3. Millî Kültür Şûrası Dil ve Edebiyat Komisyonu’nda bu konu ile ilgili görüşlerimizi ortaya koyduk. Bu görüşlerimizin büyük kısmı bazı değişikliklerle komisyon raporuna girdi. Aradan beş sene geçti. Seneler geçmekle kaldı, kültür şurasında dile getirilen hususlarla ilgili -en azından bizim dikkatimizi çeken- bir gelişme olmadı.

“Ehemmiyetine binaen” bu hususta kaleme aldıklarımızı tekrar kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.

1. Türkçe öğretimi, talimi ve terbiyesi

Öğretim, eğer talim (alıştırmayı, uygulamayı da ihtiva eden öğretim) ve terbiye (edebini-âdabını öğretme, benimseterek yetiştirme) yönleri ihmal edilirse, başarıya ulaşılamaz. Bu açıdan bakılınca, türkçe “ders” olmamalı, sırf kurallarla türkçe öğretmeye çalışılmamalıdır. Türkçe her halükârda sınıf geçilen bir ders olmak yerine, yaşanan; şiirle, müzikle, güzel konuşmalarla öğrenilen tabiî dil olmalı.

Çocuklarımızı kendi masallarımızla büyütmenin yolunu bulmalıyız. Kültür Bakanlığı iyi derlenmiş, üsluba çekilmiş masal metinlerini külliyat olarak yayınlamalı. Bu metinlerin çocukların ilgisini çekecek şekilde resimli baskıları yapılmalı; seslendirilmiş, görüntülendirilmiş ve hatta çizgi film haline getirilmiş versiyonları hazırlanmalı. Bu zeminde oluşturulan yeni masallar veya benzer edebî verimler teşvik edilmeli.

Ana okulundan başlayarak orta okul sonuna kadar çocuklarımız türkçenin güzel örnekleriyle karşı karşıya bırakılmalı. Çocuklarımıza şarkılarla, türkülerle türkçe öğretmek esas olmalı. Karagöz ve orta oyununda görülen kelimelerin yanlış kullanılması ile ilgili örneklere benzer tarzda örneklemelerle doğru türkçe konuşmanın, yazmanın önemi vurgulanmalı.

Çocuklarımız erken yaşlarda bilgi hamalı yapılmamalı!

İlk öğretim ve orta okul, çocuklarımıza aşırı bilgi yüklenen bir dönem olmamalı. Çocuklarımızın kafasını küçük yaşlarda daha sonra öğrenebilecekleri bilgilerle doldurmak yerine dinlediğini, okuduğunu anlayacak, dil melekelerini geliştirecek uygulamalı, örnekli programlarla yetiştirilmesi esas alınmalı. İlk ve orta öğretim, kitap okuma alışkanlığı kazanılması için en uygun çağ olarak görülmeli.

Konuşmak, dinlemek, meramını doğru ifade edecek şekilde yazmak, ilk öğretimin esası olmalı. Türkçe öğrenmek liseye bırakılmadan halledilmeli. Lise devresi, türkçesi mükemmel öğrencilerin bilgilerini geliştirdikleri, üniversiteye hazırlandıkları bir dönem olmalı. Üniversiteye giriş sınavı, sadece test metodu ile yapılmamalı. Mutlaka dil ve ifade ölçmeye yarar, yazma becerisini göstermeye imkân veren bir uygulamaya geçilmeli. Bu lisenin son iki yılında da yapılabilir. Son iki yılda bu niteliklerini ortaya koyan gençler test imtihanı ile üniversiteye alınmalı.

1/1. Kitap, kütüphane

Kitap ve kütüphane erken yaşlarda çocuklarımızın hayatında yerini almalı. Sınıf kitaplıkları, okul kütüphaneleri, şehir ve semt kütüphaneleri yaygın şekilde hayatımızın bir parçası olmalı.

İlk ve ortaöğretimde okunacak temel edebiyat ve fikir eserleri listesi hazırlanmalı, bunlar piyasanın istismarına fırsat vermeyecek şekilde Kültür (veya) Millî Eğitim bakanlığınca eksiksiz-tam metin olarak yayınlanmalı. (Uzman bir heyetten eserlerin aslına uygun olduğunu belirten belge alan yayıncılar tarafından basılması da düşünülebilir.) Temel metinlerin diline müdahale edilmemeli, eserler ancak kelime açıklamaları veya açıklayıcı notlarla yayınlanmalı. Temel eserlerin seçiminde çocukların yaşına göre terbiyevî (pedagojik) ölçüler dikkatten kaçırılmamalı.