<p>Her hafta olduğu gibi bu haftada M&uuml;sl&uuml;manlar Cuma g&uuml;n&uuml; camilere akın ediyor. Ezan okunmadan &ouml;nce camileri koronavir&uuml;s &ouml;nlemleri &ccedil;er&ccedil;evesinde dolduran cemaat, &ouml;nce cuma vaazını dinliyor.&nbsp;<br /> Tabi, cuma namazının olmazsa olmazı hutbe&hellip; Diyanet İşleri Başkanlığı bu haftanın Cuma Hutbesini&nbsp;<strong>&quot;Yaşlılarımıza Vefa, Rahmet ve Mağfiret Vesilemizdir&quot;</strong>&nbsp;başlığı adı altında yayımladı.<br /> Hutbede, 29 Ekim&#39;le ilgili olarak, &quot;Aziz M&uuml;sl&uuml;manlar! Bug&uuml;n Cumhuriyetimizin ilanının 98. yıl d&ouml;n&uuml;m&uuml;. Bu vesileyle şanlı Kurtuluş M&uuml;cadelemizde canlarıyla, kanlarıyla bu toprakları savunan ve vatanımızı bize emanet eden aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve devlet b&uuml;y&uuml;klerimizi rahmet ve minnetle y&acirc;d ediyoruz. Y&uuml;ce Rabbimiz kıyamete kadar bu mukaddes vatanda birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi daim eylesin&quot; ifadeleri kullanıldı.&nbsp;<br /> &nbsp;</p> <p><strong>Hutbe&#39;nin tamamı ise ş&ouml;yle:</strong><br /> <br /> <strong>Muhterem M&uuml;sl&uuml;manlar!</strong><br /> Mekke&rsquo;nin fethedildiği g&uuml;nd&uuml;. Hasret sonra ermiş, Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ve g&uuml;zide ashabı yıllar sonra Mekke&rsquo;ye kavuşmuşlardı. M&uuml;minler sevin&ccedil;le birbirine sarılıyor, b&ouml;yle bir &acirc;nı l&uuml;tfettiği i&ccedil;in Cen&acirc;b-ı Allah&rsquo;a ş&uuml;krediyorlardı. Peygamberimizin vefak&acirc;r arkadaşı Hz. Eb&ucirc;bekir ise şehre girer girmez doğruca babası Eb&ucirc; Kuh&acirc;fe&rsquo;nin yanına koşmuştu. Can-ı g&ouml;n&uuml;lden İslam&rsquo;ı kabul etmesini arzuladığı babasını &ccedil;abucak Res&ucirc;l&uuml;llah&rsquo;ın huzuruna getirdi. Allah Res&ucirc;l&uuml; (s.a.s), sa&ccedil;ı sakalı ağarmış, g&ouml;zleri g&ouml;rmeyen ihtiyar adamı karşısında g&ouml;r&uuml;nce b&uuml;y&uuml;k bir tevazu ile hicret arkadaşına ş&ouml;yle dedi: &ldquo;Yaşlı baban evinde kalsaydı da ben ona gitseydim olmaz mıydı?&rdquo;1</p> <p><strong>Aziz M&uuml;minler!</strong><br /> Elleri &ouml;p&uuml;lesi ulu &ccedil;ınarlarımız yaşlılarımız, Y&uuml;ce Allah&rsquo;ın, dualarına icabet ettiği, ihsan ve ikramına mazhar kıldığı kimselerdir. Ge&ccedil;mişimizle geleceğimizi birbirine bağlayan en değerli k&ouml;pr&uuml;lerimizdir. Bizler, Rabbimize olan sevgimizi, Peygamberimize olan muhabbetimizi onlardan &ouml;ğrendik. Milli ve manevi değerlerimizi, &ouml;rf ve &acirc;detlerimizi onlar bize aktardı. Yuvalarımızın dayanağı, bereket kaynağımız hep onlar oldu.</p> <p><strong>Kıymetli M&uuml;sl&uuml;manlar!