“Mücahid’i 7 yaşında katlettiler. Maria ilk doğum gününü göremedi. Gada, Betül, Ahmed kardeştiler, birbirlerine sarılmış halde bulundular. İsrail soykırımına seyirci kalanların ellerinde bu şekilde katledilen 4500’den fazla miniklerin kanı var…”

 

 

            Saldırıların başından bu yana Gazze’ye 30 bin tondan fazla bomba atılarak her yer adeta hercümerç edildi. Evler, okullar, camiler, hastaneler kullanılamaz hale getirildi. “Durumun her geçen gün bir öncesinden daha vahim bir vaziyete gittiği”, Filistinlilerin toplu olduğu yerlere ve mülteci kamplarına “fosfor bombası” atılarak topluca katliam yapıldığı bildirilmektedir. Halen vicdandan yoksun bu vampirler sürüsü kana doymuyor.

 

            Durumun en vahim tarafı içimizdeki “olaya el koyması gerekirken bigâne kalanlardır!” 100 yıldan fazladır dinden soyutlanmayı Arap düşmanlığıyla sağlamaya çalışanlar, düzmece tarihlerde de yer alan arkadan vurma yalanlarına, yurtlarını sattılar safsatasına kadar, zihinlerde menfi olarak kök salması için köpeği bile “arap! arap!” diye çağırmalar;  asrı saadette Yahudilerle çarpışmalarda en çok zararı veren sahabe Hz. Ka’ka’nın adını kötülemek ve ila nihaye hakaret için çocukların çişini “kaka” diye isimlendirerek Arap düşmanlığında algıyı kurumsallaştırmışlardır. İngilizler siyonist projeyle, özellikle de içimizdeki sonradan Türk adını ve kimliğini alan makam ve mevki sahibi dönme kimselerin beyin yıkamaları ile maalesef ki başarıya ulaşmışlardır.

 

            İslami değerlere orta çağ zihniyeti diyen güruha bir sözümüz yok. Onlar hala vatanı milleti bölmeye çalışanlara, Türk askerini tükürüklerinde boğacaklarını söyleyenlere selam göndermekle meşguller! Onlara sadece acıyoruz. Merhum üstad Prof.Dr. Erol GÜNGÖR’ün “Arap düşmanlığı propagandasının temelinde İslam düşmanlığı vardır. İslam dünyasının yan yana yaşayan iki büyük kitlesini birbirine düşman etmek, böylece her birini tek tek batılılara esir etmek gayreti vardır” vecizesi ne acı ki belirli bir kesimde gerçek olmuştur.

 

            Bizim sözümüz “duruma bigâne kalanlaradır”.  Milli ve manevi değerlere inanan, benimseyen ve yaşamaya çalışan bazı kardeşlerimizin siyonist uşağı İngilizlerin İslam’ın en önemli iki figürü Türklerle Arapları birbirine düşman ederek İslam âlemini pasifize etme projesine kapılarak neredeyse İsrail yanında ifadeler sarf etmeleri katliamcı Yahudilerin soykırımından daha acıtıcı olmakta, can yakmaktadır.

 

            Çanakkale’de yedi düvele, birlikte aynı siperde, aynı mevzide karşı koyduğumuz; Urfa’da, Antep’te, Antakya’da işgalcilere birlikte karşı koyduğumuz bu kardeşlerimize karşı öncelikle bakış açılarının objektif olmalarını; insani ve vicdani pencereden bakmalarını diliyoruz. Gazze’de ömürlerinin baharında solan çiçeklere bırakın gözyaşı dökmeyi; eğer vicdanları bir nebze sızlamıyorsa insanlıktan nasibi kalmamış ve katledilen on bir binden fazla bebek, çocuk, kadın, yaşlı ve ihtiyarın kanları manen ellerine bulaşmıştır.

 

            Rabbim bizlere intibah nasip eylesin. Öncelikle İslam âleminin ve mazlumların yegâne umudu olan milletimizin birlik ve beraberliğinin her zamankinden daha önemli olduğunu tekrar etmek gerekir. Biz bir ve beraber ve güçlü olursak Türkistan’dan Kerkük’e; Filistin’den Arakan’a esaret ve zulüm altında inleyen kardeşlerimize ve mazlum insanlara el uzatabiliriz inşallah!

 

            Cumamız mübarek olsun.