Konumuz yeni nesil çocuklar, yeni nesil kütüphaneler.
Aslında çocuk ve kütüphaneyi irdelemeye çalışacağız. Ancak nasıl bir çocuk ve
kütüphane ??yeni nesildir??? Yeni nesil çocuğu ve kütüphaneyi tanımaya
çalışalım.
Çocuklar doğum öncesi süreçten başlayarak, bebeklik süreci
dâhil farklı uyaran ve etkenlerle karşılaşmaktadır. Bunun neticesinde de farklı
gelişim özellikleri göstermektedir. Çocuklar, eskiden 3 aylıkken başını bile
tutamazken şimdi tutabiliyorlar. Yaşından çok daha sonra yürüyebilirken, şimdi
yaşını doldurmadan yürüyebiliyorlar. Küçük kas motor becerileri erken
olgunlaşmakta ve kaslar erken kullanabilmektedir. Daha erken konuşup, iletişim
kurabilmekteler.
Yeni nesil çocuklar, doğum öncesi süreçten başlayarak daha
avantajlı durumdalar. Yeni nesil çocukların anneleri, yani yeni nesil anneler,
çocuk yaşta evlenmiyorlar. Bedensel gelişimini tamamladıktan sonra anne
olmaktalar. Önceki dönemlere göre daha az çocuk yapmaktalar. En önemli
etkenlerden biri de beslenme ve hijyenden yeterince faydalanma imkânları var. Daha
hamilelik sürecinde gerekli sağlık hizmetlerine ulaşabilmektedir. Anne adayları
kulaktan dolma bilgi yerine uzman kişilerden daha sağlıklı bilgiler
edinebilmekteler. Özellikle hamilelik döneminde ağır işlerden uzak tutulmaları
da olumlu bir etkendir.
Doğum sonrasında da bebek, hijyen, beslenme, sağlık
hizmetlerinden yararlanabilmektedir. Ayrıca çevrede çok fazla uyaran var ve
çocuklara veri girişi arttı. Eskiden bebeğin tek iletişimi anne ve aile
bireyleriyken şuan aile, televizyon, telefon, bilgisayar, tablet, ışıklar,
oyuncaklar, sesler kısacası birçok şey? Bebek beyninde nöronlar doğumdan sonra
ağaç gibi yayılır ve sinaps gelişir. İlk günler bu durum patlama yapar ve hızla
çoğalır çünkü her şey yenidir. Bebek çok fazla uyaran ile karşı karşıyadır.
Bebek beyninde çok hızlı gelişme yaşanır ancak bu yeni olan
her bilginin bir kısmı bir süre sonra eski ve işe yaramaz olacaktır. Beyin işe
yaramayan kısımları silmeye başlar. Mesela, kedilerin yüzlerini tanımak önemli
değildir ve beyin bu kısmı siler. Bu sebeple tüm kedileri aynı gibi görmeye
başlarsınız. Beyin, belli kısımları budamaya işe yarayan kısımları ise
geliştirmeye yönelir. Bunu bir ağaç budama gibi düşünebilirsiniz. İstenmeyen
dallar kesilir. Sonuç olarak neyle uğraşırsanız, ne iş yaparsanız beyin o yönde
gelişme gösterir ve bir şekil alır. Önemli olan da beyni doğru şekilde
geliştirmektir.
Beyin gelişiminde en önemli etken kitaptır. Özellikle dil
gelişimi açısından, henüz ilk aylarından itibaren bebeğe kitap okunmasının
faydalığı olacağı, araştırmalar neticesinde ortaya çıkmıştır. Elbette ki çocuk
okunan kitaptan bir şey anlamayacak. Ancak okunan metinler çocuğun beyninde ses
korteksine kayıt edilmektedir. Kayıtların kaliteli olması dil gelişimi
açısından oldukça önemlidir. Dil, bildiğiniz üzere anlama ve anlatımın giriş
kapısıdır. Diğer bir deyişle dil, bütün ilimlerin kapısını açan ilk anahtardır.
Bebeklere okunacak kitaplar daha çok şiirsel sözlerden
oluşmalıdır. Dil gelişimi açısından ninniler annelerin keşfettiği en önemli
buluştur. İzninizle şunu da ifade etmek isterim. Bebek, ilk aylarda evrenle
bütünleşik haldedir. Kendisinden başka bir nesne tasavvuru yoktur. Kendisinden
başkaları da olduğunu anne, baba ve diğer aile bireyleri ile fark eder. Dünya
ve hayatı algılama yolculuğunda ilk karşılaştığı ailesidir. İlk iletişimi,
gelecekteki bütün iletişimi etkileyeceği için oldukça dikkatli olunmalıdır.
Çocuklar ilk yaşlarından itibaren kitaplarla tanıştırılmalı,
bu kitaplar bol resimli olmalıdır. Sayfaları ıslanmaya dayanıklı, yırtılması
zor olmalıdır.
