Filozofik bir kavrayış ve bir alim ağırlığı ile maarife odaklanan Topçu, hayatının en velûd düşüncelerini maarif sahasında ortaya koymaya devam etmektedir. Tefekkürünün en derinlikli kısmını diyebiliriz ki maarifi merkeze alarak oluşturduğu mektep ve gençlik üzerine tasavvurlarla ortaya koymuştur.

Topçu’nun idealize ettiği düşünce sistematiğinde milletin kurtuluşuna kapı açacak olan maarifin niteliği ve mefkûresi bellidir: ‘’ilkokulundan üniversitesine kadar bütün basamaklarında bin yıllık millet iradesiyle bin dört yüz yıllık millet karakterinin yaşatılacağı’’ bir yapıda olması gerektiğini belirtir. Bunun yol ve yönteminin ise insanı meydana getiren üç unsurdan birisi ‘’ruhi unsurun’’ sağlanacak ‘’ahlâk ve maneviyat’’ eğitimi ile yükseltilmesi üzerinde durmuştuk.

Aşk ve ilham ile yükseltilecek şahsiyet ile nesil, bedenlerini hoyratça kutsallaştırarak mide ve haz yüklü zevklerin esiri olmaktan kurtarılmalı. Aksi halde toplumu oluşturan fertler tek tek ‘’riya ve müdâhane(şahsiyet zayıflığı, yağcılık)’’ye teslim olurlar. Böyle bir cemiyet mektebinde ise şahsiyetli insanlar yetişmesi beklenemez. Şahsiyetsiz insanlar çoğalır ve yayılır.

Topçu’nun mektebinde ilkokuldan itibaren çocuğa ilk sunulacak şey ‘’hürmet’’tir. Bunun da ilk denemeleri medeniyetimizin ve atalarımızın büyüklüğünü aksettiren tarihimizden şuur inşa eden modellemelerle birlikte ibadetler öğretilmeye başlanmalıdır. Bunun için öğretmen yetiştirme sistemi bu ideallerle mücehhez olarak yeni baştan yapılandırılmalı. Sistemin öngördüğü insan modeli/ideali müfredatı, ders kitapları ve tüm programları ile bu çerçevede oluşturulmalıdır. Hürmet ideali ile yüklenen sitemden yetişen hiçbir çocuk artık varlığın ’’insan, eşya’’ sefaletine razı olamayacaktır. Dolayısıyla kardeşlik duygusu gelişip güçlenecektir. Hürmetle yüklü olarak yetişen bir insanın kalbinden bütün varlığa bir merhamet penceresi açılacaktır. Hakiki manada bir milli maarifin tüm kademeleri insanını hürmet ve merhamet haddelerinden/terbiyelerinden geçirecek şekilde meydana getirilmeli. Bu ahlâk ve maneviyatla yetişen insanlar, cemiyette ikbal tedariki yolunda tüm değerleri ayak altına alan, tamah ve hırslarının esiri olan değil, sanattan edebiyattan zevk alan, kardeşine yardım ve hizmet duygusuna sahip insanlar olarak yetişecektir. İki yüz yıldır kaybedilen ‘’insan’’ da bu insandır.

Topçu’ya göre Türk Maarifi ‘’ edebiyat, tarih ve felsefe kültürü’’  üzerine kurulup insan ideali ve modelinin hedefinde ise ‘’ örnek insan’’ olmalıdır. Örnek insanın hamuru ahlâk ve maneviyat üzerine mayalanmalıdır.

Topçu’nun maarifin idealinin mektebi ‘’mabet’’ mesabesindedir. Yani diğer ibadethaneler gibi Topçu’nun mektebi kutsal bir mekân hükmündedir. Hayalini süsleyen İbni Sina’ların Gazali’’lerin yetiştiği aşkın ilim zamanlarına doğru bereketli bir iklim oluşturmaktır.

‘’Gayesi insanı anlaşılmaz çokluğun karmaşasından kurtarıp, zihinleri manalı ve tatmin edici birliğe ulaştırır. İnsan iradesine takip edeceği istikameti gösterir ve birliğe götüren her hareket gibi ruhi sonsuzluğun sevgisine kavuşturur.’’

Topçu’ya göre ‘’en büyük ders Lehvi Mahfuz’da görülüp öğrenilendir.’’ Ve Hoca’nın mektebinde ‘’muallimle talebe ızdırap çekerek öğretmeye ve ıztırapla öğrenmeye muhtaçtırlar. Ders bu tadına doyulmaz ıztırabın sahnesidir. ‘’ Bu öğrenme sahnesinin ilk esası da öğretmenlerin/muallimlerin ‘’olma’’sıdır. Evvelen muallimlerin olgunluğa erişmesi gerekir. 

