Neden oruç tutarız sorusuna cevaben; fakirlerin halini anlamak, sevap kazanmak, Allah?ın emrini yerine getirmek gibi yanıtlar elbette yanlış değil fakat oldukça eksik. Peygamberimizin(sav) ? Kim yalan söylemeyi, cahilliği, cahillikle amel etmeyi terk etmezse, Allah`ın onun yemeyi içmeyi terk etmesine ihtiyacı yoktur? hadisi bu konuda oldukça dikkat çekici. Öyle ki Allah?ın bizim aç kalmamıza şüphesiz hiç ihtiyacı yokken, bizim senede bir ay da olsa aç kalmaya gerçekten çok ihtiyacımız var. Çünkü oruç bizim için sadece bir ibadet değil, aynı zamanda mükemmel bir eğitici. Oruç öyle bir irade eğiticisidir ki, insanın benliğini ele geçiren, geçirmek üzere olan nefsini, kademe kademe körelten bir öğretmendir. Nefs ise durmaksızın isteyendir. Yemek-içmek ister, hırs ister, kin ister, söylememen gerekeni söylemeni, düşünmemen gerekeni düşünmeni, yapmaman gerekeni yapmanı ister. Çoğu zaman başarır da. İşte oruç tam da bu zamanda, bir kahraman edasıyla girer hayatımıza. Bu nefs terbiyecisi, eğitime en basit aşamadan başlar: ?yememeli ve içmemelisin!?. Oysa bu ilk aşama nefsin en temel ihtiyacı olmazsa olmazıdır. Buna rağmen yeme içme arzusu karşısında irademiz baş kaldırmış, palazlanmaya yüz tutmuş nefsimize karşı ilk galibiyetini kazanmıştır. Çok acıkmışken ?yememeliyim? , susuzluktan dili damağına yapışmışken ? bu suyu içmemeliyim? diyebilen insan, arzuladığı şeye bu kadar yakın aynı zamanda bu kadar uzak kalabiliyorsa neleri başaramaz ki. Bir kademede hırsının esiri olmaktan kurtulurken, bir kademede arzularının kölesi olmakla baş edebilir. Bir aşamada yalanlardan arınırken, başka birinde kininden, kibrinden, kıskançlığından vazgeçebilir. Bir seviyede doğruluğu, dürüstlüğü ilke haline getirip, başka bir seviyede yardım etmenin, paylaşmanın, empati kurmanın hazzını gösterişten uzak gerçekliğiyle yaşayabilir. Nefsine artık boyun eğmeyen, bütün egemenliği tek eline almış irademiz benliğimizde monarşik bir yönetimi pekala uygulayabilir. Oruç bütün bunları başarabilen mükemmel bir ibadetken yalnızca aç kalmak gözüyle bakmak oruca yapılmış en büyük haksızlıktır bence. Ruhumuzda verdiğimiz savaşın en adil hakimi, benliğimizde yaşadığımız kargaşanın en sakin güvenlik gücüdür. İrade ve nefs mücadelesinde tarafsız kalmadan doğru tarafı (iradeyi) destekleyen, tutup kaldıran, güçlendiren, cesaretlendiren ve eğitenken, yanlış tarafı (nefsi) terbiye eden, hizaya sokan, yeter artık deyip haddini bildirendir. Her şey yolunu bulmuş, işler yoluna girmişken, oruç sayesinde tam nefsimizin yularını tutmuşken Ramazan ayı bizi hüzün içinde bırakarak aramızdan ayrılır. Ayrılırken de arkasından ? sen bunu hakettin? deyip bayramı bize bir armağan gibi bırakır. Bu muazzam eğitimin sadece bir ay sürmesi azmış gibi görünse de bunu yaşam felsefesi haline getirmiş peygamberimizin(sav) her Pazartesi- Perşembe oruçlu olmasının sebeplerinden biri budur belki de. O zaman bize düşen içinde bulunduğumuz bu fırsat ayında eğitim sürecimizi başarıyla tamamlayıp, bayram olan hediyemizi haketmektir.