<p>1955 d&ouml;nemi Birleşik Krallık başbakanı, soğuk savaşın habercisi ,asker, siyaset&ccedil;i ,1953 Nobel Edebiyat &Ouml;d&uuml;l&uuml; sahibi Winston Leonard Spencer Churchill bir grup &ouml;ğrenciye &nbsp;tarihin en etkili konuşmasını yapar. &Ouml;ğrenciler &ouml;nceki konuşmalardan yorgun d&uuml;şm&uuml;ş olmasına rağmen yine de Churchill&rsquo;i dinlemek i&ccedil;in beklemişlerdir. Churchill onu bekleyen &ouml;ğrencilerin karşısına &ccedil;ıkar ve yorgun &ouml;ğrencileri s&uuml;zd&uuml;kten sonra elindeki konuşma metnini bir kenara bırakarak:<br /> &nbsp;&ldquo;Asla, asla, asla vazge&ccedil;meyin!&rdquo; der ve konuşmasını bitirerek k&uuml;rs&uuml;den iner.</p> <p><br /> Churchill, &nbsp;karşısındakilerin &ouml;nceki uzun konuşmaları dinleyerek yeni bir konuşma dinlemeye kapasitelerinin kalmadığını anlayarak konuşmasını bir c&uuml;mleyle bitirmiştir.&nbsp;</p> <p><br /> Ben de &ccedil;ok uzun konuşan insanlardan, uzun yazılardan hep sıkılmışımdır. Eskiden insanların neden bu kadar uzun konuştuklarına anlam veremezdim. Yaşım ilerledik&ccedil;e bunun sebebini daha iyi anlamaya başladım.&nbsp;<br /> İlk sebep olarak konuşan kişinin karşısındaki dinleyicinin durumunu kalibre edememesi geliyor. &Ouml;ncelikle anlatacağınız kişilerin durumunu, kapasitesini iyi anlamak gerek. Bu insanlar karşıdaki kişinin beden diline &ouml;nem vermezler. İnsanların nezaket icabı kafa salladığını, aslında kendisini dinlemediklerini anlamazlar.</p> <p><br /> Bazı insanlar da ne kadar uzun , detaylı &nbsp;ve akademik terimlerle dolu bir konuşma yaparlarsa o kadar ciddiye alınıp dinleneceklerini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;r. Halbuki b&ouml;yle konuşmalar dinleyici ile konuşan arasına uzak mesafeler &nbsp;koyar.&nbsp;</p> <p><br /> Bir diğer sebepse konuşma yapan &nbsp;insanların ne diyeceklerini tam olarak kendilerinin de bilmemesidir. Bilmedikleri i&ccedil;in konuyla ilgili ne var ne yok ortaya d&ouml;kerler. Bir şeyi anlatırken akıllarına başka bir olay gelir bırakıp akıllarına geleni anlatmaya başlarlar .Sonra konuya tekrar geri d&ouml;nerler.Konudan konuya atlarlar. Akşam yaşanmış bir olayı sabahından başlayarak anlatırlar. Dinleyici konuyu nerden yakalayacağını şaşırıp bir s&uuml;re sonra ipin ucunu bırakır.</p> <p><br /> Bir de duygudan yoksun ,aynı notaya basılı kalmış bir ses tonuyla konuşanlar var . Bir s&uuml;re sonra konuşma size &nbsp;ninni gibi gelmeye başlar. Kendinizi konuşmacının karşısında i&ccedil;iniz ge&ccedil;miş , h&uuml;lyalara dalmış bir şekilde bulursunuz .<br /> Konuşma uzunluğu ile iletişim kalitesi arasında ters orantı var. Uzun uzun anlatmak ,detaylara boğulmak iletişim tuzağıdır. Bir konuşma &nbsp;karşındaki seni dinliyorsa etkili konuşmadır. İ&ccedil;i boş olmayan &nbsp;kısa konuşmalar en etkilidir.<br /> Ne demiş Şems-i Tebrizi &nbsp;&ldquo;Eğer &ccedil;ok konuşmak faydalı olsaydı Allah iki ağız bir kulak verirdi&hellip;&rdquo;</p>