El Bab, Halep, Afrin’de oluk oluk kan akar,

Yüreğim yangın yeri, özümü ateş yakar…

Öksüz, garip, yetimler yollarımıza bakar,

Koşar gider Mehmedim, kalbinde izzet, vakar…

 

Suriye dağlarında şimdi kadınlar ağlar,

Dökülen her bir damla yüreğimizi dağlar,

Ölenimiz şehittir, gazidir kalan sağlar,

Müminlerin yüreği, birbiri için çağlar…

 

Bu ümmet bir oldukça, kimseler kalmaz naçar,

Mü’mine güven verir, kâfire korku saçar…

Zalimlerin cümlesi ardına bakmaz kaçar,

Suriye dağlarında, bir gün çiçekler açar…

 

Bu topraklar altında binlerce yiğit yatar

Binlercesi üstünde, kalbi Hak için atar…

Ne vatan toprağını, ne bayrağını satar,

Onurludur, başı dik, ceddine izzet katar…

 

Kimselere eğilmez, yalnız Rabbine tapar,

Kırık kalpler onarır, gönüllerini yapar…

Gözü tok, gönlü boldur, merhametli Mehmedim,

Ne bir kul hakkını yer, ne adaletten sapar…

 

Hainler bir olsa da veremezler bir ayar,

Şehâdeti kavuşma, ölümü düğün sayar…

Korku nedir bilmeden, sırtını Hak’ka dayar,

Gittiği her beldeye hak ve adalet yayar…

 

Vatan için can verir, vatanı için yaşar,

Parçalar zincirleri, esaretleri aşar…

Yüreğindeki iman coşkun sel gibi taşar,

Ne ayağı tökezler, ne insanlıktan şaşar…

 

Cephelerde aslandır, ne kaçar, ne de firar

Mermi yemiş kardeşi, yaralarını sarar…

“Ya Allah” dediğinde, düşmanın belin kırar,

Yalnız Hak’ka güvenir, O’nun rızasın arar…

 

Şehâdetine koşar, kabirler gelemez dar,

Meyus olmayın sakın, bekleyen bir Resul (sav) var…

Üzerini örterken ağır ağır yağan kar,

Bizlere yaraşır ar, onlara ahiret yâr…

Ahmet Kağan Karabulut