<p>Bir milletin belkemiğini o milletin sahip olduğu gen&ccedil;leri teşkil eder. Sosyal bir varlık olan milletin, b&uuml;t&uuml;n fertlerini birbiriyle kaynaştıran, bir arada yaşamalarını sağlayan hususiyetler dil birliği, din birliği, vatan, bayrak, devlet birliğiyle mili ve manevi değerlerinden neşet eden ideal ve gaye birliği ile &ouml;rf, adet, anane, gelenek ve g&ouml;reneklerdir. Bu gen&ccedil;liğin, milletin genlerinden kaynaklanan bu değerleri ve bu şuuru taşımaları, irsi olarak intikal eden bu &ouml;zelliklerin yozlaşmadan, bozulmadan &ccedil;ocuklarına-kendinden sonraki nesillere intikal etmesiyle o milletin devamlılığı sağlanmış olur.</p> <p>Milletin dinamik g&uuml;c&uuml; olan gen&ccedil;liğin bu &ouml;zellikleri taşıdığı; beraber g&uuml;l&uuml;p beraber ağladığı, d&uuml;ğ&uuml;n&uuml;nde-cenazesinde aynı duygularla hislendiği,&nbsp; sevin&ccedil;te, tasada, kıvan&ccedil;ta bir olup aynı ortak tavrı sergilediği vakit o milletin yapısı &ccedil;elikten daha sağlam olur, merhum Mehmet Akif&rsquo;in dediği gibi &ldquo;<em>Toplu vurduk&ccedil;a y&uuml;rekler onu top sindiremez</em>&rdquo;, o milleti kimse yıkamaz!</p> <p>K&ouml;k&uuml; tarihin derinliklerine dayanan T&uuml;rk Milleti, ataerkil aile yapısının &ccedil;ok g&uuml;&ccedil;l&uuml; olduğu; aile i&ccedil;indeki bağlılık Hz. Ali&rsquo;nin <em>&ldquo;baba gibi devlet, ana gibi nimet, evlat gibi servet bulunmaz&rdquo; </em>vecizesinde ifadesini bulmaktadır. Bu sağlam temelden kaynaklanan &ouml;rf, adet, anane, gelenek ve g&ouml;reneklerine son derece bağlı boylardan m&uuml;teşekkil yapısıyla bir&ccedil;ok devletler kurmuş, Orta Asya&rsquo;da y&uuml;zlerce yıl hasımlarının kokulu r&uuml;yası haline gelmiştir.&nbsp; T&uuml;rk Milletinin bu y&uuml;ksek hasletleri M&uuml;sl&uuml;manlığı kabul etmeleri ile İslam&rsquo;ın potasında adeta yeni bir h&uuml;viyete kavuşmuştur.</p> <p>M&uuml;sl&uuml;man T&uuml;rk Milleti gerek Asya ve Orta Doğuda gerekse Avrupa ve Kuzey Afrika&rsquo;da h&acirc;kimiyet kurduğu b&ouml;lgelerde hi&ccedil;bir zaman emperyal bir y&ouml;netim g&ouml;stermemiş; Hindistan&rsquo;dan Tunus-Fas&rsquo;a; Somali&rsquo;den Kırım&rsquo;a, Avrupa i&ccedil;lerinden Yemen&rsquo;e kadar adalet ve medeniyet g&ouml;t&uuml;rm&uuml;şt&uuml;r. H&acirc;kimiyeti altındaki yerlerin diline, dinine, k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ne m&uuml;dahale etmemiş onları serbest bırakmıştır. Devlet o derece b&uuml;y&uuml;m&uuml;şt&uuml; ki idari sistemi de bu b&uuml;y&uuml;kl&uuml;ğ&uuml; y&ouml;netecek şekilde organize edilmişti.&nbsp; Hatta Osmanlı, tebaasına &ouml;yle m&uuml;samahak&acirc;r davranmış ki, size iki misal vereceğim, Allah uzun &ouml;m&uuml;rler versin olayın canlı şahitleri ikisi de sağ. Şimdinin petrol zengini olan Kuveyt&rsquo;te konferans veren Prof. Dr. Ahmet Akg&uuml;nd&uuml;z&#39;e Arap gen&ccedil;lerden biri kalkıp şu soruyu sorar:</p> <p>-&ldquo;Kuveyt mi daha b&uuml;y&uuml;k ve g&uuml;&ccedil;l&uuml; yoksa Osmanlı mı?