Atalarımız İslam diniyle tanışıp bu dini benimsedikten sonra İslam dininin temel inanç ve düşünce sistemini hayatlarının merkezine alarak yeni bir medeniyet olan İslam Kültür ve Medeniyetini inşa etmişlerdir. 
          Sahip oldukları bu ilahi dini Allah’ın tebliğ emrine uyarak yeryüzündeki bütün insanlara ulaştırmayı temel hedefleri yapmışlardır. Bu kutsal davaya ‘’İlay-ı Kelimetullah’’ demişlerdir. Yaklaşık 1000 yıl bu davayı gerçekleştirmek için İslam’ın bayraktarlığını yapmışlardır. Böylece İslam’ın kahraman bir milleti ve ordusu; Mehmet ve Mehmetçik olmuşlardır. Allah onları sevmiş onlar da Allah’ı sevmişler. Bunun en güzel göstergelerinden birisi de İstanbul’un fethidir. ‘’O’nu fetheden komutan ne güzel ve O’nun askerleri ne güzel askerdir.’’ Hadisinin methine mazhar olmuşlar.  Böylece İslam dininin maddi ve manevi yücelişi için asırlardır çalışan büyük bir milletin evlatlarıyız.
       1800 lü yıllara gelindiğinde ise Osmanlı’da başlayan batılılaşma hareketleri ile İslam dinini ve onun temel kaynakları olan Kuran-ı Kerim’i  ve Hadis-i Şerifleri temel alarak inşa edilen İslam Kültür ve Medeniyetinden uzaklaşılmış çareyi ve kurtuluşu batıdan bekleyen dinden ve inançtan uzak taklitçi bir zihniyet devlet ve millet içinde ortaya çıkmıştır. 20. yüzyıl başlarında ise bu zihniyet başta içimizdeki Ermeni, Rum, Yahudi gibi gayri müslimler içinde yerleşirken zayıf inançlı ve batı kültürüyle yetişen Müslüman vatandaşlara da sirayet etmiştir. 
        İttihat ve Terakki partisi ise o dönemlerde bu batı kaynaklı bu batıl düşünceye sahip çıkmış toplumda yerleştirmeye çalışmıştır. Cumhuriyetin kurulması ile bu anlayış Cumhuriyet Halk Fırkası ile benimsenmiş ve devlet politikası haline getirilmiştir. Bu Parti din ile ilgili ne varsa hepsini zamanla kaldırarak yerine batının yani Hristiyan dünyasının kokuşmuş batıl sistemini getirmiş ve yerleştirmiştir. 1000 yıldır Müslüman olan bu milletin temel inanç ve kültürünü ve yaşam biçimini esas alarak bunun üzerine milli bir medeniyet inşa etmek yerine dinden uzak bir toplum inşa etme çabası içine girmiştir. Keyfi küfrü ve cebri uygulamalarla kanun ismini vererek kabul etmeyen veya uymayanları İstiklal Mahkemelerinde idam ile yargılamışlardır. Bu uygulamaları devlet adına yapan yine Cumhuriyet Halk Fırkası olmuştur. 
       Cumhuriyet Halk Fırkası daha sonra cumhuriyet halk partisi olarak varlığını devam ettirmiştir. Süleyman Efendi, İskilipli Atıf Hoca, Bediüzzaman Said Nursi gibi nice alimler bu dönemin din mazlumları ve şehitleridir. Esad Erbili Hazretlerini seksen kusur yaşında zehirleyerek oğlunu da idam ederek şehit edenler yine bu partinin yönetimi zamanında idi. Pek çok caminin tahrif edilmesi, meyhane yapılması, ahır yapılması, kapatılması, ezanı Muhammedi’nin susturulması Allah’ın kitabını yasaklamak gibi yeryüzünde bir benzeri görülmeyen dinsizlik uygulamalarını yapan yine bu partinin yönetimi idi. 
Bu çarpık yapının bu Millete dayatılması karşısında 14 mayıs 1950’de ‘’Yeter Söz Milletindir’’ diyen rahmetli Adnan Menderes’ti. Onu da fazla yaşatmadılar 1960 yılında darbe ile indirip idam ettiler. Bunu yapanlar yine CHP zihniyeti idi.
   Bu çarpık yapının bu millete dayatılması karşısında biz bu sistemi temsil edenlerden değiliz ve olmayacağız diyerek 1969 yılında Türk siyasi hayatına Milli  Nizam Partisi ile katılıp 2011 yılına kadar inişli çıkışlı 42  yıl mücadele eden ve buna davam diyen sayın Necmeddin Erbakan’dı. Bu 42 yıllık siyasi hayatındaki mücadelesine baktığımızda bize dayatılan yabancı sisteme ve küresel aktörlere karşı siyasetini ve karşı oluşunu hep sürdürmüştür. Ülkemizde siyasal, toplumsal ve ekonomik sorunlarına karşı çözüm üretirken batı ile işbirliği yapmak yerine özünü bu milletin 1000 yıllık inanç ve kültür sisteminden alan ‘’önce ahlak ve maneviyat’ diyerek maddi ve manevi kalkınmanın temeline ve hareket noktasına milli ve manevi değerlerimizi koymuştur. 
     Sayın Erbakan Hoca bu siyasetinin içini önce ahlak ve maneviyat, hak ve batıl, adil düzen, ağır sanayi hamlesi ve hızlı kalkınma gibi kavramlar ile doldurmuştur. Böylece yıllardır CHP tarafından irtica, gerici, ve yobaz gibi kelimelerle aşağılanan, horlanan ve yönetimden uzaklaştırılan inanç ve değerlerine bağlı olan insanlara bir umut ve ufuk olmuştur.
