Fedakârlık karşılıksız vermek, verdiği kimseyi kendisine tercih etmek, nefsinden vaz geçmektir.
Fedakârlık, bir başkasının iyiliği için kendi isteklerinden, zamanından veya imkanlarından vazgeçmektir.
Hakiki fedakârlık, karşılık beklemeden yapılan bir iştir, bir bağışlama, bir vazgeçmedir ve insan ilişkilerinde güveni, sevgiyi ve bağlılığı artırır ve güçlendirir.
Bir anne-baba, çocuğunun rahatı, mutluluğu için kendilerinden vazgeçer, her zorluğa, her güçlüğe katlanır.
Bir dost, zor zamanlarda yanında olmak için kendi işlerini erteler.
Fedakârlık, bazen küçük bir tebessüm, bazen büyük bir özveri şeklinde karşımıza çıkar.
Ancak, fedakârlık karşılıklı ve dengeli olmalıdır. Sürekli veren taraf olmak, kişinin kendisini ihmal etmesine neden olabilir. Bir taraf "feda" ederken diğer taraf hep "kâr" ediyorsa bunun adı fedakârlık değil ticaret olur. Önemli olan, başkalarına değer verirken kendimizi de unutmamaktır. Hakiki fedakârlık, insanın hem kendisine hem de başkalarına değer vermesiyle bir anlam kazanır.
En değerli fedakârlık ise milli ve manevi değerler için, i'layı kelimetullah için, yardan, anadan, serden geçebilmektir.
Allah'u Teala birçok ayeti kerimede fedakârlık, karşılıksız verme ve infakta bulunmamızı ister.
Hadisi şerifte de Peygamber Efendimiz "Allah'u Tealanın sevdiği iki hasletten biri cömertlik biri de can ve maldan fedakârlıktır" buyurur.
Rabbim bizleri de layığına muhabbet duyan, kendi rızasına uygun fedakârlıklar yapabilenlerden eylesin.
Katara Camii-Doha/KATAR