Öğretmenlik sınıfta, okulda, evde, sokakta her hangi bir yerde paydosu olmayan bir niteliğe sahiptir. Çünkü öğretmen sadece bilgileri anlatmakla kalmaz bununla beraber bu bilgiyi veriş tarzı, konuşması, hal ve hareketleri, yeri gelince anne baba, yeri gelince ağabey/abla olabilme yönleriyle her zaman bir rol modeldir. Öğrenciler ana sınıfından üniversiteye kadar ve daha sonrasındaki yüksek eğitimler de dahil olmak üzere öğretmenleri, hocaları ile yol kat ederler. Öğretmen yoksa öğrenme de yok denebilir. Çünkü milyarlarca insanın kendi başına bir şeyler öğrenmesi çok zordur. Öğretmenin bu bağlamda “irşad” görevi ortaya çıkmış olur yani rehber olma, yol gösterme. Bir öğrencinin kabiliyetlerini yeri gelir öğretmen anne babasından daha iyi keşfedebilir. Binaenaleyh öğretmen öğrencinin geçmiş ve geleceğinde yer alan kilit bir rolü üstlenmektedir.
Öğrencinin öğretmene ihtiyacı olduğu gibi öğretmenin de öğrenciye ihtiyacı vardır bir başka açıyla bakarsak “öğretecek kimse yoksa” öğretmen olmak da mümkün değildir. Öğretmen ve öğrenci bir elmanın iki yarısı gibidirler. Anne ve yavrusu gibi, bitki ve toprak gibi. O halde öğretmenler bu mesleğin sadece maddi yükümlülüklerden ibaret değil manevi yükümlülükler ile beraber ayrılmaz bir bütün halinde olduğunu bilmeleri gerekmektedir.
Evet geçmişte bir çok kişinin "hoca dövdü, öğretmen falakaya yatırdı, cetveli elimde kırdı, kulağımı koparırcasına çekti" ve “ben okuldan, eğitimden soğudum" şeklindeki anılarını mutlaka duymuşsunuzdur. “Eti senin kemiği benim" anlayışı her öğretmenin uygulayabileceği bir metod değil bir çoğunun haddi aşarak bu düşünceyi yanlış yere çekerek eğitimde de gerileme sebebi olmalarına yol açmıştır. Çocuk bir hayvan değildir. Bedeniyle de kalbiyle de kendi canı itibariyle şereflidir. Öğretmen "efendi" konumunda öğrenci ise sürekli kendisine kızılan bir "köle" konumunda olursa üstte anlattığımız tırnakla et gibi ayrılmaz bir bütün tanımı bize çok uzak kalır. Siz ihtiyacınız olan bir kimseyi aşağılayabilir misiniz? Tabiki de hayır. Merkeze öğrenci konularak da disiplin uygulanabilir saygı, ahlak ve sevgi eğitimi verilebilir. Bu da öğretmenlerin geniş ufuklu bir bakış açısıyla öğrencilere muamele etmesini gerektirmektedir. Öğrenci nesne olmak yerine özne olursa öğretmen mesleğinin hakkını da tam bir şekilde vermiş olacaktır. Öğretmenlik sadece belli başlı dersleri öğretmek değildir. Öğrencinin psikolojik sorunları ile de ilgilenmelidir bu açıdan rehber öğretmenlere ihtiyaç duyulmaktadır. Bir öğretmeni unutulmaz yapan şey öğrencisinin yüreğine dokunmasıdır.
Öğrencilerin de kadirşinas olması öğretmenlerinin kadrini kıymetini bilmeleri elzemdir. Yoksa “ Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum…” sözünün inceliğini nesillere nasıl anlatırız? Öğrenci ileride de bir şeyleri öğrenip öğreteceği vakit aynı muameleyi görmek için empati ile yaklaşmalıdır.
Başlıca Özellikleriyle Öğretmen
Öğretmenlik bir yetkinlik ve uzmanlık işidir. Bu yola giren kimse torpilden, adaletsizlikten uzak bir şekilde hak ederek öğretmen olmalıdır. Bu bağlamda nice ehliyet, yetki ve öğretmenlik aşkıyla yanıp tutuşan gençlerin hakkına girilmektedir. O yüzden öğretmen daima vicdanlı olmalı mesleğine rahat bir şekilde değil zahmetli ve donanımlı bir şekilde başlamalıdır.
Okulda, sınıfta ve dışarıda daima örnek kimliğe sahip saygılı ve sevgili bir kimse olmalıdır. Öğretmen olduğu kıyafetinden olmasa da sesinden, diksiyonundan hal ve hareketlerinden anlaşılmalıdır.
Kendi alanı yahut farklı alanlarda olsun gerek bilimsel gerek şahsi manada görüşlere ve kişilere saygı duymalı, yargı noktasında su-i zandan uzak olup ön yargılı bir kimlikten uzak olmalıdır. Hüsn-ü zan ile hareket edip, tenkitlere açık olmalıdır.
Öğretmenden bahsederken öğrencinin manevi gelişiminde en önemli isimlerden biri olduğunu zikretmek gerekir. Hal böyle olunca öğretmenin de maneviyatlı, bedenen ve ruhen sağlıklı olması lazımdır. Duygu ve düşünceleri hal ve hareketleri birbirleriyle tutarlı olmalıdır. Bu da akıl ve kalp sağlığı ile alakalıdır. Elbette belki öğretmenlik mesleğine bu tarzda sorunları olan kabul edilmeyecektir ancak önemli olan öğretmen olduktan sonra da bu sağlığı koruyabilmektir. Buna bağlı olarak da öğretmen insan sağlığına zararlı her türlü maddeden uzak durması gerekmektedir.
Öğretmen önce kendisi ile barışık olmalı özgüveni olmalıdır. Sonrada toplumuna ve dünyaya karşı iyimser olabilmelidir. Öğretmenlik bazılarının sandığı gibi bir zamanlar öğrenileni öğretmek değildir. Öğretmen hem kendi alanı ve toplumu ve dünyayı ilgilendiren diğer meseleler hakkında da her geçen gün yeni bilgilere sahip olmalı kendini sürekli geliştirmelidir.
Öğretmen öğrendiklerini paylaşan ve yaşama etkin bir biçimde katılandır. Siyasal örgütler ve baskı gruplarının etkilerinden uzak olmalı siyasi bir görüşü varsa dersine yansıtmamalıdır. İnsanı, diğer canlıları ve hayatı sevmelidir. Çünkü öğretmenin en önemli parçası insan en önemli aracı hayattır.
Öğretmenin, gerek öğrencileri gerek öğretmen dostları, okul görevlileri, öğrenci velileri ve yaşadığı çevre ile olan iletişimi olumlu olmalıdır. Bilimsel gelişmelere, sanatsal faaliyetlere, manevi ilim ve irfan kaynaklı etkinliklere karşı duyarlıdır. Öğretmen düşüncelerinde objektif olmalıdır. Hatalı görüşleri olabileceğini unutmamalı sorun çözücü yapıcı bir kimliğe sahip olmalıdır…
“Hayatta talihli olup olmadığınızı bilmek isterseniz öğretmenlerinize bakınız... Çünkü kişinin başına gelebilecek en güzel şeylerden biri atanmış değil adanmış öğretmenler ile karşılaşmaktır…”