      Böylece Milletimiz kapitalist, emperyalist, siyonist ve batı taklitçiliği ve İslam düşmanlığı üzerine kurulan siyasetin batıl ve geçersiz olduğunu görmüştür. Bu siyasi yapılanma siyasi hayatımıza yeni bir bakış açısı getirmiş, İslamiyet’in ve kültürümüzün manen ve maddeten terakkiye engel olmadığını göstermiştir. CHP ile milletimize  yıllardır dayatılan keyfi küfrü ve cebri uygulamaların yanlış olduğu anlaşılmıştır. Bunun için bu millet CHP’ye hep mesafeli durmuş, 1950 yılından itibaren tek başına iktidara hiçbir zaman getirmemiştir. İşte şimdi aradan geçen yaklaşık 100 yıl sonra milletimiz CHP’yi yine feraseti ile tek başına iktidara getirmesi mümkün gözükmemektedir. 
      Pekala bu CHP’yi iktidara kim taşıyacak? 
      Bunun için solcuların, fitne ve fesat odaklarının oyları yetmediği için SAADET PARTİSİ’nin desteğini açık bir şekilde almış durumdadır. 
      Şimdi yıllarca Milli Görüş düşüncesine gönül vermiş ve buna davam diyerek kudsiyet kazandırmış olan benim dava arkadaşlarım…
     Önce ahlak ve maneviyat deyip maddi ve manevi kalkınmayı kendilerine hedef yaparak ahir zamanda İlayı-ı Kelimetullah maddeten ve manen terakki ile beraber olacak diyen mücahit kardeşim.. 
       Bu davasına İlayı-ı Kelimetullah diyerek ‘’Adil Düzeni’’ bütün dünya insanlarına götürmeyi hedefleyen Muhacir kardeşim…
        Dini Mubin-i İslam ve İlayı-ı Kelimetullah davasında dünyanın dört bir tarafındaki mazlum ve mağdur insanlara dua ve yardım elini uzatan Ensar kardeşim…
        Milli Türk Talebe birliğindeyken ‘’Zincirler kırılacak Ayasofya açılacak’’ diye yola çıktığın kardeşin sana diyor ki:  Ey dava arkadaşım!
        28 şubat günlerinde ehl-i iman ve ehl-i namusa her türlü horlama ve zulmü yapan zalimlere ve dinsizlere karşı …
        Refah yol hükümetini yıkmak için zamanın başbakanı olan rahmetli Necmettin Erbakan’a akla hayale gelmeyecek küfürleri ve baskıyı yapan boncuk, boncuk terleten zihniyetin tekrar hortlamaması için …
     15 Temmuzda vatanına ve milletine göz dikerek İslam’ı ve Müslümanları hem ülkemizde hem de dünyada zayıflatarak 21. Yüzyılın Türkler’in ve Müslümanlar’ın Yüzyılı olmaması için  Batı İle işbirliği yapan yerli fakat milli olmayanlara fırsat vermemek için… 
      ‘’Müslüman bir delikten iki kere ısırılmaz diyen’’ Nebevi uyarı ile CHP’nin geçmişte dini Din-i Mübin-i İslam ve Müslümanlara karşı yaptığı baskı ve zulümlerin tekrar gelmemesi için…
     40 yıllık dava arkadışın diyor ki; benim bir tek gayem vardır o da, maksuda yaklaştığımız bu zamanda İslam memleketi olan bu vatanda dinsizlik ve sapkınlık isteyenlerin seslerini işitiyoruz. Bu ses İslam Alemi’nin iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız ve sapık yapıp kendisine bağlamak istiyor. Ben bütün varlığımla bunlarla mücadele ediyorum. 
      Ey Allah’ım bu mücahade ile huzuruna girmek istiyorum. Bütün faaliyetim budur. Beni bu gayemden alı koymak isteyenler dinsizler olması gerektir. Bu dinsizlere sapkınlara ve düşmanlara karşı Müslüman kardeşlerimin desteği ile mücahede etmek istiyorum diye ettiği duaya biz de amin… amin… amin… diyerek katılıyoruz.  
     Ey Saadetli Kardeşim! 
Rahmetli Erbakan Hoca ile başlayan ve zirveye 21. Yüzyılda ulaşacağımız  Maddeten ve Manen yükselişin  kucaklaşmasını hep beraber yapalım.
      Yoksa yarın ahirete gittiğimizde Ecdadımız Ey Mirasyedi Evlatlar! Hayatımızın neticeleri sizler misiniz?  Heyhat yazıklar olsun size; bizi akim bıraktınız, bizi ebter bıraktınız demeyecekler mi?  Bizden sonraki gelen nesiller de; Bu kutlu yükselişe niçin destek vermediniz de Kafir ve Münafıklar ile ihanet içerisinde bulundunuz, Müslüman Kardeşlerinize sırt çevirdiniz. Yazıklar olsun size… zavallılar; çekilin aramızdan biz gerçek ‘’ATALARIMIZ’’ ile kucaklaşacağız diyecekler. Bu Kutlu Yürüyüş ancak bu Ebedi kavuşma ile biter. O Büyük Kavuşma Günü Gelinceye Dek Durmak Yok, Yola Devam… İNŞAALLAH.