&rdquo;</p> <p>Ahmet hoca insanı dehşetle d&uuml;ş&uuml;nmeye iten şu cevabı verir:</p> <p>-&ldquo;Osmanlı Devleti 36 eyalet idi ve 36 eyaletten biri Bağdat eyaletiydi. Bağdat&rsquo;ta 29 sancaktan oluşmaktaydı. Bu 29 sancaktan biri de Basra Sancağı idi. Basra&rsquo;da 31 kazadan oluşmaktadır. Bu kazalardan biri de şimdi Suudi Arabistan&#39;da kalan Lahza&rsquo;dır. Lahza Kazası da kendi i&ccedil;inde 80 k&ouml;ye ayrılmaktaydı. Bu 80 k&ouml;yden biri Ebulhayr k&ouml;y&uuml;d&uuml;r. Bu k&ouml;yde 15 mezradan oluşmaktaydı. İşte bu mezralardan biri de Kuveyt&rsquo;ti.&rdquo;</p> <p>Yine Kuveyt&rsquo;e Prof. Dr. İhsan S&uuml;reyya Sırma konferansa gider. Bir Arap profes&ouml;r&uuml; İngilizce konuşarak hocaya itiraz eder:</p> <p>-Osmanlı bizi yıllarca s&ouml;m&uuml;rd&uuml; asimile etti, der. K&uuml;rs&uuml;ye &ccedil;ıkan İhsan S&uuml;reyya hoca Arap&ccedil;a konuşarak onlara:</p> <p>-Osmanlı neyiniz vardı da s&ouml;m&uuml;rd&uuml;, hen&uuml;z petrol&uuml;n&uuml;z yoktu. Osmanlı size hi&ccedil; dokunmadı, sadece size hizmet etti. Ben bir T&uuml;rk olarak Arap&ccedil;a konuşuyorum. Bu salondakilerin ekseri Arap, siz bir Arap olarak burada İngilizce konuşuyorsunuz, işte asimile bu, s&ouml;m&uuml;r&uuml; bu, der.</p> <p>Salonda bir alkış tufanı kopar, o profes&ouml;r salonu terk eder gider&hellip;</p> <p>&nbsp; Ceddimizle bu kadar tefah&uuml;rden sonra asıl konumuza avdet edelim. Bu b&uuml;y&uuml;k millet hangi badirelere du&ccedil;ar oldu da bu hale geldik? Tarihin her d&ouml;neminde b&uuml;y&uuml;k devletler g&uuml;&ccedil;lerinin devamlılığı i&ccedil;in ya yeni fetihler, ya da yeni s&ouml;m&uuml;rgeler elde etmesi gerekmekteydi. Osmanlı Devleti asla bir s&ouml;m&uuml;rgeci &uuml;lke olmadı &ccedil;&uuml;nk&uuml; g&uuml;c&uuml;n&uuml; f&uuml;tuhattan almaktaydı. Osmanlı Devleti bu d&ouml;nemde devlet olarak g&uuml;c&uuml;n&uuml;n zirvesindeydi. Ancak, İkinci Viyana seferiyle birlikte yeni fetihler bitmişti. &ldquo;Kemal&uuml;hu-zeval&uuml;hu&rdquo;&nbsp; &ldquo;Bir şeyin kemale-zirveye ermesi zevalinin başlamasıdır&rdquo;. Tıpkı &ouml;ğle vakti zirveye &ccedil;ıkan g&uuml;neşin bu andan sonra zevalinin başlaması gibi, devlet y&ouml;netiminde bir duraklama, bir gerileme s&uuml;recine girildi.</p> <p>Eskiden İtalya ve Fransa gibi &uuml;lkeleri bir mektupla hizaya koyan Devleti, &ccedil;epe&ccedil;evre kuşatan hasım devletler Osmanlı&rsquo;dan &ouml;&ccedil; almak i&ccedil;in kadim ha&ccedil;lı zihniyeti ile her yola başvurmaya, her fırsatı değerlendirmeye &ccedil;alıştılar. Osmanlı Devletine karşı y&uuml;r&uuml;t&uuml;len hasmane &ccedil;alışmaların tamamını Yahudi-Siyonistler organize ve koordine etmekte, ekonomik g&uuml;c&uuml; de ellerinde tuttuklarından istedikleri şekilde y&ouml;netmekteydiler. &Ouml;ncelikle Gayr-i M&uuml;slim yerli halkları organize ve yardım ederek isyan i&ccedil;in kışkırtmaya başladılar.