Ülkemizin çok partili siyasi hayata geçişi 14 Mayıs 1950 tarihinde Sayın Rahmetli Adnan Menderes’in ‘’Yeter Söz Milletindir’’ demesi ile başlamıştı. Siyasetinin merkezine Mileti ve Milli iradeyi koymuştu. Demokrat Parti ile girdiği ilk serbest seçimde halkın oyunun %52,7 sini alarak 420 milletvekili ile hükümeti kurma yetkisini milletten alması ile başlamıştı.
       
     Halkımızın milli iradesini özgür bir şekilde ortaya koymuştu. Yaklaşık 30 yıldır devam eden tek adam, ikinci adam gibi tek parti ve tek adam zihniyetine son vermiş bulunmaktaydı. Milletimiz yıllardır devam eden tek parti zihniyeti olan Halk Fırkasının keyfi, küfri ve cebri uygulamalarına 1950 seçimleri ile ‘’Yeter Söz Milletindir’’ diyerek dur demişti. 
      
        Halk Fırkası muhaliflerini ve pek çok alim ve hocayı susturmak ve yok etmek amacıyla düzmece Takrir-i Sukun ve İstiklal Mahkemelerini kurmuş, düzmece mahkemeler ile savunmasız  binlerce masumu ve alimleri darağacında sallandırmıştı. İskilip’li Atıf Hoca, Şeyh Erdebili hazretleri ve talebeleri gibi…  Bizim ülkemiz bizden olmayan yöneticiler tarafından açık hava hapishanesine dönüştürülmüştü. Bu asılarak şehit edilenlerin tek suçları ‘’Rabbim Allah’’ demeleri idi. 
     
       İşte yapılan bu hukuksuz ve keyfi uygulamalar yılların birikimi ile derin bir yaraya ve çaresizliğe dönüşmüştü. 14 Mayıs 1950 yılında yapılan ilk serbest seçim masum bir Milletin sessiz bir devrimi olmuştu. Halkımız daha sonraki yıllarda bu değişimi ‘Beyaz Devrim’ diye nitelendirmişti. Evet; rahmetli Menderes ve arkadaşları Demokrat Partiyi kurarak Halk Partisine alternatif olmuştu.  Menderes ve arkadaşları Halk Partisinin 30 yıldır Milleti çocuk kandırır gibi ‘’açık oy gizli tasnif’’ gibi gayr-ı meşru seçim uygulamalarına milletimizin güçlü desteği ile dur demişti. Böylece millete ve milletin iradesine değer verdiklerini göstermişti.
     
      Menderes ile birlikte milletimizin inancına,  düşüncesine, meşru istek ve taleblerine önem veren yeni bir yönetim vardı. Bu yönetim milletin 30 yıllık birikmiş temel sorunlarını bir, bir çözüyordu. Bu durum 1954 ve 1957 yıllarında yapılan genel seçimlerde de değişmemiş üst üste üç kez Başbakan olmuştu. Menderes milleti ile bütünleşmiş ve milletin gönlünde güçlü bir sevgi ve destek bulmuştu. Devlet ve Millet kaynaşması sağlanmıştı. Milletimiz ise bu yeni yönetim anlayışı 30 yıldır devam eden tek parti yönetiminin zulum, baskı, diktatörlük ve din düşmanlığı üzerine kurulduğunu daha iyi anlamıştı.
  
     Menderes ‘’Bir hükümet milletinin inanç ve düşüncesine saygı gösteriyor ve milletinin refah ve mutluluğu için çalışıyorsa hükümettir; yoksa  zulümettir’’ şeklindeki yönetim anlayışını devlet yönetiminde esas kabul ediyordu.    

     

‘’Yeter Söz Milletindir’’ anlayışı ile iktidara gelen Menderes Hükümeti ile milletimiz uyanmıştı. Bin yıllık tarihinden, kültüründen ve dininden uzaklaştırılmak istenen milletimiz; kendilerine devlet, özelde halk partisi eliyle yapılan baskıya, zulme ve dinsiz uygulamalara dur demiş, dinsiz bir milletin olamayacağını, bu milletin dininin ise İslamiyet olduğunu güçlü bir şekilde ilan etmişti. 14 Mayıs 1950 seçimi, seçimden öte bir gönül ve sevgi bağına dönüşmüştü. İnsanlar çocuklarına Adnan ve Menderes isimlerini veriyorlardı. 

