İnsanoğlunun hayatı boyunca kendilerine karşı daima sevgi ve borçluluk duygusu ile dolu bulunduğu saygıdeğer varlıklar vardır. Bunlar arasında hiç şüphesiz anne ve babanın müstesna bir yeri vardır. Düşünün ki; annemiz, ne büyük zorluklarla dokuz ay bizi karnında taşımış, bin bir çeşit eziyet ve sıkıntılarla bizi dünyaya getirmiş, bizim için aylarca, yıllarca uykusuz ve huzursuz kalmış, sabahlara kadar beşiğimizin üzerinde durup dinlenmeden bizi büyütmüş ve sevgisiyle bizi yetiştirmiştir. Bizim iyiliğimizi ve rahatımızı sağlayabilmek için sağlığımızı korumak, bizi temiz tutmak için kendisi rahat yüzü görmemiş, daima üzüntü ve acılarımızı paylaşarak dert ortağımız olmuştur. Karanlık günlerimizde bir ışık gibi yolumuzu aydınlatmış, kendimizi güçsüz hissettiğimiz zamanlarda da büyük bir güven ve moral kaynağı olmuştur. Bütün bu özellikleriyle anne, başların tacı, dertlerin ilacı, gönüllerin sultanı ve kalplerin fatihi olmaya layık ve hayatımızın her anında sevgi, saygı, şefkat ve ilgisine muhtaç olduğumuz son derece değerli bir varlıktır. Bakınız şair bu gerçeği nasıl dile getiriyor;

Ana başa taç imiş,

Her derde ilâç imiş,

Bir evlat pir olsa da,

Anaya muhtaç imiş.

Başımıza bir felâket geldiği ve acı bir olayla karşılaştığımız zaman en içten üzülen annemizin, engin sevgi ve şefkatini ölümsüzleştirmek için atalarımız: ?Ana gibi yâr olmaz?, ?Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.? demişlerdir.

Ana kucağı, sağlık ve mutluluğumuzun en güvenli ocağıdır. Dünya hayatımıza ilk gözümüzü açtığımızda bizi bağrına basan, enerjisinden yararlandıran, ak sütüyle bizi besleyen, emeği ile karakter ve kişiliğimizi biçimlendiren hep o olmuştur. Onun sıcak kucağından ve derin sevgisinden mahrum olarak yetişenlerin hayat boyunca tam mutlu olmaları mümkün değildir. Çünkü annenin yavrusuna karşı gösterdiği derin sevgi ve şefkat, sonsuz sabır ve bağışlayıcılık, Yüce Allah?ın onun kalbine yerleştirdiği kutsal bir duygudan kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan anne; iyilik ve güzelliklerin her çeşidini esirgemeden yavrusuna bol bol veren tükenmez bir hayat kaynağıdır. O, çocuğu için ilk terbiyeci ve ilk öğretmendir. Bir düşünürün bu konudaki şu sözü gerçekten çok manidardır. ?İyi bir anne, yüz öğretmene bedeldir.?

İyilik ve fedakârlık sembolü olan anneyi, kelimelerle anlatmak gerçekten çok güçtür. Onun için ödenmesi en güç olan hak, anne hakkıdır. Bakınız yine bir düşünür anne sevgisi ve şefkatini şu sözleriyle ne kadar güzel dile getiriyor: ?Hiçbir süs ve ziynet, bir kadını annelik sevgisi kadar güzelleştiremez. Anne kolları şefkatten yoğrulmuştur. Çocuklar orada derin derin uyurlar.?

Annemizle birlikte babamızın da iyiliklerini, üzerimizdeki hak ve emeklerini hatırlamamak mümkün müdür? İyilik ve yardımlaşmanın, ciddiyet ve otoritenin sembolü olan babamız; kış-yaz, soğuk-sıcak demeden bizim için uğraşır. Babalarımız, her zaman ve her yerde bizi düşünen, iyi bir insan olarak yetişmemiz için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen, saygıdeğer kişiler ve örnek insanlardır. Halkımız arasında iyilik ve yardımseverliği takdir edilen kişilere ?Baba adam? denilmesi, babanın bu özelliğinden ileri gelir.