&nbsp; Uzun vadede ise devleti i&ccedil;erden &ccedil;&ouml;kertip kendi yetiştirecekleri elemanları idareye getirerek her istediklerini yaptıracak bir duruma getirme planlarını işletmeye koydular.</p> <p>1860 yılında Paris&rsquo;te &ldquo;Alliance İsraelite Universelle 1860&rdquo; ismiyle bir okul a&ccedil;arlar. İlk a&ccedil;ılışta sadece Yahudi &ccedil;ocukları eğitmek; kendilerinin ihtiyacı olan elemanlardan başka asıl İslam &Acirc;lemini ifsat edecek militanları yetiştirecek olan okul kısa bir s&uuml;re sonra se&ccedil;me &uuml;st&uuml;n zek&acirc;lı Osmanlı/M&uuml;sl&uuml;man T&uuml;rk &ouml;ğrencileri de okula almaya karar verdiler. Onlara verilen &ouml;zel eğitimler sonunda, kendi duygu, d&uuml;ş&uuml;nce ve fikirlerine hizmet edecek b&uuml;rokratik ve askeri kadroların sağlanması i&ccedil;in milletine, inan&ccedil;larına, &ouml;rf&uuml;ne, geleneklerine tepeden bakan, hatta d&uuml;şman olan mankurtlaşmış insanlar olarak yetiştirip payitahta-İstanbul&rsquo;a &ouml;nemli g&ouml;revler i&ccedil;in g&ouml;nderiyorlardı. Bu konudaki &uuml;stat Peyami Safa&rsquo;nın <em>&ldquo;Bir milleti yok etmek isterseniz askeri istilaya gerek yoktur. Ona tarihini unutturmak, dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini, ahlakını soysuzlaştırmak k&acirc;fidir&rdquo;</em> tespitleri tam da bu durumu &ouml;zetlemektedir.</p> <p>Bilhassa 2.Abd&uuml;lhamid&rsquo;den sonra ABD&rsquo;li Siyonistler Avrupa&rsquo;daki okullarının aynı eğitimlerini vermek &uuml;zere İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Diyarbakır, Van, Tarsus, Antep ve emsali diğer şehirlere aynı tip okulları kolaylıkla a&ccedil;maya ve uzakta eğitim yerine yerinde ve yaygın eğitimle t&uuml;m toplumu istedikleri bi&ccedil;imde şekillendirmeye başladılar.&nbsp; Bu okullar daha sonraları Kolej adıyla &ccedil;oğu şehirde a&ccedil;ılmış; işlevlerini kuruluş ama&ccedil;larına uygun icra ederken zamanla aynı faaliyetlerine devam etmesi i&ccedil;in tamamı Fet&ouml;n&uuml;n eline teslim edilmiştir.</p> <p>&ldquo;<em>Osmanlı Devletinin son d&ouml;neminde İslam coğrafyasını adeta bir ahtapot gibi sarıp sarmalayan Siyonist eğitim kurumları hem devletin dağılmasında hem de eğitim sistemimizin kendi medeniyetimize muhalif bir kimlikte şekillenmesinde etkili olmuştur</em>.&rdquo;</p> <p>Bu okullar mezun verdik&ccedil;e ve bunlar Payitaht İstanbul&rsquo;a ve diğer merkezlerde yuvalandık&ccedil;a devlete, saltanata ve Sultan Abd&uuml;lhamit&#39;e karşı tıpkı g&uuml;n&uuml;m&uuml;zdeki ifadeler gibi &ldquo;&ouml;zg&uuml;rl&uuml;k, demokrasi, fikir &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;, &ccedil;ağdaşlık&rdquo; gibi &ccedil;eşitli kavramlar &ccedil;er&ccedil;evesinde baş kaldırılması, isyana teşebb&uuml;s edilmesi asla bir tesad&uuml;f &uuml;r&uuml;n&uuml; değildir.