         

Milletimizin iradesi 1950, 1954 ve 1957 yıllarında Menderes hükümetleri ile güçlü bir şekilde sandığa yansımıştı. Osmanlı’yı yıkanlar Halk Partisinin iktidarı kaybetmesinden ve  milletimizin tekrar inanç ve değerlerine dönmesinden rahatsız olmuşlardı. İktidarın millete ve temsilcisi Menderes’e geçmesini bir türlü kabul edemiyorladı. Menderes’in peş peşe güçlü bir şekilde seçimi kazanması onları telaşa düşürmüştü. Böyle giderse bir daha iktidar olamayacaklardı. Bunun için çeşitli entrikalarla ve ayak oyunları ile darbe ortamı hazırladılar. Ancak darbe ile Menderes yönetiminden kurtulabileceklerini düşündüler. Yine milleti ve milli iradeyi ayaklar altına aldılar. Ordunun içerisinden vatanına ve milletine ihanet içerisinde olan grup darbeci subaylara darbe ortamını hazırladılar.  Böylece hem seçilmiş Hükümete son verdiler, hem de milletin iradesini İngiliz, Amerikan ve Yunan postalları ile çiğnediler.
     

 Halk Partisi ise kurumsal olarak bu darbeyi destekledi. Millete Ve Menderes’e yapılan darbe gününü kutlamak için İsmet İnönü’nün onayı ve Halk Partililerin desteği ve 27 Mayıs’ı Bayram ilan ettiler. Darbe günü olan 27 Mayıs’ı 1980 yılına kadar resmi bayram günü olarak kutladılar.
   

   Bu gün 27 Mayıs darbecileri tarafından asılarak şehit edilen Rahmetli Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ı rahmet ve minnetle anıyoruz, darbecilere de lanet ediyoruz. Bu gün biz de; ‘’Yeter Söz Savunmanındır’’ diyoruz. 

 *Ey Vatan, Millet ve Demokrasi şehitleri!  Sizlere savunma hakkı verilmedi, düzmece mahkemeleri ile sizleri idam ettiler. Üzülmeyiniz! O zalimler sizin sadece fani hayatınızı idam ettiler, baki hayatınız ise Allah’ın himayesindedir. Sizler ise onların hem fani hem de baki hayatlarını  idam ettiniz. Halkın ve Hak’kın nezdinde onları mahkum ettirdiniz. Hakimler Hakimi olan Allah Mahkeme-i Kübrada zalimleri, kafirleri ve münafıkları ebedi Cehennemine atacaktır. 
            ‘’Yaşasın zalimler için Cehennem’’ 

        Yine bir 28 Mayıs gününde ‘’Yeter Söz Savunmanın’’ dır diyoruz. 27 Mayıs’ta Yassıada’da kurdukları düzmece mahkemede sadece mazlum ve masum bu üç devlet ve millet adamını darağacında asmadılar. Aynı zamanda milleti ve milli iradeyi de astılar. Milletin hukukunu ve namusunu da çiğnediler. Milletimizin bir daha bu elim vaziyete düşmemesi için milletin hukukuna, namusuna ve davasına sahip çıkıyor ve diyoruz ki; 
    *Bir olalım,
    *Beraber olalım,
     *İri olalım ki; hiç kimse içeride ve dışarıda bizim namus-u ekberimiz olan Dinimize, Vatanımıza, Namusumuza ve Hayatımıza kast edemesin. 
 

     29 Mayıs 1453 sabahında Atamız Fatih Sultan Mehmet Han Hazretleri’nin Konstantiye’yi  fethedip; İslam’ın Hak ve Hakikat olduğunu bütün dünyaya ilan etmiş ve bunu Ayasofya Camisi ile de Taçlandırıp mühürlemiştir.  Peygamber Efendimiz(sav)’in ‘’Konstaniyye bir gün mutlaka feth olunacaktır. Onu feth eden komutan ne güzel komutan ve O’nun askerleri ne güzel askerdir’’, müjdesine mazhar olmuştur.  
   

   Biz de 29 Mayıs 2023 sabahını aynı inanç ve düşünce ile Onların emanetine sahip çıkmak adına, Ayasofya adına, İstanbul adına, müjdeler ile karşılayalım. ‘’21. Yüzyıl Türk’lerin ve İslam’ın Yüzyılı Olacaktır‘’ müjdesine mazhar olalım. 1444 yıldır devam eden bu kutlu yürüşün bir destekçisi ve askeri olalım İnşaallah…