41754Keşke'siz bir hayat varmıdır acaba.?

Sanmıyorum..

Geriye doğru baktığımda:

Koskoca bir ömrü keşke ile geçirmişim gibi.

Bunda pek çok etken görüyorum.

Düşündüğüm zaman gördüğüm şudur.

İnsan doğuştan kaderini yaşamaya başlıyor.

Doğduğumuz ülkeyi,

Doğduğumuz şehiri,

Annemizi, babamızı,

İçine doğduğumuz maddî ortamı,

Cinsiyetimizi ve kardeşlerimizi vs.vs.

Seçme olanağımız yok.

Yâni kader dediğimiz hayatın içine doğuyoruz.

Her yaşta, her zaman sosyal bir hayat biz'i kuşatıyor.

Ve biz o atmosferin biz'e sunduğu hayatın bir neferi olarak yaşamaya başlıyoruz.

Açalım:

Yirmi beş yıl kadar önce bir ODTÜ lü öğrenci ile tanışmıştım bir sabah namazının ardından.

Ankara yolunda mola yerinde.

Peşinen söyleyeyim.

Bendeniz yirmi yıldır hiç bir kurum veya şahıs hakkında peşin hükümlü değilimdir.

Fakat ülke gerçeğini herkes bilir.

Otobüste sordum nasıl oldu bu diye.

Yâni hem ODTÜ hem namaz.

Kaldığı özel yurttaki okumalarla bu hayata başladığını söylemişti.

Bunun terside mümkündür.

On yıl olmuştur.

Bir Doktor arkadaş aynen şunları söylemişti bana.

Hocam:

Ben'im otuz yaşıma kadar işlediğim günahların yarısını şeytan bile bilmez.

Ve ben onları anlatıp şahidlendirerek ikinci bir günah işleyemem.

Şimdi ben Teheccüde kalkıyorum.

Ben'i görüp;

aklımdan yakalayıp o çukurdan çıkaran seçkin arkadaşlarım sayesinde.

Bu "aklımdan yakalayıp" sözünün altını kalınca çiziyorum.

Ve şöyle devam etmişti.

Onlar söylediklerini yaşayan insanlardı.

Aynı zamanda yaşadıklarını söyleyen kişilerdi onlar.

Mevlana diliyle:

Olduğu gibi görünen, göründüğü gibi olanlardı onlar.

Başlığımıza dönersek.

Şimdilerde diyorum ki :

Keşke;

Yirmi yaşımdan itibaren;

Salim bir akılla düşünebilseydim.

Keşke insanları kategorize edip kimseyi peşin din düşmanı görmeseydim.

Keşke hiç kimseyi kılık kıyafeti ile sınıflara ayırmasaydım.

Keşke insan neslinin en tehlikeli canlı olduğunu söyleyen birine denk gelseydim.

Keşke biz'im partililer firka-i nâciye geri kalanı firka-i dalâlet demeseydim.

Keşke insanların namaz niyazından önce iş ahlakına bakabilseydim.

Keşke çıktığım pek çok kapıyı çarparak çıkmasaydım.

Keşke insanlara güven konusunda hatunumu biraz dinleseydim.

Keşke bu kadar utangaç olmasaydım.(Ömrümde babamdan bile borç isteyemedim.)

Keşke, keşke,keşke, böyle uzar gider.

Fakat insan kaderinden kaçamıyor.

Hayatımda,

olmadığına üzüldüğüm pek çok olay varki; daha sonra iyiki olmamış demişimdir.

Elden geldiğince gayret, daha sonra sonsuz bir tevekkül.

Niyet hayr, akıbet hayr demek rahatlatıyor insanı diye düşünüyorum.

Sağlıcakla kalın.