhamet kanatlarını germeleri emredilmektedir” (İsrâ,24)
Merhametin kaynağı Allah’tır. Canlılardaki merhamet duygusu Allah’ın rahmet ve merhametinin bir tecellisidir. Çünkü Allah’u Teâlâ: “O, merhametlilerin en merhametlisidir.” (Müminun,118)
Allah Resulü (sav) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: ''Allah, sadece merhametli kullarına rahmetiyle muamele eder.''
Merhamet duygusu Rahman’dan bir cüzdür.(Hadisi şerif)
Merhamet, Hakk’ın tecellisi, insani hislerin en yücesi ve vicdanımızın sesidir.
Merhamet, bir çocuğun, bir yetimin, bir öksüzün, bir muhtacın yanı başında olmak, en azından başını okşamaktır. Yaşlıların, evsizlerin, bedensel engellilerin yanı başında olmak, onlara el uzatmak merhametin tezahürleridir.
Merhamet, yaratılanı Yaratan’dan ötürü hoş görmektir.
Merhamet, Necip Fazıl’ın ifadesiyle “hava gibi, su gibi muhtaç olduğumuz iksirdir. Merhamet, baş aşağı bir cemiyeti, baş yukarı edecek bir kudrettir." Merhamet sahibinin gözyaşı akmaya hazır bir pınar gibidir. Ağlayabilen göz merhamete muhtaç olanın halini anlayanın gözüdür. Bu hali ancak ağlayabilen anlayabilir.
Merhamet sahibi insanın yumuşaklığı ve cömertliği kendisini düşmanlarına bile sevdirir.
Merhamet, taşlaşmış mühürlü kalpleri açan ilahi bir anahtardır.
Merhamet, en katı kalpleri yumuşatır, en çirkin olanı güzelleştirir, en yoksul olanı da zengin eder.
Allah’u Teâlâ, yeryüzünde peygamberlerden (“Hz. Peygamber’in müminlere karşı çok şefkatli ve merhametli olduğu” Tevbe,128) sonra da en çok anneyi merhamet sahibi kılmıştır. Annenin merhamet duygusu, sadece insanlar için değil bütün canlıları içine alan bir özelliktir. Hayvanlar arasında en ürkütücü ve soğuk bildiğimiz akrep yavrusunu sırtında taşır, en tehlikeli yırtıcı hayvanlar bile kendi canlarını tehlikeye atarak yavrularını merhameten her türlü tehlikeden korur.
Merhamet, canlılara tesir eden en etkili bir duygudur; kalbe kadar işler ve ebediyete kadar etkilerini kaybetmez.
Merhametini kaybeden insanlığını kaybeder, çünkü ya merhamet sizsiniz, ya da merhametsiz’siniz! Terör örgütleri ve devletleri gibi merhamet duygusundan mahrum olanlar adeta insanlığını kaybedip canavarlaşarak; Filistin’de, Gazze’de, Lübnan’da, Doğu Türkistan’da, Myanmar’da ve canının istediği her yerde bebek, çocuk, kadın, yaşlı demeden zulmeder, katleder. Bunun için de Peygamber Efendimiz: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez” buyurmuştur.
Rabbim, bizleri içimizdeki merhamet duygusundan mahrum eylemesin, nefislerimizi şeytanın esiri olmaktan muhafaza eylesin.
Cumamız mübarek olsun.