Öndekinin izinden gidenler hiçbir zaman izinden yürüdüğünü geçemezler. Onun içindir ki, Allah (c.c.) insan aklının diğer insanlara hakimiyetini yasaklamış. Herkes Rabbine tabi olacak. Rabbe giden yolda da herkesi yarışa davet etmiş ve “Rabbinizin mağfiretine ve cennete doğru koşunuz” buyurmuş. (Hadid 21, Ali İmran 133)

Bu koşuda kimsenin diğerine üstünlüğü yoktur. Üstünlük koşuda gayret gösterenlerindir.

Peygamber ve ona uyanlar bu yola basiretle çağırırlar. İnsanların körü körüne gelmesini istemezler.

“De ki: İşte benim yolum budur. Basretle Al¬lah’a çağırırım. Ben ve bana uyanlar...” (Yusuf 108) Akıllarını kullanıp basretle Allah’ın yolunda olama¬yanlar ise;

“Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” dediler. (Bakara 170)

Babam rahmetli: “Oğlum köyde akıl gerekmez. Sabahleyin köylü tarlaya giderse sende tarlaya git. Bağa giderse bağa git” derdi.

Köyde akılsız yaşamanın zararı az olur. Ama toplumsal olaylarda önde gidenler uçuruma doğru gitmişler, cehenneme düşmüşler geriye dönüp haberde verememişlerse.. İşte buna da işaret ediyor Rabbimiz ayetin devamında:

“...Ya ataları bir şey düşünmeyen ve doğruyu bulamayan olsalar da mı?” Buyurur.

Atalarının izinden gidenler, Allah’ın yolundan gidenlere “yahu gel şu işi yapıverelim günahı bana olsun” diyorlar. Rabbimiz bu sözünde çok eskilere dayandığını haber verir (Ankebut 12)

Ya onların atalarının izinden gitmezsek ne olur?

O zaman yeni imansızlar, eski imansızların dediklerini tekrarlıyorlar.

“Ya bizim (dinsizlik) dinimize dönersiniz veya sizi yurdumuzdan çıkarırız” (İbrahim 19)

Geçmiş zamanlarda Nuh’u, başta oğlu olmak üzere kendi kavmi, ibneler, Hz. Lut’u, Nemrut Hz. İbrahim’i, Firavun Hz. Musa’yı, Mekkeliler Hz. Peygamberi yurtlarından çıkarmışlar ama çok geçmeden bu peygamberler geri gelip müşriklerin yurtlarına sahip olmuşlar.

Bu ayetin devamında Rabbimiz: “Zalimleri helak edeceğiz ve sizi onların yurduna yerleştireceğiz” buyurur.

Bu oyunun en son İran’da oynandığını gördük. İmanı sebebiyle yurdundan sürülen İmam Humeyni aynı yurdun sahibi oldu.

Amerikalı ağabeylerinin dolar ve silah gücüne güvenerek biz galip geliriz” diyenler, düne kadar “Amerika defol” dediği halde bugün “Amerika aman gitme” diye bağıranlar bil¬sinler ki, daha önce dünyanın tek hakimi firavunun gücüne bakarak;

“Firavun’un gücüyle biz (Musa’ya) galip geleceğiz” (Şuara 44) diyenler mağlup oldular.

“En güçlü biziz” (K.Kerim 27/33)

“Ekonomik ve askeri güce en fazla biz sahibiz.” (K.Kerim 34/35)

“Bizden daha güçlü kim var?” (K.Kerim, Fussilet 15) diyenlerin yurdunda İslam’ın sesi yükseldi.

Müslüman olduğu halde imanı zayıflardan bir kısmı “Amerikan askeri gücü karşısında bizim duracak der¬manımız yok” diyorlar. Bunlar, kafir komutan Calut’un askerleri karşısındaki Müslüman komutan Talut’un askerleri arasındaki imanı zayıfların;

“Bu gün Calut ve ordusuna karşı bizim dayana¬cak gücümüz yok” diyenlerin söyle¬diğini tekrarlıyorlar. (Bakara 249)

Ama Kur’an-ı Kerimden öğrendiğimize göre; Talut o azıcık ordusuyla Allah’ın izniyle Calut’a galip gelmiştir.

Hz. İsa’nın getirdiği mesaj zalim Roma’nın ordula¬rını Müslüman etmiştir.

Bir avuç deve çobanı Arap, Müslüman olduktan sonra dünyanın iki imparatorluğuna (Pers ve Bizans) son verdiler.

Kudüs’te ve Kadisiye’de “ALLAHU EKBER/EN BÜYÜK ALLAH’TIR” dediler.

İnşallah Beyaz, Kızıl ve kara sarayları’ın tepsinde Bilâl’lerden birinin ezan okuması da pek uzak değildir.