KILIÇ ÇEKMEK

Hz. Davut as. kefere ve zalimlerin dinsizliğine ve zulmüne karşı yeryüzünde galip gelmek, adaleti tesis etmek ve Tevhit İnancını hakim kılmak için Rabbine yalvarmıştı. Rabbi de yeryüzünde kendine tabi olan kullarının dalelete düşmemesi, Tevhit inancının hakim kılınması için O’na demiri yumuşatmayı zırh ve kılıç gibi savaş aletleri yapmayı öğretmişti.

Hz. Davut as.mın kendisi ve ordusu zırh kuşanmış, kılıç kullanarak zalim Calutun ordusunu yenilgiye uğratmış ve yeryüzünde büyük bir saltanat kurmuştu. Davut aleyhisselam Allah’ın kendisine verdiği bu üstünlüklerle yeryüzünde Allah’ın Tevhit İnancı ve Adalet kılıcı ile hüküm sürmüştü. Rabbine şükrediyor, Onun dinini ayakta tutuyor ve şöyle dua ediyordu: “Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlamlaştır ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım et’’ ‘’Nihâyet Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Dâvûd da Câlût’u öldürdü. Allah Dâvûd’a hükümdarlık ve hikmet verdi; ayrıca ona dilediği pek çok şey öğretti. Eğer Allah bu şekilde insanların bir kısmının eliyle diğer bir kısmını bertaraf etmeseydi, hiç şüphesiz yeryüzü fesâda uğrar, dirlik ve düzen kalmazdı. Fakat Allah, bütün varlıklara çok büyük lutuf ve inâyet sahibidir.’’

Bizim tarihimizde ve inancımızda zırh kuşanmak, kılıç çekmek dendiğinde yeryüzünü fesata uğratan veya uğratmak isteyen fasıkların, zalimlerin ve keferelerin zulmüne dur demek, yeryüzünde insanların huzur ve güven içerisinde İman, İbadet ve kulluklarını yapabilmeleri için özgür bir ortam ve yurt edinebilmesi içindir. Bu çekilen kılıçlar düşmanın her türlü tecavüzüne set çekmek ve durdurmak içindir. Bunun için atalarımız ‘’Dünya kılıç ve kalem üzerinde duruyor’’ demiş.

Biz de ‘’kılıç çekmek’ dendiği zaman; ülkede hakkın ve adaletin kaybolmaması, küfrün ve zulmün yaygınlaşmaması, milletin ve ülkenin fesada gitmemesi için ‘’Cihat’’ ruhuyla harekete geçmek olarak anlaşılır ve gereği yapılır. İçeride dinsizlik, putperestlik uğruna fesat ve zulüm çıkmaması için ayaklanan çapulculara karşı hatlerini bildirmek sukunet ve nizamı tesis etmek için harekete geçmek olarak anlaşılır ve uygulanır.

Karanlık emelleri için Devlete ve Başkomutana ‘’Kılıç Çekmek’’ bir avuç kendini bilmez, soysuz dönmelerin, dış güçlerin desteği ile içerideki mevcut ve meşru yönetime baş kaldırmasına, ülkemizin fesata sürüklenmesine milletimizin birlik ve beraberliğini tehlikeye atmalarına hiçbir zaman musaade edilmez ve edilmemeli.

  1. Eylül 1980 darbesinin yıldönümü olan bu günlerde Ülkemizde yapılan bütün darbeler Nato ordusu uygulaması ile Amerikaya bağlanan ordu mensuplarının ülkemizdeki mevcut Hükümetleri suni anarşi ve terör olayları ile önceleri, çalışamaz hale getirmeleri sonra da ‘’kurtarıcı’’ rolüyle Cuntacıların mevcut yönetimi darbe ile devirmeleridir. İşte 1960 Darbesi, 1980 Darbesi, 28 Şubat Darbesi ve 15 Temmuz Darbe Girişimi. Bütün bu darbeler CIA ve MOSSAD işbirlikçileri tarafından organize edilmiş ve gerçekleştirilmiştir. Bu gün yine aynı gizli mahfiller içimizdeki hain, dönme ve sığınmacılar ile işbirliği ile ülkemizde her fırsatta bölücülük ve ayrıştırma yaparak iç kargaşanın alt yapısını hazırlamakta ve zaman zaman değişik şekillerde provasını yapmaktadırlar.

Batı Milletimize karşı hain emellerine ulaşmak için her dönemde ‘’Taşeron Uşaklar’’ kullanmaktadırlar.

Mossad İşbirlikçiliğini televizyon ekranlarında açık bir şekilde söyleyen Dağıstan Tat Yahudisi göçmeni darbeci bir babanın oğlu ‘’Parti’’ adı altında ülkemizde Müslüman düşmanlığını sığınmacılar politikası adı altında yaparak ülkemize ve milletimize karşı son yıllarda Dünya Müslüman Halkları arasında oluşan olumlu hava ve yakınlaşmayı baltalayarak Devletimizin Ortadoğu ve Afrika kıtasında oluşturduğu karşılıklı güven ve dayanışmayı yıkmak istiyorlar. Böylece gizli iken ayyuka çıkan 21. Yüzyılda ‘’Büyük İsrail’’ hülyasının önünü açmak ve ülkemizi bölmek istiyorlar.

Biz bitti demeden bölgede hiçbir işin bitmeyeceğini anladıkları için; geçmişte olduğu gibi yeniden darbe yapmak hevesi ile bu Büyük Millete ‘’kılıç’’ sallamaya kalkıyorlar. Darbenin alt yapısı için her olayı bir kalkışmaya çevirmeye çalışıyorlar.

Maraş olayları…

Dört şarapcı bir muhtıra…

28 Şubat muhtıraları…

Gölcük ve ‘haşa’ ALLAH’a muhtıra…

… ve Denize gömülenler…

Uyan! Ey üç kıtada at koşturan ve kılıç sallayan büyük Türk Milleti!

21. yüzyıl ‘’Ahir Zaman’’dır.

  1. dininin dünyaya hakim olacağı yüzyıldır.

Oğuzhanlar, Selçuklular ve Osmanlılar bunu üç kıtada asırlardır yaptı…

Sen de- İnşaallah- bu yüzyılı bir ‘’Ümmet’’ yüzyılı yapabilecek güç ve kudrete sahipsin…

  1. min-ellahi-ttevfik.

Allah’a Emanet Olunuz….

Ahmet ŞENKAL(KARAMAN)