Bilindiği üzere evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden korunma olan mübarek Ramazan ayına kavuşmuş bulunuyoruz. Tüm okurlara hayırlı bereketli ramazanlar dilerim. Tüm ayların sultanı kabul edilen bu aya girerken yazılı ve görsel medyada diyet uzmanları ?Ramazanda Nasıl Beslenelim? adı altında bizlere adeta diyet programı sunmaktalar. Oysa Ramazan aç kalmanın ötesinde nefsi disiplin etme işidir. Oruç mide ile değil irade ile tutulur. Kişi açlık ile yokluğu anlar. Açın halini tok anlamaz derler. Az sonra doyma ihtimali olan kişi de açların halinden anlamayabilir. Belirli süre sadece Rabbi için aç kalan kişinin niyeti ne diyettir, ne detoks yapmaktır. Aksi takdirde kişinin oruç ibadeti zedelenmiş olur. Ramazanla birlikte sakız orucu bozar mı? İmsak vaktinden kaç dakika sonraya kadar yenilebilir? Ya da hemen her şeye 61 gün ceza verme mantığı ile havada uçuşan fetvalar konuşulmaya ve her yıl standarta binen sıkıcılıkla bu gündem devam etmektedir. Kişinin İslamı öğrenme kaynağı Kuran ve sahih hadisler olmayınca, fetvayı da medyadan veyahut dar kalıp şablonlardan kurtulamamış sadece ezber fıkıh okumuş kişilerden arıyoruz. Nasıl ki rüyalar kişiye özelse fetvalar da geneli olmakla birlikte kişiye özel bir yanı hep vardır. Peygamberimize aynı soru ile gelen kişilere farklı cevaplar verdiği bilinen bir gerçektir. Mesela: Sahabe zaman zaman Peygamberimize, hangi amelin daha fazîletli olduğunu sorarlardı. O da soranın durumuna göre farklı farklı cevaplar verdiği olurdu. ?Abdullah İbn Amr?ın bildirdiğine göre bir adam Peygamber Efendimizin yanına gelerek: ?Hicret ve cihâd etmek üzere sana bîat ediyorum. Bunların sevabını Allah?tan dilerim,? dedi. Peygamberimiz: ?Ana ve babandan hayatta olanlar var mı?? diye sordu. Adam: ?Evet, her ikisi de hayatta,? dedi. Resûlullâh:?Allah?tan sevap kazanmak istiyorsun değil mi?? diye sordu. Adam, ?Evet? deyince: ?Ana ve babanın yanına dön. Onlara iyi bak!? buyurdu.? İkinci bir husus kişiye özel fetvanın dahi kolaylaştırılması. Zaten bu konuda genel prensip ??kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin?? dir. Hz. Peygamber`e (s.a.v.) birisi gelip şöyle dedi: - Mahvoldum, ey Allah`ın elçisi! - Seni mahveden şey nedir, ne oldu? - Ramazanın gündüzünde eşimle cinsel ilişkide bulundum. - Bir köle azat edebilir misin? - Hayır. - Kesintisiz olarak iki ay oruç tutabilir misin? - Hayır. - Altmış fakiri doyurabilir misin? - Hayır. Bu konuşmanın üzerinden kısa bir müddet geçtikten sonra Peygamberimize (s.a.v.) bir kap dolusu hurma getirdiler. Muhatâbına , ?Bunu götür, yoksullara dağıt? dedi. Adam: ?Yemin ederim ki şu Medine`de benden yoksul, buna benim ailemden daha muhtaç bir kimse yoktur? dedi. Peygamberimiz (s.a.v.), güldükten sonra, ?Al götür, ailene yedir, bozduğun orucun yerine de bir gün oruç tut? buyurdu. Esas önemli kısım da sakız mı orucu bozar, diş macunumu bozar yerine ne imanı bozar? diye sormak lazım. Krem sürmek bozar mı sormak yerine haram yemek, kul hakkı yemek veya rüşvet yemek orucu bozar mı? diye sormak gerekmez mi? İslam coğrafyasının bu zor günlerinde tüm inananlara dua ederek, bizim orucu tuttuğumuz değil de orucun bizi tuttuğu bizi arınmış bir inanan kılan ramazanın manevi ikliminin dolu olduğu günlere ulaşmak ümidiyle