https://www.larende.com/files/uploads/user/049251c63a428a409b576d20a86ec031-8bb54f296073324d844b.webp
Ahmet ŞENKAL
Advert

GURBET

08-06-2023 10:19

İnsanoğlu ruhlar aleminde alem-i gaybda iken ‘’kün fe yekün’’ emri ile alem-i şehadette yaşamaya Hazret-i Adem ile başlıyordu. Madde ile mana birleşmiş yeni bir canlıya dönüşmüştü. Bir nevi gurbet bitmiş, esas maksat olan cennete kavuşmuştu.  

 

        Adem (as) cennette idi fakat yalnızlık o na ayrı bir gurbet hayatı gibiydi. Yüce Allah Adem’in bu yalnızlığını ve garipliğini gidermesi  ve tamamlayıcısı olması için ona en yakın bir dost ve arkadaş olan ve kısm-i sani diye isimlendirilen Hazret-i Havva’yı eş olarak yaratmıştı. Yalnızlık bitmiş her şey güzel gidiyordu ta ki… Şeytan’ın vesveselerini ilk etapta dikkate almayan Hazreti Adem Cennetten çıkmak istemiyordu. Hz. Havva’da Cennetin geçici olmamasını istiyor, devamlı kalalım diyordu. Bir an gaflete düşmeleri ‘’sakın bu ağaca yaklaşma’’ emr-i ilahisini unutmalarına ve dünya semasına inmelerine sebep olmuştu. Şeytanın bu ağaçtan yerseniz ebedi cennette kalacaksınız; yoksa bir müddet sonra dünya semasına ineceksiniz diye onlara iylik gibi gözüken hoş fakat aldatıcı bir hayat vaat etmişti, Onlar da aldanmıştı.

 

       Yeryüzüne gönderildikten sonra gördüler ki; dünya ne Cennet’teki gibi güzellikler diyarı ne de rahat yeri idi. Bir anda her şey tersine dönmüştü. İkram-ı ilahi ile cennette yaşamak varken imtihan-ı ilahi ile karşı karşıya kalmışlardı. Tekalif-i hayat ise ikisine de bir takım zorlukları getiriyordu. Bu dünyada hayat da zordu, imtihan da. Adem Rabbine verdiği sözü unutarak bu hataya düştüğü için insan diye, yani: ‘unutan varklık’ diye isimlendirilecekti.

 

      Gurbet başlamıştı ‘’kün feyekün’’ ile… Alem-i beka’dan, Cennet’e oradan da alem-i faniye yani bu dünya alemine. Esas gurbet bu olsa gerekti. Tekrar dönüş elinde değildi ve çok zordu, döndüğünde ise belki saadeti ebediye ile karşılaşacaktı belki de şekavet-i ebedi ile.

 

       Gurbeti hafifleten tek teselli kaynağı ise belki de her iki alemin sahibinin ‘’bir’’ olması ’’tek’’ olması , ve her şeye ‘’kadir’’ olması idi. O aynı zamanda Rahman ve Rahimdi. En nazdar ve nazenin kulunu terk etmezdi. Ne orada ne de burada. Bunun için bu dünyanın zahmet ve meşakkati bittikten sonra rahmet ve merhameti ile tekrar bizleri Cennet-i Firdevsinde misafir edecekti. Biz Allah’a böyle inanıyoruz ve böyle iman ediyoruz.

 

      Adem(as) bu iman ve inanç ile bu dünyadaki çilesini, çaresizliğini ve pişmaniyetini kendine mazeret yapıp sığınacak melce olarak yaratıcısına iltica etmişti. Rabbi Rahim’i de O’nun ruhlar aleminde Rabbine verdiği ‘’kalü bela’’ misak-ı ezelisinden uzaklaşmasına sebep olan unutkanlığını ve pişmanlığını kabul etmiş tövbesine icabet etmişti. Böylece yeniden bir iman ve ümit oluşmuştu. Gün gelecek gurbet bitecekti. Rabbi rahimine yine kavuşacaktı. Fakat bunun bir zorluğu ve bir de güzelliği olacaktı. Zorluk cennete nisbeten bu dünya hayatının meşakkatleri, güzelliği ise Allah’ın mülkünü yaşanabilir bir cennet bahçesine çevirebilmek bağlar, bahçeler, meyveler, sebzeler, evler, köşkler, saraylar yaparak yaşanabilir bir dünya kurmak. İnsanoğlu olmasaydı bu dünya ne işe yarayacaktı. Demek ki geçici gurbetliklerde de bir güzellik var. Bir başka güzellik de; Adem babamızın bu pişmanlık ve niyazı bizlere de tövbe kapını açmıştı.

