İdealize ettiği mektebi bayraklaştıran Nurettin Topçu, mektep kademelerini terbiye bakımından basamaklara ayırır. ‘’İlköğretimin gayesi kalbin terbiyesi, ortaöğretimde gaye aklın terbiyesi, yüksek  öğretim de ise ihtisaslardır.’’

Talebe; ‘’Hakikatler peşinde koşmayı meslek edinen insandır, gayesi manevî olgunlaşma olan bir mesleğin insanıdır, mekteplerin diploma müşterisi ve istikbalin mevki dilencisi değildir. Disiplinin kainattaki nizam gibi bir zaruret olduğuna inanmış diğer içtimai sınıf insanlarına örnek olacak kabiliyette bir üstün insan namzedidir.‘’

Topçu’ya göre bir ilim zihniyetine sahip olmak mektebin temelini teşkil eder. Bu tarif dogma ve ideolojilerle günümüz eğitim sistemlerine musallat edilen düşünceleri de toptan hükümsüz kılacak mahiyettedir: ‘’İlim zihniyeti tenkitçilik, şüphecilik, ve hiçbir menfaat gözetmeyen hakikat aşkından ibarettir; ve mutlak îman havzası dışında her hakikat bir murakabeye tabidir.’’

Arkasından da mektebi bayraklaştırır: ‘’Mektep millet kültürünün, millet ruhunun bayrağıdır.’’

Muallimi de bugünkü ifadesiyle maarifin öznesi olarak görür: ‘’Muallim meselesi, maarif davamızın ana meselesidir. Maarifi yapacak olan muallimdir.’’

Hoca’ya  göre yetiştirilecek talebeler ‘’ruh ve vicdan aşığı’’ olmalıdır. Ona göre ‘’eğitimci toprağa girmek için tohum olmanın zevkini yaşamalıdır.’’

Topçu’nun çocuk terbiyesindeki başlangıç kavramı ‘’hürmet duygusudur.’’ Çocuğun hürmet duygusu ile cemiyette benlik ve şahsiyet kazanacağını belirtir. İnsanın alçaldıkça yükseldiğini hissettiren yüksek bir şahsiyet çimentosudur hürmet duygusu. İçinde saygıyı, sevgiyi, aşkı, alçak gönüllülüğü barındıran bir yüksek kimlik mührüdür hürmet duygusu. İnsana, çevereye, cemiyete, aileye hürmet duygusuyla yetişen insanın kalbi kendiliğinden ‘’merhamete’’ açılacaktır. Değilse insan hoyrattır.

Bu iki aşamadan sonra ilkokul talebesi ‘’hizmet ve fedakârlık’’ denemeleri yaptırılarak ahlâklı bir fert olmaya hazırlanmalıdır.

Hocaya göre lisenin ilk üç sınıfında kainat hakkındaki müspet bilgiler verilmeli ve ilim zihniyeti aşılanmalı. Matematik çözümleme ve indirgeme, tabiat dersleri gözlem, deney, sınıflama ve karakterlendirme metotları ile, tarih, sanat ve felsefe dersleri aklın hüküm çıkarabilmesine elverişli metotlarla verilmelidir. Ortaöğretimin gayesi ihtisas öğretimine hazırlamaktır. ‘’Zakânın bir büyük ambar olmaktan ziyade irade ve keskin kılıç haline getirmek ortaöğretimin asıl işidir’’  Ortaokul ve lisede ‘’şehveti daha damarlarda hükmünü yapamadan aşk haline koyacak olan müzik kültürü’’ verilmelidir.

Bütün büyük medeniyetler insanlığın manevi kudretinin hayata hakim olmasıyla meydana çıkmıştır.

Sonraki aşamada kazandırılması gereken duygu ise merhamettir, çocuğa. Akif ve diğer büyük sanatkârlarımız Allah’a götürücü bir ruh ile okutulmalı. ‘’Asrın ızdırabı irade ve iman hastalığıdır. Şefkat ve merhametle tedavi edilecek yerde kin ve gayzla yumruklanan yaralarımız kanıyor.’’

‘’Sizi size medh edipte mest edenler değil acı söyleyenler sizin dostunuzdur.’’ ‘’ Manevi kültürün özünü yaşatan insan sevgisi yaşatan özü ahlâkın sahası, onun gayesi olan Allah ideali ise dinin sahasıdır.’’

‘’Fayda ve menfaat fikrini hakikat diye kabul eden pragmatizme hayatı menfaatten ibaret çirkef ve batakta kıvranırken etrafına bencillik, kurnazlık ve muvaffakiyet maharetlerinden yapılma çamurlar sıçratan menfaat bezirgânlarının ‘’amentü’’sü haline geldi.’’

‘’Manevi kültürün özü insan sevgisidir. Gayesi Allah sevgisidir.’’

