CHP BOLU+İP TOKAT+PKK YANGIN=NEYİN İTTİFAKI
<p>Bunlara yardımı kestiklerini, işyeri ruhsatı vermediklerini, kendi yetki sınırları dâhilinde bütün zorlukları gösterdikleri halde şehri terk etmemeleri üzerine bu kararı aldıklarını ifade eden başkanın vicdani duygulardan yoksun; insan haklarından bihaber, ayrımcılık ve ırkçılığın da son raddesinde olsa gerek. Ayrıca yabancı derken ve garip-gureba kimsesiz Müslüman Suriye ve Afganlı mültecileri bu ayrımcılığa tabi tutacağını söylerken; muhalif yabancı dostlarından CHP’li belediyeleri olan Alanya-Manavgat gibi güney sahil şehirlerindeki Almanlar ile Marmaris-Fethiye-Kuşadası-Didim gibi ege sahillerindeki İngilizlere de acaba böyle bir uygulama yapacağını dile getirme cesaretleri var mı? <br />
Bizler inancımız ve kültürümüz gereği dışardan ne gerekçe ile gelirse gelsin, onun inancına, ırkına, cinsiyetine bakmadan kucak açan bir milletin fertleriyiz. CHP zihniyeti olarak siz 83 Milyonluk nüfusun içine geçici olarak gelen 3 milyon Suriye, Irak ve Afgan göçmenlerine Arap ve Müslüman diye karşı çıkıp geri göndermek isterken; 1927’de 13 milyon nüfusumuz varken hangi taahhüdün sonucu bilinmez 200 bin Yahudi ile 800 bin Ermeni toplam bir milyon Gayr-i Müslim getirilerek, kimsenin ruhu duymadan ad-soyadları Türkçeye çevrilip Türk kimliği verilmişti. Kimse de “biz kendimiz açız, bunlar gitsin” demedi. En önemlisi bu Gayr-i Müslim kitle Suriye ve Afganlı mülteciler gibi ucuz iş gücü, kâğıt-çöp toplayıcısı, bedava inşaat-tarım işçisi gibi çalışmadılar. O kitleden kimisi idareci oldu bu Müslüman milleti inim inim inletti. Kimisi tüccar, fabrikatör, sanayici, patron oldu, bu Müslüman milletin iliğini sömürdü, köle gibi çalıştırdı. Kimisi de basın-yayın dünyasını, edebiyat, müzik, sinema ve TV dünyasını tekellerine alarak milli ve manevi duyguları temelinden dinamitledi. Memlekette ne kadar etkin ve yetkin oda, borsa, dernek v.b. ballı sivil toplum örgütlerini kurarak üstlerine çöreklenip bunlar vasıtasıyla da tahakküm sağladılar. Üstüne üstlük kendi gibi düşünenleri “zeki, bilgili, demokratik, ilerici, aydın ve çağdaş” olarak kabul edip, her fırsatta "Biz bu ülkenin asli unsurlarıyız!" diyerek ülkenin sahibi gibi davranmışlardır. Milletin asli unsuru olan inançlı insanlardan kendilerine uşaklık-köpeklik etmeyenleri de her zaman “gerici, yobaz, softa, örümcek kafalı, cahil, irticacı” diye yaftalamışlardır… <br />
…<br />
İl-ilçe şubelerinden patır patır dökülen taciz-tecavüz, darp, yolsuzluk haberleri kamuoyunda ayyuka çıkmışken hangisine bir işlem yapıldı duymadık. Milyonlara mal olan hilkat garibesi beton yığını heykellerle milletin parası çarçur edilirken tek kelam etmediler, sadece yanlışı savunmaya devam ettiler. <br />
Giresun-Eynesil ilçesinde CHP’li belediye başkanının adamları “park bakımsız” diyen kadını komalık edene kadar dövmüş, başkan da kadın düşerken başını çarpmış ondan bu hale gelmiş(!) diyebilmiştir.<br />
CHP’li Devrek Belediye Başkanı arkadaş çevresiyle birlikte kahkahalarla içki içerlerken yanındakilere “ne şanslısınız, MHP’li veya AKP’li bir başkanınız olsaydı şimdi burda değil camide olurdunuz” demiş. Doğru söze ne denir… <br />
CHP grup başkan vekili Özgür Özel, Nato toplantısında tercüman olan Başörtülü hanımefendiye “Vampir” demiş… Peki, bu ne Özgür Özel? Vitrinize edilen CHP’nin ilk başörtülü Parti Meclisi Üyesi Sevgi Kılıç’ın konumunu nasıl oluşturacaksınız? CHP’de başörtülü parti meclisi üyeliği komedyası… Esas niyetlerini, şuur altındaki hedeflerini Özgür Özel misalinde olduğu gibi ağızlarından kaçırıveriyorlar.”Merdi Kıpti şecaat arz edeyim derken sirkatin söylermiş” ne diyelim.<br />
Bir zamanlar “irtica”nın üstüne gitmek, İmam-Hatipleri, Kuran Kurslarını kapatmak için bahane üretmek üzere Müslüm Gündüz’ün rol arkadaşı konsomatris Fadime Şahin’e de görev icabı başörtüsü taktırmışlardı…<br />
