Sistemli ve planlı olmayan ve istişareye dayanmayan hiçbir
proje, başarılı olmamıştır, olmaz da. Ülke olarak, yıllardır sancısını,
sıkıntısını, stresini yaşadığımız nokta burasıdır. Yerel değerlere dayanan
evrensel bir eğitim sistemini kuramayışımızın temel sebebi bundan
kaynaklanmaktadır. Öğrencileri sürekli başka yönlere kanalize eden, velileri
tedirgin eden ve sık sık değiştirilmek zorunda kalınan sınav sistemleri de
böyle bir anlayışın ürünüdür. Geçmişte LGS, OKS, SBS, ÖSS, ÖYS, LYS gibi, nice
harfleri değişen ama kaderleri değişmeyen sistemler aynı mantığın kısır
tezahürüdür.
Kaldırılacak sistemin eksikliklerinin ne olduğunu
paylaşmadan, yerine getirilecek olanı kararlaştırıp olgunlaştırmadan, tüm
bunları yaparken de paydaşlarla tartışıp istişare etmeden kurulan sınav
sistemlerinin birçok sıkıntıyı da beraberinde getirdiği tecrübelerle
bilinmektedir. Bir süre sonra tartışmaya açılan, önce öğrencilerimiz, sonra
veliler üzerinde olumsuz etkileri görülen sistemler kaldırılmak zorunda
kalmaktadır. Yanlışı terk ederken gösterdiğimiz acelecilik, yapım aşamasında bir
hıza dönüşmemekte; yetkililer, konuya katkıda bulunacak kişi ve kurumlarla bir
araya gelmekten imtina etmekte, durum böyle olunca da, ya ortaya kabul gören
bir model çıkmamakta ya da enine boyuna tartmadan, tartışmadan yöneldiğimiz
modeller de geriye yönelik tadilat görmektedir.
Raporlarımızda bugün
ortaya çıkan sorunlara dikkat çekmiştik
Sendika olarak, eğitimin diğer alanlarıyla olduğu gibi, bu
konularda da defalarca açıklamalar yaptık, araştırmalar gerçekleştirdik,
raporlar hazırlayıp kamuoyu ve yetkililerle paylaştık. Ortaöğretime geçiş ve
yükseköğrenime giriş konusunu da, Eğitime Bakış 2016 ve Yükseköğretime Bakış
2017 raporlarımızda ele aldık, eksikliklerin altını çizdik, bugün yaşananlara o
günden dikkat çektik.
TEOG konusunda en büyük sıkıntının sınav boyutunda değil,
aksine sınav puanına dayalı merkezi yerleştirme olduğunu, bu konuda bir
düzenlemeye ihtiyaç duyulduğunu ifade etmiştik. Yükseköğretime girişte ise
ortaöğretim öğrencilerinin standart testlerde düşük başarı düzeyleri, öğrenci
başarısını etkileyecek düzeyde sınav kaygısı, boş kalan kontenjanlar,
sınavların lise eğitiminin bütününü kapsamaması gibi sorun alanlarının
varlığını gözler önüne sermiştik.
Belli bir grubu seçen
ve yerleştiren değil, tüm öğrencileri hayata hazırlayan bir sistem kurulmalıdır
Ortaöğretim sistemine yerleştirmedeki en büyük sorun,
merkezi sınavın var olmasından ziyade, merkezi sınavın zorunlu olarak bütün
öğrencilere uygulanması ve tüm öğrencilerin bu sınav sonuçlarına göre merkezi
olarak yerleştirilmesinden kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı, 8. sınıftaki tüm
öğrencilerin zorunlu olarak sınava girdiği, öğrencilerin hepsinin tüm okullara
merkezi olarak puan üstünlüğüne göre yerleştirildiği TEOG? a benzer bir
modelden kesinlikle kaçınmak gerekmektedir. Dahası, zaman zaman kamuoyuna
yansıyan TEOG? a benzer merkezi bir yazılı sınav yapılması, tüm öğrencilerin bu
sınava girmeye zorlanması ve bu sınav sonuçlarına göre tüm öğrencilerin merkezi
olarak yerleştirilmesi, TEOG? un neden olduğu sorunları olduğu gibi devam
ettirecektir.
Yeni sınav ve yerleştirme sistemi tasarlanırken, öğrencileri
okul dışı kaynaklara mecbur bırakmayacak, öğrenci başarısının okullarda
heterojen olarak dağılacağı, yani hem genel liselerin hem de meslek liselerinin
başarılı öğrencilere sahip olabileceği bir sistem amaçlanmalıdır.
Bu şekilde, değişik meslek liselerinden, İmam Hatip
liselerinden ve muhtelif mahalle liselerinden başarılı olan öğrencilerin
gelecek kaygısı çekmeyeceği, çalışan ve başarılı olan herkesin emeğinin
karşılığını alabileceği engelsiz, geçişli esnek modeller üzerinde durulmalıdır.
Tüm sosyal alan
derslerinden de soru sorulmalı, eksiklikler giderilmelidir.