‘’Öğüt vermekle ahlâk telkin edilmez diyenler bilmiyorlar ki, insan da hareketler meydana getiren inanılmış sözler ve telkinlerdir.’’

Hoca yabancı dille eğitimi ‘’millet bağrına saplanmış hançer’’ olarak görür. O vecizeyi hatırlayalım: ‘’Sizinle olmayan size düşmandır.’’

Üniversite bin yıllık millet varlığımızı ortaya koyup geliştirecek bir ‘’ilim ve fazilet yuvası’’ olmalıdır. Üniversite hoca için  ‘’içindeki gençliği hörmet duyguları, fazilet ve vatanperverlik idealiyle cihazlandıracak yepyeni bir öğretim kadrosu’’ kurularak yeniden ayağa kaldırılmalı.

İkinci dünya savaşında Fransa’nın Almanya tarafından işgal edildiği gün Bordeaux’ya sığınan Fransa devlet başkanı Potain radyodan şöyle seslenir halkına, ‘’Dostlarım, zevk bizi mahvetti.’’ Bu seslenişe mukabeleten de Topçu kendi yürek sesiyle haykırıyor: ’’Hevesler ve hırslar bizi mahvediyor!’’

‘’Gerçekte din, psikoloji ile metafiziğin karışımıdır.’’ ‘’Din eğitimi her şeyden önce bir kalp eğitimidir.’’ ‘’İbadet şevk ve aşk ile tereddütsüz Allah’a teslim olmadır. ‘’Ona göre ‘’inanan insan için inancının konusundan daha kesin hakikat olamaz.’’ ‘’Din bir irşad mesleğidir.’’’İrşad Allah’a götüren yolu aydınlatmaktır; bedene değil ruha çevrilir.’’ Edebiyat en kuvvetli din aşısı verecek kültürü verir.

‘’İnsanın hayatına kıymet vermesini bilen, verdirmeye muktedir bir zihniyet hayatımıza hakim olmaktan pek uzak kaldı.’’ Ahlak terbiyesinin özü.’’Din terbiyesinin yokluğu.. gençlikteki feragati boğucu gururu hazırlamış ve sade kendi istikbalini düşünen kendi kibir ve menfaatini okşayanları putlaştıran hodgam bir nesil ortaya çıkarmıştır.’’ Kurtuluşumuzun ilk müjdesi ilkokulda başlayacak olan iç terbiyesi olacaktır.’’ ’İlham kaynaklarımızın çoğu tarihtedir.’’ ‘’Milli eğitim denince bir milletin dil ve geleneklerine aykırı olmayan bütün irfan müesseseleri akla gelebilir.’’

Hocanın idealindeki büyük insan: ‘’Cemiyette mesuliyet ve fedakârlık duygularıyla nefsini vakfetmiş, şöhretle, servetten ve kuvvetten uzakta yaşayan insanlara büyük demeliyiz.’’ Genç nesillere ‘’büyük hareketler’’ diye bunları tanıtmalıyız. ‘’’’Ahlâk ideali, milli mukaddesatına sahip, milletini bütün milletlerin üstüne çıkarmayı gaye edinen, modern medeniyetin istediği şahsiyeti yetiştirmektir.’’

‘’ilkokulda çocuklarla teker teker uğraşmak, onun iç hayatıyla temasa geçmek, ona mukaddesatı örneklerle aşılamak, genci iradeci bir sanat kültürüne fasılasız tabi tutmak, ilkokuldan üniversiteye kadar terbiyenin tutacağı yol olmalıdır.’’

Hocaya göre ’’Terbiye pek ince bir sanattır.’’ Mektebi kalp terbiyesinin yapıldığı yer olarak görür. Adam olmaya, insan yetiştirmeye giden yolun temelleri mektepte atılır. ‘’Okulun vereceği kalp terbiyesi, genci başkalarına yük olmadan yetişebilecek meziyetlere sahip kılar. Onu  hayatını namusuyle,  alınteriyle ve kâbil olduğu kadar güçlükle kazanmayı sevdirir. Hayatı kurnazlıkla kolay kazanmak emellerinden uzaklaştırır.’’

 Hoca idealizmi hayatın temel hedefi haline getirerek gençlere seslenir: ’’Gençler, ‘’Şuna inanınız ki, dünyada hiçbir fetih kaderin sırrına vakıf olanlar için, sınıf kapısını açmak kadar şerefli değildir.’’ Talebenin her halinden ve yetişmesindeki sorumluluğunu doğrudan mektep ve muallime yükler: ’Şahsiyet ve halleriniz bizim hünerlerimizin gerçek eserleridir.’’ Bugün benlik dediğimiz, kimlik diye tarif ettiğimiz insanı inşa etme görevini yüklediği muallimin esas görevini ortaya koyar: ‘’Bizim vazifemiz karakter yapmaktır, şahsiyet yaratmaktır.’’

Selametle ve mekteple kalın.