Öğrenmeyi bir çıraklık olarak görür hoca. Mektebi de bir öğrenme tezgâhı. Öğrenmenin bir usta çırak ilişkisiyle olacağına inanır Hoca. Ona göre mektepte alınan ders;  ‘’ya bir tasavvurdur, ya hayale mal edilir; ya bir hünerdir, ele mal edilir ya bir iradedir iktidarımıza ilave edilir; ya da bir aşktır, kalbe doldurulur.’’   

Hayalden öteye tasavvurlar ettiren, hüner yani bir beceri sahibi kılan, günümüzdeki edilgen ataletin en büyük ilacı yapmak/yaratmak irade ve iktidarına sahip ve kalbine aşkını yüklenmiş bir nesil ideali var. Topçu, bunu gerçekleştirecek bir mektep tarifi yapar.

Sadece ezberleten muallim ‘’benliğimizin iktidarından bir parçasını yok etmekte’’ olduğunu söyler. Hoca ezber bilgileri insana yük olarak görür.  Ona göre iyi öğretim iyi üslupla yapılır. Hocanın mektebi ‘’bir taraftan verilecek şeyler seçilirken, öbür taraftan insanda alıcılık kabiliyeti doğurulur, beslenir, büyütülür.’’ bir yer olarak tasavvur eder. Ona göre alışveriş, ticaret ve zanaat mektep olmalı, din de cemaate mektep olmalı. Seyahat mektep, sevgi mektep. Ve nihayet  en büyük mektep ölümdür, Hoca’ya göre.

Ona göre mektep ‘’manaya yükseliş, birliğe yöneliş, kaide ve disiplindir. Mektebi aşk besler, metotlu düşünce yaşatır.’’

Hocanın maarifinin mihverini, en merkezi yerini muallimler teşkil eder.  Medeniyet binasının yapı unsuru olan insanı, kuran, inşa eden, sabrıyla yoğuran, samimiyetiyle aşk yükleyen, yaratıcı hale getiren muallimlerdir.

O muallimi, ‘’genç ruhları kendilerine mahsus manadan bir örs üzerinde döverek işleyen bir demirci’’  olarak görür. Onun muallimi genç ruhları ‘’kendine mahsus görüşlere sahip ve kendisi için hayat kaideleri yaratabilen biri olarak’’ yetiştirmelidir. Ona göre muallim ruhlar sanatkârıdır. Muallim ‘’bilen, öğreten, irşad eden, yol gösteren, terbiye eden, hülasa velî, mürebbi ve emin’’ olan kimsedir Topçu’da. Mesuliyeti pek büyüktür muallimin. ‘’İstiklâl harbini damarlara aşılayan ve devirlerin idealizmini yaşatan muallimdir,’’ Topçu’ya göre. ‘’Ruhlara aşılar yapan doktordur, muallimdir. Kalplere ilk yaptığı aşı da merhamet aşısıdır. Sonra ‘’hemcinsini sevmek, sevdiği için aldatmamak, ihmal etmemek’’ bu aşıların en kalıcı olanıdır. Çünkü çocuk merhamet aşısıyla, alemi ve eşyayı sever. Varlığa ve bütün yaratılmışlara sevgi besler.

Bir cemiyette kardeşlik ve dayanışma aşısı muallimin aşk dolu yüreği ile inşa ettiği insanlarla kurulur. ‘’Kime karşı olursa olsun her düşmanlık, kendimize karşı düşmanlıktır’’ inanışını kalplere işleyecek olan yegâne ve tek kimse muallimdir. Bunun için de adanmış bir hayat modeli bir hikâye olması gerekir.  Topçu’nun kendisi hem adanmış, hem de ‘’olmuş’’ bir muallimdi. Bu yol saadeti sonuç değil süreç olarak gören daimi bir yoldur. Talebelerinden D.Mehmet Doğan ’’o hemen kendisini göstermeye çalışan değil, gösterişsiz bir insandı’’ şehadetinde bulunur Topçu için.

İskender ‘’babam beni gökten yere indirdi, Hocam beni yerden göğe çıkardı’’ sözüyle muallimin ve yaptığı işin büyüklüğüne işaret etmiştir.

Miili maarif, örnek insan temelli, model muallim ile kurulan, ruhu düşüncesi insan ideali üzerine kurulan maariftir.

Bu konuya devam edeceğiz.

Kaynak:

  1. Nureddin Topçu – Türkiye’nin Maarif Davası, 5. Baskı 2006 Dergah Yayınları – İstanbul.
  2. TDV İslam Ansiklopedisi Topçu Maddesi