Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap Ülkeleri Osmanlı?ya
sırt çevirmenin, Osmanlıyı arkadan vurmanın, İngiliz ve Fransız kafirleri ile
iş tutmanın ceremesini çekeceklerini hep söyledik ve yazdık.
Gelişmelere bakılırsa bu günleri çok iyi günler. Daha kötü
ve felaket dolu günler daha geride?
Arap Ülkelerinin içine düştüğü bencillik anlayışı ve bu
anlayışı mesnet edinen İngiliz ajanları Osmanlı ve Türk düşmanlığı temelinde
düşmanlıklarını köpürttüler.
- Türkler, Müslümanlığı terk edip Avrupalı oldular.
- Osmanlılar sizi yüzlerce yıldır sömürdüler.
- Türkler batıyı barbarlıkla Arapları da şefkatle yok etmeye
çalıştılar.
? gibi iftira ve yalanlara kanan Araplar, kendi başlarına
güya bağımsız olduklarını zannederek, gerçek ve modern köleliğe boyun eğdiler.
Batının dilini aldılar karşılığında dinlerini verdiler. Batının yaşam tarzını
aldılar, karşılığında ahlaklarını verdiler. Batı dostluğunu elde ettiler buna
mukabil Türk dostluğunu kaybettiler.
Yüz yıl sonra Tayyib Erdoğan?ın onlarla gönül teması kurarak
bu anlayışlarını yok etmesi ile akılları başlarına geldi.
- Türkler aslında cavır falan olmamış.
- Onlar da müslimanmış hoyu demeye başladılar.
Hatta, İsraile karşı duruş sergilemeye başlamışlardı ki, ABD
de bulunan paraları Türkiye?ye tranfer edeceklerdi ki, başlarına görülen
musibetler geldi. Boyunlarındaki
boyunduruk serbest hareket etme imkanı vermiyordu.
ABD ve İngilizler arasında süren paylaşım savaşının mezesi
durumuna geldiler. Bir İngiliz bir ABD soymaya devam ediyorlar. Allah?ın
verdiği uçsuz bucaksız petrol tükenmeyince soyulmanın boyutunu
hesaplayamadılar. Çünkü çok para. Ne kadar verseler geride kalan yine çok
fazla. Arkası da çok. Yer altında hesapsız varlık var.
Büyük şeytan hilelerini iyi kurgulamış olacak ki, Arap
parasına el koyuyor ses yok. Terörü siz kurup besliyorsunuz diyor paralara el
koyuyor ses yok. Sıra geldi prenslere işadamlarına ve petrodolar
zenginlerine. Onları da içeri tıkmaya
başladılar. Yakında halka kadar inip herkesin elinde, evinde ne varsa
toplayacaklar. Geriye kalan bina, insan bitki varsa onu da bombayla yok
edecekler. Hala yaşayanlar olursa onlarda Türkiye?ye sığınacaklar. İyi mi?
İyisi şu, paraları cavırlara dağıtıp kendilerini de bize
yıkacaklar.
Evet buna hazır olun.
Sonrası daha vahim. ABD ve İngiliz cavırları bu defa mal
bulmuş mağribi gibi bize saldıracak, bu terörisleri siz koruyorsunuz, hamilik
yapıyorsunuz diyecekler.
Haydi. Topların namlusu, uçakların güzergahı bize
çevrilecek. İşte o zaman seyredin gümbürtüyü. Belki de dünya yeniden savaşacak.
Herkes barut koklayacak. Allah korusun asla istemeyiz.
Suudiler buraya nasıl geldi. Suudoğulları İngiliz ajanı
Lawrens ve diğer ajanların yönlendirmesi ile gerçek İslam?dan koptular. Bu
yetmemiş gibi, kendi içlerinden özel eğitilmiş din adamı kılığındaki din
düşmanları da, gerçek İslam?dan kopuşu alevlendirdiler. Adeta yeni ve taze bir dinsizlik dini ihdas
ettiler. Adına da Vehhabilik dediler. Muhammed bin Abdulvehhab isimli Necidli
bir fitnebaz, İbni Teymiye?den alarak topladığı sapık fikirleri sistemleştirdi.
Suudoğulları da yine İngiliz kafirlerinin desteği ile devletleştirdi. Yetmedi
bir de bu dinsizlik dinini yayılmacı politikalarla dünyaya yaymaya çalıştılar.
Hatta bizim ülkemizde bile bir hayli rağbet gördü. Mezhepsizlik veya
selefiyecilik adı altında din adamı görülen satılmışların eliyle revaç görmeye
devam ediyor. Burada isimlerini saymak istemediğim ama hepinizin tahmin ettiği
hoca kılıklılar bu yayılmaya destek oldular. İmam hatip ve Yüksek İslam
enstitüsü camiasında yaygın yer buldular. Bazı partilerimizin tabanlarında
etraflıca yerleştiler. Bazı tarikatlar da onalara uydu. Fetö nün de pek çok
fikri bu kaynaktan beslenmektedir. Çünkü hocası da vehhabiliğin kurucusu
olanların kaynaklarından beslendi. Hoca talebesi ile ölçülürmüş. Ve sonunda bu
güne geldik.
Şimdi yapılması gereken aziz milletimizin bunları çok iyi
tanımasıdır. Ehl-i sünnet yolundan ve alimlerimizin çizgisinden kopmamaları
bunların boynunu kırar.
Bizim savaşımız da bu yönde olmalı. Doğruluktan ayrılmadan
itikadımızı bozmadan, dört hak mezhebin aydın yolundan gitmeliyiz. Kurtuluş
buradadır. Bu yol Kuran ? Sünnet - İcma ve kıyası yoludur.
Bu savaşı da Ehl-i sünnet müslimanları olarak bizler
kazanmalıyız.
Bu uğurda emri maruf ve ilimle cihat etmekten geri
durmamalıyız.
Gazamız mübarek ola?
Mehmet KARAGÖZ