Milyonlarca adayı, aileyi ve toplumun geleceğini
ilgilendiren üniversiteye giriş sisteminde yapılacak değişikliklerin; eğitimin
ilgili paydaşlarıyla görüş alışverişi yapılmadan, konunun hassas ve sıkıntılı
noktaları tecrübeler ışığında değerlendirilmeden, dahası demokratik teamüller
yerine getirilmeden Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından açıklanması, halen
bir eksiklik olarak görülmektedir.
YGS? ye ve LYS? ye göre yeni sınavın fiilen tek aşamaya
indirilmiş olması ve toplam soru sayının azaltılmış olması, ölçme ve
değerlendirme ilkeleri çerçevesinde değerlendirildiğinde, sınavın geçerliğini
azaltmıştır. Soru sayısının azaltılması aynı sayıdaki nette çok fazla sayıda
öğrenci istifleyecek, daha nitelikli bir sıralama yerine dar aralıklara yığma
yapacaktır.
Adayların girecekleri sınavların kapsamlarının daraltılarak
bazı derslerden hiç soru sorulmayacak olması, ortaöğretimi olumsuz etkileyecektir.
Bu kapsam daraltması, öğrencilerin tek yönlü bir şekilde yetişmesine, temel
Sosyal ve Fen Bilimleri alanındaki dersleri ihmal etmelerine; ayrıca, özellikle
sayısal ve eşit ağırlık alanında tercihte bulunacak öğrencilerin lise
öğrenimlerinde temel Sosyal Bilimler derslerini es geçmelerine neden olacaktır.
Kısacası, öğrenciler sınavda yapmak zorunda olmadıkları ders gruplarını ihmal
edeceklerdir. Bu durum ise lise eğitimini olumsuz etkileyecektir. Sadece
belirli dersleri merkeze alarak, diğer dersleri dışlayarak, öğrencinin ilgi
alanının dışına iterek, belli dersleri tamamen ağırlıklı hale getirip diğer
dersleri kötürümlüğe sürükleyecek anlayış doğru bir ölçme anlayışı değildir.
Her ne kadar tarih dersiyle ilgili küçük bir adım atılmış olsa da, sosyal alan
derslerini dışarıda bırakan mantık yanlış, din kültürü ve ahlak bilgisi ve
felsefe derslerinden hiç soru dahi sormayan bir ölçme hatalı ve değerlendirme
de haksızdır. Kapsam geçerliliğini artıracak, okulda alınan eğitimi ve
öğrenilen dersleri kuşatacak bütün derslerin formülasyonda yerinin ve payının
olduğu bir sistem daha adil bir sistem olacaktır. Bu kapsamda din kültürü ve
felsefe derslerinden de soru sorulması kaçınılmazdır.
Bu haliyle yeni sistem, sosyal alan başarısını önemsiz hâle
getirdiği için, sosyal bilimler liselerinin, imam hatip liselerinin ve meslek
liselerinin yükseköğretime girişlerini daha da zorlaştıracaktır.
İki sınavın aynı gün yapılması ve ilk aşama sınavın
sonuçları açıklanmadan ikinci aşama sınava girilmesi, aşamalı sınav mantığına
aykırıdır. Yeni sistemde iki oturumun aynı günde yapılacak olması, fiilen
aşamalı sistemin kaldırılması demektir. Farklı günlerdeki oturumlarda yapılan
sınavlarda öğrenciler, herhangi bir oturumdaki dezavantajlarını diğer
günlerdeki oturumlarda kapatmaya çalışmaktaydılar. Ancak yeni sistemde bunun
yapılması mümkün görülmemektedir. Öğrencilerin sabah oturumundaki sınav
sonuçları belli olmadan (belki de yeterli puanı almadan) ikinci sınava
girmeleri usulen doğru gibi görünse de esasen yanlış bir uygulamadır. YÖK
tarafından tasarlanan yeni yükseköğretime geçiş sistemi uygulamaya konulmadan
evvel eleştirilerimiz ve tüm paydaşların da bu konudaki eleştiri ve önerileri
dikkate alınarak revize edilmelidir. Toplumun yeni sisteme olan güven duygusu
tesis edilmelidir. Aksi hâlde sorun çözmek için getirilen yeni sistem, yeni
sorunların kaynağı olacaktır.
Milletin varlığı, dimağı, tasavvuru, idealleri, hayatı,
hayalleri, istiklali ve istikbali ile doğrudan ilgili olan eğitimin sorunları,
anlık etki ve tepkilerle düzenlenmemelidir. Hele nesnesi, öznesi, amacı, aracı
insan olan eğitim meselelerini en insanî gerekçelerle bile olsa tartışmadan
çözmeye çalışmak, yanlışın da ötesinde nesillerin yitirilmesine sebebiyet
verecek vahim bir hatadır.
Eğitim alanıyla ilgili çalışma yapılırken, bütün bu unsurlar
göz önünde bulundurulmalı, örnek modellerden yararlanılmalı, çağın gerekleri
dikkate alınmalı, mutlaka istişare edilerek farklı görüş ve önerilerden
istifade edilmelidir. Aksi hâlde bu kısır döngü sürüp gidecektir.