Her söz herkeste aynı durmuyor.

Her şiir de öyle.

Kiminin ağzından alıntı bir beyit dökülüyor, dize ya da…

Diyorsun bu beytin bu arkadaşta ne işi var?

Kimisi de yaşamış dibine kadar acıyı, sessizce geçiştiriyor yaşanılanları.

Kimisi de lüksün içinde, israfın tam ortasında, etrafında sözümona kalburüstü insanlar…

Zannedersin ki her gün farklı bir yangının yaktığı dünyası var.

Zannedersin ki cehennemin dibinden sesleniyor insanlığa…

İçi beni dışı seni yakar demeyin, öyle değil…

”Testinin içinde ne varsa dışına da o sızar.” sözü de onların dilinden düşmüyor.

Testinin içinde horon tepiyorlar içerideki eğlenceden bahsederse ilgi odağı olamayacak olanlar vuruyorlar kendilerini acılı şiirlere, sözlere…

Yok, şayet testinin içindeki eğlenceden haberdar etmeleri gereken bir kitle varsa bu sefer de sadece onu ön plana çıkarıyorlar.

Başkasına göre bir hayat…

Elimizde birkaç çeşit hayat var.

Herkese farklı sunum yapıyoruz.

Bazen öyle ileri gidiyor ki kimisi de…

Cenazeye gelip gülüyor düğüne gidip gözyaşı döküyor.

Bunlar da başkalarına göre yaşamayı bilmeyip ne yaptığının farkında olmayan tuhaf insanlar.

Acıdan kıvranan insanın karşısına geçip borsada kazandığı paradan, çocuğu olmayan insanın karşısına geçip çocuklarının neşesinden, borcundan başını kaldıramayan insanın karşısına geçip yenilediği arabadan söz ediyor.

Sözümüz bir yanda biz öteki yanda yürüyor sonra da kavuşmayı ümit ediyoruz

Oysa bir santimlik mesafe zaman geçtikçe bir ömürlük mesafeye dönüşecek, makas açılacak git gide.

Söz de huzur bulamadığı ruhu terk ediyor barınamıyor orada.

İstediğiniz konforu sağlayın göçüyor oradan.

Hem niye bir insan olmadığı gibi görünmek derdine düşer ki?

Tabiri caizse ‘foyası’ ortaya çıkmayan hiçbir insana rast geldiniz mi?

Acılardan ilgi devşirmeye çalışmaktan vazgeçmek daha isabetli olmayacak mı?

Ya da,

”Halimiz itten beter, keyfimiz beyde yok.” görünümünden…

Her ikisi de kandırmaca gibi geliyor bana.

Tamam, insanlar illâ ki mutlu görünecekler, illâ ki şartları zorlayıp güzellikleri yaşamaya gayret edecekler, eyvallah…

-mış gibi davranmasak da insanları boş yere kaygılandırmasak…

Neticede bizi merak eden birçok eşimiz dostumuz vardır.

Bir arkadaşım vardı hiç unutmam.

Fakirliğin içinde büyüdü baştan sona kadar.

Anasını, babasını, abisini kaybetti, fakirlik derdi onları ahirete erkenden göçürdü. Arkadaşım, kendisi de başka bir hastalığa yakalandı.

Onun defterinde okuduğum şu alıntı söz kadar kimsenin yaptığı alıntı beni etkilemedi:

”Neden hep yarınların güzel olacağı söylenir

Bugünler de dünlerin yarınları değil mi?”