Görülenin ardındaki sırları, suretin ötesindeki manayı arayan bir hakikat yolculuğu olan tasavvufta en derin kavramlardan biri de "tecelli"dir. Tecelli, kelime anlamıyla "belirme", "görünme", "açığa çıkma", vücut bulma” demektir. Tecelli, Cenabı Allah'ın isim ve sıfatlarının canlılarda belirip görünmesidir.

"Kâinat, Allah'ın Cemal ve Celal sıfatlarının aynasıdır." Tecelli, işte bu aynada Hakk’ın belirmesidir. Diğer bir deyişle tecelli, Allah'ın isim ve sıfatlarının canlılar üzerinde ortaya çıkmasıdır.

Bütün yaratılmışlar ilahi isimlerin birer tecellisi olmaktadır.

Kâinattaki güzellikler, Cemil isminin; güç ve kudret, Kadir isminin; her şeyi bilmek, Âlim isminin; hüküm ve hikmet, Hakim isminin tecellisidir. Bir anne şefkatinde Rahman isminin; bir hakimin adaletinde Adl isminin tecellisi görülür.

İnsan, Allah'ın bütün isimlerinin toplandığı ve tecelli ettiği bir ayna gibidir. Bu yönüyle insan, Allah'ın en mükemmel tecelli mahallidir.

“Göklerde ve yerde bulunan her canlı tüm ihtiyaçlarını O'ndan ister. O ise, sayısız isim ve sıfatlarıyla her an sınırsız tecelli ve yaratma halindedir.” (Rahman Suresi, 29)

Rabbimiz, El-Cebbar (dilediğini yapan), El-Kahhar (mutlak galip gelen) ve El-Müntakim (suçluyu cezalandıran, öç alan) isimleri hürmetine;

Filistin’de, Gazze’de, şehirleri tarumar eden; ana rahmindeki bebeklere kadar, çocuk-kadın, yaşlı-genç demeden 60 bine yakın canı katleden, cani, katil, zalim, ceberrut, soykırımcı itrailin yöneticileri ve askerlerini; Doğu Türkistan ve Myanmar’daki zalimleri “kün, fe-yekün” hükmünce tecellisi ile kahreylesin!