Bir ara da İstanbul’da törenle çarşaflıya parti rozeti taktılar, ertesi gün Mersin’de CHP’li kadınlar yol ortasında bir kadının çarşafını parçaladılar… Ne kadar değiştiklerini söyleseler de lafta kalıyor. Katran meselesi, ne kadar kaynatsan şeker olmaz!<br />
CHP Millet Vekili iken Sera Kadıgil, “Suriye’ye savaş açsak banko Esad’ı tutarım”, “kapıda oynayan çocuklardan rahatsız olunca kızgın yağ dökem mi üstlerine? Ya da uykumdan uyandıran ezan için camiyi basıp imamı mı keseyim?” demesi, “hayatta hiçbir laftan tiksinmedim ‘şehitler ölmez, vatan bölünmez’den tiksindiğim kadar” demesi, “o ezanlar ki şahadetleri dinin temeli ama BENİM yurdumun üstünde ebedi inlemesin artık nolur ya! Resmen ağzıma ağzıma okunuyor her sabah!” demesi kendisine oy veren partilerin inançlı(!)kesimini rencide etmiş olabileceği (?) ve daha bunun gibi nice herzeler CHP’nin halktan sakladığı gizli ajandalarını açıklayan ifadeler olmaktadır.</p>
<p> Yukarıda sayılan bütün marifetlerle onca yıllardır ayaklar altındaki itibarlarını kaldırmak ve iktidardan kurtulmak için siyaset mühendisi yabancı dostlarının emir ve tavsiyeleri ile sabah akşam, yatıp kalkıp genel başkanları ağzıyla yalan uydurmakta-yaymaktadırlar. Eski CHP’li Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz, eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu sert sözlerle eleştirirken “yürüyen yalan makinesi” olarak nitelendirmiştir. Yalanlarla algı oluşturmayı amaçlayan proje dostları biliyor ki “Doğru ayakkabısını bağlayıncaya kadar yalan dünyayı dolaşır gelirmiş”. Bu nedenle bu yalanlara kanan, doğruymuş gibi inanan bir sürü saf, bir sürü avanak çıkabiliyor. <br />
Bütün bunlar yalnız yapılamayacağından yanlarına ahbap çavuşlar ve yancılar almaları gerekiyordu. Tek ortak noktaları Tayyip düşmanlığı olan bu müttefik ahbap çavuşlar ve yancılarının tek gayesi 15 Temmuz’da Fetönün yapamadığını yapmaktır. "Diyelim ki CHP ve İyi Parti iktidara gelebilmek için HDP ile ittifak yapıyor. Peki, HDP ne için İyi Parti ve CHP ile ittifak yapmak istiyor?" bunu hiç düşündünüz mü?<br />
…<br />
Basından alınan habere göre “15 Temmuz'un 5. yılında FETÖ'cü firari gazetecilerin oluşturduğu bir grup youtube üzerinden bir sözde belgesel ile yaptığı algı operasyonunda da hem 15 Temmuz direnişini hem de şehitlerimizi aynı dille darbecilikle suçlamış ve FETÖ'yü aklamaya çalışmışlardı.”<br />
“İYİ Parti yönetimindeki FETÖ'ye olan sevgi ve saygı kendini bir kez daha gösterdi.” Daha önceleri İYİ Parti İstanbul Milletvekili iken Ümit Özdağ, İYİ Parti kurucu üyelerinden olan İstanbul il Başkanı Buğra Kavuncu’nun FETÖ ile olan irtibatı ve iltisakını belgelerle açıklamıştı. Şimdi de basının haberine göre “İYİ Parti Tokat İl Başkan Yardımcısı Uğur Songül Sarıtaşlı, FETÖ'cü hain Semih Terzi'yi 15 Temmuz kalkışmasında alnından vurarak darbe girişimini etkisiz hale getiren şehit Astsubay Başçavuş Ömer HALİSDEMİR'e dil uzattı. Sarıtaşlı sosyal medya hesabından, hain general Semih Terzi'yi övüp Ömer Halisdemir'e darbeci dedi. FETÖ'cü darbeci Semih Terzi'ye sahip çıkıp, 'Semih Terzi'nin tersine asıl darbecinin Ömer HALİSDEMİR olduğunu da biliyorsunuz di mi' deyince gelen tepkiler üzerine attığı tweeti silip hesabını kapatan İP'li Sarıtaşlı'nın 15 Temmuz'un kahramanı Halisdemir'e ettiği hakarete karşı millet sosyal medyada "Ömer Halisdemir vatandır ona dil uzatan vatan haini" diyerek tepki gösterdi. Şehit Ömer Halisdemir'in ailesi skandal sözler sonrası İP'li Sarıtaşlı'ya dava açacak”… haber bu. <br />