&nbsp; Bir s&uuml;re sonra T&uuml;rk Aydın kimliği artık farklı bir karakter ve &ouml;zellik g&ouml;stermeye başlayacak; batılı devletleri savunan, onlara hizmet eden bir h&uuml;viyet kazanacaktır. Bu kadroların oluşturduğu grup, bir 31 Mart vakası tezg&acirc;hı ile Sultan 2. Abd&uuml;lhamid&rsquo;i tahttan d&uuml;ş&uuml;rm&uuml;ş ve kendi iradelerini uygulamak &uuml;zere Yahudilerin Truva atı olarak İttihat ve Terakki denilen &ouml;rg&uuml;t&uuml; iktidara getirmişlerdir. 2.Meşrutiyetten sonra kurulan Meclis-i Mebusanda bu okul mezunları yer almış; &ldquo;g&uuml;&ccedil;lendirilmiş parlamenter sistem&rdquo; y&ouml;netimindeki ağırlıkları ile kısa zamanda Osmanlı devletini yıkarak İslam d&uuml;nyasını da parampar&ccedil;a etmeyi başarmışlardır. 33 yıldır Sultan Abd&uuml;lhamid&rsquo;den bir karış toprak alamayan Siyonistler b&ouml;ylelikle b&uuml;y&uuml;k İsrail&#39;e giden yolda &ccedil;ok &ouml;nemli bir aşamayı, &ccedil;ok &ouml;nemli bir merhaleyi kat etmiş oldular.</p> <p>2. B&ouml;l&uuml;mle Devam edecek&hellip;.</p> <p><em>Yukarıda ge&ccedil;en ve yeni neslin anlayamayacağı d&uuml;ş&uuml;ncesiyle, bin yıldır kullandığımız, ancak&nbsp; &ccedil;oğu unutturulan bu kelimelerin g&uuml;n&uuml;m&uuml;z T&uuml;rk&ccedil;esiyle karşılıkları aşağıya &ccedil;ıkarılmıştır:</em></p> <p><em>Serg&uuml;zeşt :Ser&uuml;ven, macera </em></p> <p><em>Hususiyet :&Ouml;zellik</em></p> <p><em>Neşet&nbsp; :Doğma, &ccedil;ıkma, ileri gelme</em></p> <p><em>Şuur&nbsp; : Bilin&ccedil;, d&uuml;ş&uuml;nme yeteneği</em></p> <p><em>İrsi : Kalıtımla ge&ccedil;en, genetik </em></p> <p><em>İntikal : Ge&ccedil;iş, bir yerden başka yere ge&ccedil;me </em></p> <p><em>Pota&nbsp; : İ&ccedil;inde maden eritilen &ccedil;ok y&uuml;ksek ısıya dayanan &ouml;zel kap</em></p> <p><em>Haslet : Yaratılıştan gelen &ouml;zellik, huy </em></p> <p><em>M&uuml;teşekkil : Meydana gelmiş, oluşmuş, şekillenmiş&nbsp; &nbsp;</em></p> <p><em>Hasım : D&uuml;şman&nbsp; &nbsp;</em></p> <p><em>H&acirc;kimiyet : Egemenlik </em></p> <p><em>Tebaa : Uyruk, bağlı olanlar&nbsp; &nbsp;</em></p> <p><em>M&uuml;samahak&acirc;r : Hoş g&ouml;r&uuml;l&uuml;&nbsp; &nbsp;</em></p> <p><em>Ced &nbsp; : Ata, dede, soy</em></p> <p><em>Tefah&uuml;r&nbsp; : &Ouml;v&uuml;nme </em></p> <p><em>Avdet&nbsp; : D&ouml;nmek</em></p> <p><em>Badire&nbsp; : Ansızın ortaya &ccedil;ıkan tehlike </em></p> <p><em>Du&ccedil;ar &nbsp; : Yakalanmış, maruz kalmış, tutulmuş</em></p> <p><em>F&uuml;tuhat : Zaferler, kazanılmış savaşlar </em></p> <p><em>Kemal &nbsp; : Olgunluk, zirve</em></p> <p><em>Zeval : Yok olma, sona erme, ortadan kalkma </em></p> <p><em>Mankurt : Şuurunu kaybetmiş, kendine yabancılaşmış k&ouml;le, mankafa</em></p> <p><em>Payitaht&nbsp; : Başkent</em></p> <p><em>İstila : Savaşarak işgal etme,</em></p> <p><em>Merhale&nbsp; : Aşama</em></p> <p>&nbsp;</p>