Şimdi çocukların büyük çoğunluğu birkaç yaşından sonra
kitapla haşır neşir olabiliyorlar ki, bu oldukça harika bir durum. Ancak yazık
ki, çocuklar kitaptan daha çok tablet, bilgisayar, cep telefonu gibi aletlerle
gereğinden fazla oynamaktalar. Bağımlılık ve asosyallik sorunlarıyla karşı
karşıya kalınmaktalar. Demin bunların faydalarından bahsetmiştik şimdi ise
mahzurlu yanlarını belirtiyoruz. İlk bakışta paradoks varmış gibi görünse de
durum öyle değil. Nasıl ki beslenmeyi abartan obez olmakta, yemek bağımlısı
olmaktadır. Teknolojik bağımlılık da, teknolojik obezitedir. Mutlaka tedavi
edilmesi gereklidir.
Şimdi de kütüphaneden bahsedelim. Basit bir tanımlamayla,
kitapların korunabildiği, insanların hizmetine sunulduğu yerdir. İnsanlar
besinlerle midesini doyurur, besinlerden elde edilen kanla hayatını devam
ettirir. Bu basit biyolojik bir durumdur. Yani diğer canlılarla ortak
özelliğimizdir. Bizi diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğimiz akıl ve
düşünme özelliğimizdir. Bir de aklın beslenme durumu vardır ki, menüsünde kitap
vardır. Aklın besleneceği en güzel restoran, kütüphanedir. Kitap okuyarak
beynini doyurur, yaşamasını kaliteli kılabilmek için yeni bilgiler edinir,
fikirler öğrenir
Yeni Nesil Kütüphaneler: Çocukların kişisel ve pedagojik
özellikleri dikkate alınarak tasarlanan ve her yaştan öğrenciyi bilgilendiren,
aynı zamanda eğlendiren, okumaya ve yaratıcılığa teşvik edici özellikte
olmalıdır.
Yeni nesil çocuklarla yeni nesil kütüphaneleri birbirleri
için biçilmiş kaftan olabilmeleri için çözüm önerine gelelim. Yeni nesil
çocukların özelliklerini ortaya koyarak, yeni nesil kütüphanelere öneri de
bulunabiliriz.
Yeni nesil çocukların özelliklerini derli toplu ele alacak
olursak
Ele avuca sığmaları oldukça zor. Çünkü büyük çoğunluğu
kinestetiktir. Çok hareketlidir, dokunarak öğrenirler. Bu bahis de genellikle
komşu adlı uzmanlar hiperaktif tanısı
koyarlar, lakin yanılırlar.
Kütüphaneler çocukların rahat hareket edebileceği yerler
olmalıdır. Zemin, hareket edildiğinde gürültü oluşturmayacak malzemelerden
olmalıdır.
Çok fazla uyaranla karşılaştığı gibi, çok fazla nesneyle de
karşılaşırlar. Düzenleme problemiyle karşılaşılır, genelde dağınıklık emareleri
görünür.
Kütüphanede raflar ve masalar çok fazla kitapla
doldurulmamalı. Çocuk kendisi dağıtsa bile dağınıklıktan pek hazzetmez.
Fazla alternatifleri olduğu için tercih yapma yetenekleri
gelişir, aynı zamanda seçkindirler.
Kütüphane, çocukların seveceği kitaplardan oluşturulmalıdır.
Farklı tercihlere uygun kitaplar bulunmalıdır.
Ailede az sayıda çocuktan biri olduğu için mütemadiyen,
birileri işini görmektedir, rahatına düşkündür.
Oturulacak sandalye ya da masalar, rahat olmalı, renkli ve
albenisi olan koltuklar olmalıdır.
Ebeveynlerine nazaran konfora daha düşkündürler.
Kütüphane içi dekorasyona özen gösterilmeli. Bina dışarıdan
canlı renklerle boyanmalıdır. Bahçeleri olmalı, ağaçlar ve çiçeklerle bezenmiş
olmalı. Sıradan yapılardan farklı olmalı.
Değişiklikleri sıkça yaşadıkları için çabuk sıkılırlar.
Kütüphanelerde farklı etkinlik alanları da olmalı. Mesela
satranç oynama, resim yapma gibi etkinlikleri, çocuklar başkalarını rahatsız
etmeden yapabilmelidir.
Dil gelişimleri iyi olduğu için iletişim becerileri iyidir.
Kütüphane çalışanları, en azından çocuk bölümü görevlileri,
mutlaka ama mutlak pedagojik eğitim görmeliler. Çocuk Eğitimi bölümleriyle
eşgüdüm olmalı. Üniversitelerin çocuk gelişim bölümleri ve milli eğitim
müdürlükleriyle düzenli aralıklarla görüş alışverişi ve işbirliği yapılmalıdır.
Özgüvenleri yüksek olduğu için olumsuz bir durumla
karşılaşınca çekilip gitmezler. Bilakis makul bir açıklama beklerler.
Bu özellikleri çok güzel bir özellik ve her türlü takdiri
hak ediyor. Ancak her güzelliğin bir de maliyeti var. Her güzelliğin bir
zorluğu var. Makul bir açıklama da çocuğu bazen tatmin etmez. İş görene karşı
zorlayıcı bir durum oluşturur bu durum. Ancak öğretici bir sabırla baş edilebilir.