</strong><br /> Hayatı boyunca yaşlılara ayrı bir değer veren Res&ucirc;l-i Ekrem (s.a.s), bizlere ş&ouml;yle sesleniyor: &ldquo;Bir gen&ccedil;, bir yaşlıya yaşından dolayı h&uuml;rmet ederse, Allah da ona, yaşlılığında h&uuml;rmet edecek birisini g&ouml;nderir.&rdquo;2 &Uuml;mmet-i Muhammed olarak bize yakışan, rahmet ve bereket vesilesi olan b&uuml;y&uuml;klerimizi, fed&acirc;kar ve cef&acirc;k&acirc;r anne babalarımızı yaşlandıklarında yalnız bırakmamaktır. &Ouml;m&uuml;rlerinin en hassas d&ouml;neminde yanı başlarında olmak, ihtiya&ccedil;larına koşmaktır. Onlara g&ouml;n&uuml;l alıcı s&ouml;z s&ouml;ylemek, &ldquo;&ouml;f!&rdquo; bile dememektir. Şefkat ve merhametle muamele etmek, hayır dualarına mazhar olmaktır. Zira yaşlılara h&uuml;rmet, Cen&acirc;b-ı Hakk&rsquo;ın rızasına sebeptir.</p> <p><strong>Değerli M&uuml;minler!</strong><br /> Rabbimiz ş&ouml;yle buyuruyor: &ldquo;Andolsun biz insanoğlunu şerefli bir varlık olarak yarattık. Onları karada ve denizde gezdirdik, kendilerine g&uuml;zel g&uuml;zel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın &ccedil;oğundan &uuml;st&uuml;n kıldık.&rdquo;3 Evet, kadınıyla erkeğiyle her insan değerlidir, saygındır, h&uuml;rmete layıktır. Bununla birlikte ağarmış sa&ccedil;ları, b&uuml;k&uuml;lm&uuml;ş belleri ile yaşlılarımız rahmet ve mağfiret vesilemiz, dua kapılarımızdır. Peygamber Efendimiz (s.a.s.)&rsquo;in beyanı gayet a&ccedil;ıktır: &ldquo;Allah Te&acirc;l&acirc;, istikamet &uuml;zere olan, sa&ccedil;ları ağarmış ihtiyar bir M&uuml;sl&uuml;man kendisine dua ettiğinde, duasını kabul etmemekten hay&acirc; eder.&rdquo;4<br /> <br /> &Ouml;yleyse geliniz, k&uuml;&ccedil;&uuml;kken elimizden tutup bizleri bu g&uuml;nlere ulaştıran b&uuml;y&uuml;klerimize h&uuml;rmette kusur etmeyelim. Hal ve hatırlarını soralım, her t&uuml;rl&uuml; hizmetlerine seve seve koşalım. Yaşlılarımıza h&uuml;rmetin, hanelerimize huzur, &ouml;mr&uuml;m&uuml;ze bereket katacağını unutmayalım.</p> <p><strong>Aziz M&uuml;sl&uuml;manlar!</strong><br /> Bug&uuml;n Cumhuriyetimizin ilanının 98. yıl d&ouml;n&uuml;m&uuml;. Bu vesileyle şanlı Kurtuluş M&uuml;cadelemizde canlarıyla, kanlarıyla bu toprakları savunan ve vatanımızı bize emanet eden aziz şehitlerimizi, kahraman gazilerimizi ve devlet b&uuml;y&uuml;klerimizi rahmet ve minnetle y&acirc;d ediyoruz. Y&uuml;ce Rabbimiz kıyamete kadar bu mukaddes vatanda birlik ve beraberliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi daim eylesin.&nbsp;<strong>(Konhaber - Kemal Sayın)</strong><br /> <br /> <strong>1 İbn Hanbel, VI, 350.<br /> 2 Tirmiz&icirc;, Birr, 75.<br /> 3 İsr&acirc;, 17/70.<br /> 4 Taber&acirc;n&icirc;, el-Mu&rsquo;cemu&rsquo;l-evsat, V, 270.</strong></p>