Harun, Erdemli davranışlar sergileyen bir
arkadaşımdır. Mucizeyi çok sever ve ona önem verirdi. Mucizesi olmayan ömür,
ömür değil der dururdu. Sırf mucizeye olan tutkusundan dolayı yazılım ve
kodlama alanında mucize kabilinden bir çalışma gerçekleştirmek istiyordu. Bu
çalışmaları eğitim bilimlerinde gerçekleştirme çabasındaydı. Fakat mühim bir
müşkülatı vardı. Eğitim camiası bu çalışmaya itibar eder miydi?
Tebliğ ve mukni kelimelerini söyledim. Ne
demek istediğimi sordu. Bir kelime daha ekledim. Eser, tebliğ ve mukni dedim.
Teslis, üçleme hiç sevmem dedi. Farklı düşünmesini önerdim. Üçlü sacayağı,
dayanak noktası olarak düşünebilirsin dedim.
Eser; bir yapıt ortaya koymaktır. Orijinal
bir iş meydana getirmektir. Ne kadar güzel bir iş yaparsan yap, gözler onu
görmedikçe, gönüllerde makes bulmadıkça bir anlamı yoktur. Gözün görmediği, el
değmeyen bütün elmaslar türdeşleri olan taştan farkı yoktur.
Tebliğ; duyurmak, bildirmek, haberdar
etmektir. Ortaya konulan eseri uygun metotlarla insanlara duyurmaktır.
Mukni; ikna etmek. Eseri duyurmak yetmez.
Yapılan çağrıya insanları ikna etmek gerekir. Yapılan işin değer görmesi
karşılık bulması, o işin meşruiyetini hatta geleceğini belirler. Marifet
iltifata tabidir.
İnsanlar her gün çevreden binlerce
uyaranla, mesajla karşılaşır. Bu mesajların büyük çoğunluğu sıradanlaşır. Bir
kısmı sıradanlaşmadan, sıraya bile giremeden kaybolup gider. Çünkü algıda
seçicilik bariyerini aşamaz. Çağrıların çoğu, insanların dikkatini çekemeden
kaybolup giderler.
Bir eser ortaya koymak müşkül bir iş. Eseri
tebliğ etmek, duyurmak daha müşkül bir iştir. Çağrına ikna etmekse en
müşkülüdür.
Erdemli dostum Harun?a bütün zorluklara
rağmen eser vermekten vazgeçmemesini söyledim. Çünkü zor da olsa imkânsız
değildir. Yırtık pantolon örneğinin
başarı hikâyesi dikkate değerdir. İnsanlar avuç dolusu para ödeyerek yırtık
pantolon almaktadır. Dergâhta, bargâhta, pazarda ve dahi her yerde giymekteler.
Ebeveynler evlatlarına giydirmekteler.
Müşteriler; yırtığından dolayı pantolona
daha az ücret ödemezler bilakis daha fazla ücret öderler.
??Olmak ya da olmamak bütün mesele bu??
diyebileceğimiz şeylerden biri de ikna olabilmek. Birileri bizi efsunlamasa ne
diye durduk yere sağlam pantolon yerine yırtık pantolon alalım ki?
Gönüllü olarak yırtık pantolon giyen
insanı, başka şeylere de ikna etmek imkânsız değil. Güçlü bir ses kral çıplak
demedikçe, pardon pantolon yırtık demedikçe bu durum sürgit devam edecektir.
İkna edebilen ihtiyaçları belirleme şansını elde eder. İhtiyaçları belirleyen,
oyunun kurallarını da kendi belirler.