Dinimiz, insan bedenini Allah'ın bir emaneti olarak görür. Bu yüzden her Müslüman, hem kendi beden ve ruh sağlığını hem de çevresindekilerin sağlığını korumakla görevlidir. Sağlığın temeli temizlik(hijyen)dir. Dinimiz temizliğin imandan geldiğini bildirmiştir. Bu bakımdan dini emirler; abdest, gusül gibi ibadetler sadece manevi açıdan değil, aynı zamanda sağlık açısından da önem arz eder.
       İnsan hayatının en kıymetli hazinelerinden biri hiç şüphesiz sağlıktır. Sağlık, insanın hem dünya hem de ahiret saadetini belirleyen unsurlardan biridir. Sağlığı yerinde olmayan bir kimse ibadetlerini gereğince yerine getiremez. 
         Dinimiz, insanın hem beden hem de ruh sağlığına büyük önem vermiştir. Kur’anı Kerim’de ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hadislerinde sağlığın korunması, bedenin temiz tutulması ve hastalık halinde tedavi aranması sıkça vurgulanmaktadır. 
        Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “İki nimet vardır ki insanların çoğu onların kıymetini bilmez: Sağlık ve boş vakit.” Bu hadis, sağlığın ne büyük bir nimet olduğunu ve ancak kaybedildiğinde değerinin anlaşıldığını bildirmektedir.
        Hastalık durumunda dinimiz, tedaviye derhal başlamayı teşvik eder. Peygamber Efendimiz, “Allah, hastalığı da devasını da yaratmıştır. Her hastalığın bir şifası vardır” buyurarak tedavi olmanın önemini bildirmiştir. Dinimiz, sadece bedeni sağlığa değil, ruh sağlığına da büyük önem verir. Dua, sabır, tevekkül gibi manevi uygulamalar, insanın hastalık karşısında dayanma gücünü ve tedaviye cevabı artırır. 
       Mümin bilir ki hastalık da sağlık da Allah’tandır. Allah’u Teâlâ şifasız bir hastalık yaratmamıştır. Cenabı Allah'ın esma’ül-hüsnasından birisi “Eş-Şafi”(şifa veren)’dir. Bize düşen her türlü tedaviyi araştırıp uygulamaktır.
         Rabbim cümlemize sağlık, sıhhat ve afiyetler versin.
         Cumamız mübarek olsun.