"Bu beyan açıkça suç ve suçluyu övmektir. TCK'nun 215.maddesine göre FETÖ'nün giriştiği darbe suçunu ve terör örgütü yöneticiliği/üyeliğini, darbe için insan öldürmek suçlarını övmektir." Sık sık Fetö ile ilişkilerinin olmadığını söyleyen İYİ Partinin pervasızlık yaparak kamuoyuna sufleler veren kişiler sebebiyle kendini iyice bir sorgulamasını tavsiye ederiz.<br />
“Münafık, kurtla beraber yer, köpekle beraber havlar, çobanla beraber ağlar. Allah bizi münafıkların şerrinden korusun.”<br />
…<br />
Ciğerlerimizi yakan Orman Yangınları konusunda yazılarım yayınlanmıştı. PKK elebaşlarından Şemdin Sakık'ın 1990'lardaki "Silahımız tükenir, sayımız azalırsa Bodrum'a gider yatlarını yakarız. Antalya'ya iner seralarını yakarız. İstanbul'a çıkar arabalarını yakarız. İzmir'e ulaşır ormanlarını yakarız" açıklamasını zaman zaman uygulamaya koydular. Yine PKK'lı Murat Karayılan da "hiçbir genç çaresiz değildir. Silahları çakmak ve kibrittir. Onlar da çakmak ve kibritle mücadele edebilir" diyordu. Bunların hamilerinden eski milletvekili Hasip Kaplan ise “bölünerek kaybettik, birleşerek kazanacağız, inanın, güneşin ve ateşin çocukları destan yazacak” diyordu. <br />
Diyarbakır’da evlat nöbetindeki acılı anne Sarya Tokay ateş püskürdü: “Kürdün canını ve ciğerini yakan HDP’dir.” Daha, evlat acısı çeken Diyarbakır annelerini ziyaret etmeyen gizli-açık ortaklara duyurulur…<br />
Doğuda, Suriye ve Irak’ta kolu kanadı kırılıp etkisiz hale getirilen PKK ile Fetö elemanlarının ortak eylemleri olan bu provakatif yangın olayları hükümeti çaresiz gösterip kaos ortamı yaratmaktan başka bir şey değildir. Hiçbirisinde din-iman-vicdan olmayan bu hain alçaklar ormanları içinde bulunanlarla birlikte insan-hayvan-kurt-kuş demeden dört bir yandan ateşe vermişlerdir. Çok şükür büyük çoğunluğu söndürülmüş, pek azı söndürme çalışılmaları devam etmektedir.<br />
Bu arada Konya’da 11 yıldır aralarındaki husumet nedeniyle bir aileye yapılan katliam hepimizi derinden üzmüştür. Bu olayı Türk-Kürt çatışması üzerinde temellendirmeye çalışanların art niyet taşıdıkları; her fırsatta hükümete saldırmayı amaç edinen muhalifler bu olayı da mecrasından saptırarak Konya halkının Kürt kimliğinden dolayı bir aileyi infaz ettiği gibi insafsız bir eleştirinin, bir yalanın peşine düşmüşlerdir. PKK ile ilgisi olmayan Kürt kardeşlerimizin nerede olursa olsun saçının teline zarar gelmesini asla istemeyiz. Konya halkı 80-90 yıldır doğudan gelen kardeşleriyle bir arada ve hiçbir hadise olmadan iç içe yaşamaktadır. Böyle bir konuyu muhalefet fırsatçılığı olarak görenleri şiddetle kınıyorum.<br />
…<br />
Japon bilim adamı Toshihide Maskawa diyor ki: “Siz Türkler içinize karışan bu kadar haine rağmen nasıl oluyor da yok olup gitmiyorsunuz. Sizin içinizdeki hainlerin %10’u bizde olsaydı Japonya diye bir yer kalmazdı. Üstelik çok bilgili bir millet de değilsiniz. Çünkü narkozlayıp narkozlayıp ameliyat ettiler. Demek ki bu kadar asimilasyona ve kültür dejenerasyonuna rağmen hala ayakta kalmanızın sebebi ırkınız değil dininizdir, kıymetini bilin” demiştir!<br />
…<br />
Bu kadar iç karartıcı olaylar, beyanlardan sonra ibret alınacak bir fıkra ile yazımızı bitirelim: Fıkra bu ya,<br />
Kurt, büyümekte olan yavrusuna hayatı öğretiyormuş... Bir tepeye çıkmışlar.<br />
Aşağıda yayılan koyun sürüsünü göstermiş ve anlatmış:<br />
– Bak yavrum şu gördüklerin koyundur. Etleri çok lezzetlidir. Yakalaması da kolaydır.<br />
Yavrusu lafa girmiş ve çobanı göstererek, onun kim olduğunu ve ne yaptığını sormuş.<br />
Kurt, çobandan uzak durmasını, elindeki değneğin çok can yaktığını sıkı sıkı tembihlemiş. Bu sırada yavrunun dikkatini sürünün köpeği çekmiş.<br />
– Şu bize benzeyen bir şey var orada, o ne yapıyor?<br />
Kurt, derin bir of çekmiş ve anlatmış:<br />
– Ah yavrum, bizi asıl perişan eden işte o bize benzeyip de bizden olmayandır!<br />
…<br />
Daha ne diyelim. Hoşça kalın…<br />
</p>
YORUMLAR