 

      Benim Mehmet amcam, gurbet diyerek çocuğunu okula göndermese, askere göndermese, çalışmaya göndermese ne olurdu?

      Benim Fatma teyzem gurbet diyerek kızını susanın öbür tarafına, demirin arkasına, karşı köye, bir başka şehire gelin etmese, ne olurdu? Hatta daha da ötelere elin memleketine gelin etmese ne olurdu?

 

      Benim Karamanlı hemşehrilerim, benim Yozgatlı vatandaşlarım Almanya’ya, Fransa’ya, Hollanda’ya keşke gitmek zorunda kalmasa idi. 2. Dünya savaşının yaşandığı 1939 ve 1945 yıllında yerle bir olan Almanya ve Avrupa ülkeleri savaştan sonra hızlı bir ekonomik ve sanayi devrimi gerçekleştirmişti. Bu ülkelerin kalkınmasında gurbetçilerimizin büyük katkısı olmuştu.  Gönül isterdi ki;  2. Dünya savaşına katılmayan ülkemiz de o yıllarda devrim yasaları yerine benzer bir ekonomik ve sanayi devrimi gerçekleştirmiş olsa da  gurbetçilerimiz kendi ülkelerinin ve vatanlarının  üretim ve kalkınmasına  katkı sağlasa idi.  

Gurbetçilerimiz Almanya’yı Almanya yapmak yerine, Türkiye’yi Türkiye yapmak için çalışsa, yani memleketi için milleti için çalışma imkanı sağlansa idi.

 

      *Mehmet amcanın çocuğu okudu, çalıştı iş, güç meslek sahibi oldu. Babasına hayırlı bir evlat ülkesine hayırlı bir vatandaş oldu hizmet etti.

    

 *Benim Fatma teyzemin kızı gelin gitti, çoluk, çocuk sahibi oldu neslini devam ettirdi, evlat yetiştirdi evini ülkesini şenlendirdi.

   

  *Benim Karamanlı hemşehrim yurtdışında gurbetçi oldu; yurt tuttu, çalıştı çabaladı geride bıraktıklarına ekmek oldu, aş oldu, ev oldu, bark oldu.

 

      Gurbetçi kardeşlerim bununla da yetinmediler, çalıştıkları bölgelerde dernek oldular, vakıf oldular, cami yaptılar, cemaat oldular. Dinlerinin ve kültürlerinin temsilcisi oldular. Oraları Türkiye’nin küçük bir şubesi yaptılar, dinlerini korudular, milliyetlerini korudular, örf ve adetlerini korudular, Türk olarak yaşadılar, Müslüman olarak kaldılar.

 

      Bunların hepsi geçici gurbetmiş meğer; okumaya giden gelir, askere giden gelir, çalışmaya giden gelir, gelin olan gelir, yurtdışına giden gelir. Her gelenin bir güzelliği olur; iş olur, aş olur, vatan olur, çocuk olur… Bunların hepsi de ayrı bir güzellik ve kavuşma olur, hatıra kalır, gün gelir hasret biter, gün gelir ömür biter.

 

       Bu gurbetler içerisinde  çok uzak gibi gözükmesine rağmen insana en yakın olanı baki dünyadır, ebedi saadettir.  Bir gün bizi bu baki alemden, Cennetten, Cemalullah’tan uzaklaştıran gurbet de bitecek, bekaya namzet olan insan için ebedi alemin bileti ve pasaportu olan mevt kapımızı çalacak esas vatanımız olan baki aleme, yani cennete ve Cemalullah’a kavuşacağız İnşaallah.

 

       Şairin dediği gibi ‘’kavuşmak ümidi olmasaydı bu gurbetlere dayanılır mıydı’’.

Neler Söylendi?

Ümüt İbrahim Öztürk

İşte bu benim aradığım yazar.Her şeyi çok güzel anlatmış.Tebrik ediyorum.Bu yazarla tanışmak isterdim.Yazılarını merakla takip ediyorum. 10 ay önce

Ahmet Çömçe

Gurbet ne kadar güzel anlatılmış.

10 ay önce