Günümüzde çoğu meselelere yapay zekâ ile çözüm bulmaya çalışmaktadırlar. Yapay zekâyı şeytan yerine koyup onu konuşturmuşlar.
Şeytan dile gelip gençleri İslam'dan nasıl uzaklaştıracağını şöyle anlatmış:
İlk işim, onları Allah'tan soğutmak değil dünyaya ısındırmak olurdu. Sosyal medya, dizi, müzik, eğlence ve para ile gözlerini doyururum ki gönülleri Allah'ı unutacak kadar masiva ile dolsun.
İkinci olarak şekli ve görünüşü öne çıkarırım ki İslam'ın ruhunu yaşamasınlar. Ya sadece şekle takılıp kalmalarını sağlarım ya da şekille alay etmeye başlatırım: “Namaz kılıyor ama kalbi kötü, tesettürlü ama herkesten beter”, dedirtirim ki hakikate değil hataya odaklansınlar. Onlara sanki Allah'ın emirleri aklın dışında bir şeymiş gibi gösteririm, dini sorgulamak değil; dini kendi nefsi ile yarıştırmak en sevdiğim oyundur.
Onlara, dindarları sevdirmem, dindarları çekiştiririm. “Hacı hoca değil mi hepsi gösteriş yapıyor” dedirtirim ki dine değil kişiye baksınlar. Kişilerin yanlışlarını, eksiklerini dine yüklerim.
İnsan üzerinden din yargılansın ki, İslam’a olan imanı düşsün. Tembelliği onlara özgürlük diye satarım. “İbadet yorucu, günahlar seni mutlu ediyor, bırak tadını çıkar” derim. Sonra da vicdanı sızlayınca kulağına şunu fısıldarım: “Zaten cehenneme gideceksin bari rahat yaşa.” Yaptığı dualarının cevapsız bırakıldığına ikna ederim: “Bak kaç kez dua ettin olmadı, Allah seni duymuyor, seni sevmiyor” derim.
Kalbinde dine ve dindarlara karşı kırgınlık başlasın diye çok uğraşırım. Çünkü bir kul Allah'tan soğursa bana yakınlaşır. Ona günahını küçük gösterir, tövbesini ertelettiririm: “Sadece bir kere bakmakla bir şey olmaz, bir müzikle mi iman gider” derim ve damla damla imanını boşaltırım ve sonra da artık çok geç, artık “Allah seni affetmez” diye tüm ümitlerini bitiririm…
Rabbim, şeytan-ı aleyhillâne ve şeytanlaşmış kimselerin şerrinden, yaratılmışların şerrinden, haset edenin şerrinden bizleri muhafaza buyursun.
Cumamız mübarek olsun.