Ak Parti?ye Abdulezel Paşa Ruhu
Mehmet KARAGÖZ

Önceki yazımızda MHP nin bu günü ve yarınını yazmıştık. Şimdi de Ak Parti?yi dile getirmeye çalışacağız.  
Ak Parti siyasi hayata ilk adımını atarken Anadolu ruhu taşıyordu. Bünyesinde ve ambalajında Anadoluluk vardı. Milletin genleri ile parti genleri uyuşuyordu. Milli ve dini görünürlülüğü milleti cezp ediyordu. 
Böylece millet ona yöneldi ve 8 ay gibi bir sürede iktidar yaptı. Lider olarak Tayyip Erdoğan halkın dilini, dinini, maneviyatını deruhte ediyordu. 2001 krizi ile 3 lü koaliasyon hükümeti devrilmiş, ülke ekonomik olarak çökmüş, Amerikadan gelen can kurtaran derviş bile derman olamamış, karamasarlık ve perişanlık halkı bezdirmişti. Tam bu aşamada gerçek cankurtaran Ak parti oldu. İyi de oldu ve ümitler boşa gitmedi. 
Gelinen süreçte, ülke insanının ümitleri yeşerdi. Ferahlık ve huzur dalga dalga yayıldı. Dışarıda olan Türkler ve müslimanlar Türkiye ile övünmeye gurur duymaya başladılar. 
Ekonomik çarklar düzenli çalışmaya, gelirler yükselmeye, hizmetler boy göstermeye başladı. 90 sene boyunca hayal bile edilemeyen hizmetler, halkın hizmetine sunuldu. Otobüse biner gibi uçağa binmek, yüksek hızlı trenle seyahat etmek, sigara dumanından kurtulmak, hastane rezaletlerini unutmak, köylere kadar otoban vari yollarda seyretmek, dağları aşmak yerine altından geçmek, denizi engel olarak görmek yerine altından geçivermek, terörle mücadeleyi sonlandırma aşamasına gelmek, milli gelir ve ihracat gelirlerinde yükseliş, ithalatta rahatlama v.b  hizmetlerle saymakla bitmeyecek hizmetlerin süre gelmesi her türlü takdirin üstündedir. 
Son bir yıldır iki seçim yapılması ve seçimleri etkileme amaçlı içerden ve dışarıdan ablukaya alınan ekonomik ziyanları hesaba katmazsak 16 sene enflasyonu % 10?un altında tutmak, büyüme rakamlarını her yıl övgüye değer bulmak, dövizi makul yerde tutmak her babayiğidin harcı değil. 
Ayrıca bütün bu başarıları parti kapatma davaları, 367 furyaları, silahlı ve silahsız onlarca darbe teşebbüsleri ve sivil darbelerle hain darbeleri göğüsleyerek başarması Ak Parti ve liderinin vazgeçilmezliğini ortaya koydu. Millet de vazgeçmedi, Her seçimde oyları yükselerek bu güne gelindi. 
Ancak son iki seçim sonuçları bazı nirengi noktalarının sarsıldığını gösteriyor. Kısaca halkın dediği şudur. ?Tayyip Erdoğan bu ülkenin lideridir ve öyle kalacak. Ama Ak partiye revizyon şart. Sapmalar ve kaymalar gözümüzden kaçmıyor.?
Menderes, Özal ve Erdoğan üçlüsünün bu ülkeye kattığı değer ölçülemez. Zaten gönüllere girmiş ve gönüllere hâkim olmuş olmaları da bunu ispat eder. Ancak hazindir ki, bu 3 lider etrafı temizlenememiş, onlara yanlış yaptırtan zevatlar hep olmuştur. Bu yanlışlar hele hele dini unsurlar ihtiva ediyorsa millet affedilmez cezaları oya tebdil ederek ödettirmiştir. Kadın müftüler, kadınların camiye davet edilmeleri, dini güncelleme çıkışı, diyanetin ehlisünnet müslimanlığını yok sayması, okul kitaplarında Caferiliğin 5. ci mezhep olarak verilmesi, parti içinden bazı salakların uluhiyet vasfı izafe etmesi ve pek çok konu halkın gözünden kaçmadı.
Bu millet belki ekonomik ve dünyevi olumsuzlukları absorbe eder. Lakin dini yanlışları asla affetmez. 
Derhal ak partinin silkinmesi, kuruluş ayarlarına dönmesi şarttır. İlk seçime kadar bu revizyonu tamamlayıp uygulama göstermesi şarttır. Daha önemlisi bu millet, parti içinde, hatta üst mevkilerde, Fetö unsurlarının olduğuna inanmaktadır. Ya da üst mevkileri kontrol eden gizli güçlerin olduğunda hiç şüphe duymamaktadır. 
İlk iş, bu durumdan kurtulmak olmalı. Siyasi ayak denilen gücü tam olarak şüphe duymayacak şekilde kırmalısınız. 
Partinin tüm hücrelerinde halkla temas halinde olan ve parti ambalajını oluşturan kimseleri derhal uzaklaştırın. Yerine Abdulezel paşa gibi halkın içinden gelen, er oğlu er, mert oğlu mert, asla dönmez, asla satılmaz sağlam insanlar arayın bulun ve görevlendirin. Zira Hadimli abdulezel paşa er olarak girdiği ordudan 82 yaşında paşa olarak şehit oldu. Gösterdiği kahramanlıklar 3 gün anlatılsa bitmez. 
Böyle insanlar bu asil milletin içinde çok var. Kolayca bulursunuz. Yoksa ilk seçimde büyük bir hüsrana uğrar ülkeyi de büyük bir tehlikenin içine atarsınız. Yaptığınız devasa hizmetler de sizi ne bu dünyada ne de öteki dünyada kurtaramaz. 
Bizim vazifemiz işaret etmektir. Gerisi size kalmıştır. 
Elçinin vazifesi haber vermektir.