O, ailesini geçindirebilmek için çektiği çok büyük sıkıntı ve acıları, sırf bizi üzmemek için, hissettirmeyecek kadar olgundur. Canından çok sevdiği halde sırf bizi şımartmamak için, sevgisini içinde gizleyebilecek kadar ciddi ve iyi niyetle dolu bir varlıktır. Baba sevgisi ve desteği, bir evlât için en değerli bir güç kaynağıdır.

Onun içindir ki, Yüce Rabbimiz Kur?an-ı Kerim?in birçok ayetlerinde anne-baba sevgisinin önemini, anne ve babaya karşı saygı ve itaatin ne derece gerekli olduğunu gayet açık bir şekilde belirtmiştir. Bu konuda Yüce Mevla?mız şöyle buyurmaktadır:

?Rabbin kesin olarak şunları emretti: Ancak kendisine ibadet edin, ana-babaya güzellikle muamele edin, eğer onlardan biri veya her ikisi de senin yanında ihtiyarlık haline ulaşırsa, sakın onlara ?Of? bile deme ve onları azarlama, ikisine de iyi ve yumuşak söz söyle.?

?İkisine de acıyarak tevazu kanadını indir ve şöyle de: Ey Rabbim! Onlar beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi, sen de kendilerine merhamet et.?(El-İsra 23-24)

Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) de bu gerçeği, bir kısım Hadis-i Şeriflerinde şu şekilde dile getirmiştir:

?Anaya ve babaya itaat, Allah?a itaattir. Onlara karşı gelmek Allah?a karşı gelmektir.?

?Allah?ın rızası, ana ve babayı kendisinden memnun ve hoşnut etmekle kazanılabilir.?

?Cennet anaların ayağı altındadır.?

?Allah?ü Teâlâ her günahtan istediğini kıyamet gününe bırakır. Ancak anaya ve babaya âsi olmanın cezasını dünyada iken vermekte acele eder, bunun cezasını dünyada iken de gösterir.?

?Allah?ın en sevdiği amel, vaktinde kılınan namaz ile ana ve babaya yapılan iyiliktir.?

?Ana ve babasına iyilik yaparak onların gönüllerini alanlara müjdeler olsun ki, Allah onların ömürlerini bereketlendirir.?

Bütün bu âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden açıkça anlaşılıyor ki, Allah katında en değerli davranış, Allah?a itaatten sonra anaya babaya iyilik ve hürmet etmektir. Özellikle ihtiyarlıklarında onları incitebilecek en küçük davranışlardan bile çekinilmelidir. Çünkü ana kalbi çok duygulu olur. Bizi büyütüp yetiştirebilmek için üzerimize titreyen ana ve babaya en küçük saygısızlığı bile Allah bağışlamaz.

Şunu hiçbir zaman hatırdan çıkarmayalım ki, onların kalplerini ve umutlarını kıranlar, hatta zor kullanarak kapı dışarı edenler, dünya ve âhirette asla mutluluk yüzü göremeyeceklerdir. Ana-babalarına sevgi ve saygısı olmayanların, hem kendilerine ve hem de çevrelerine saygıları ve hayırları da olamaz. Onun içindir ki, iyi bir insan, iyi bir Müslüman, her zaman anne ve babasına karşı görevlerini Yüce Allah?ın ve O?nun sevgili Peygamberinin emrettiği ölçüler içerisinde yerine getirmelidir. Onları her zaman hoşnut etmeye ve onların her zaman hayır duasını almaya çalışmalıdır. Onlara karşı sevgi ve saygıyı, senenin sadece belirli günlerinde değil, bütün hayatı boyunca eksiltmeden devam ettirmelidir. Dünya ve âhiret mutluluğu ancak böyle güzel davranışlarla kazanılabilir.

Rabbim cümlemizi önce Allah?a sonra ana babamıza itaat edenlerden ve tüm yaratılanlara hizmet edenlerden eylesin.

Amin.