Cihannüma Tarafından
Düzenlenen Pazar Sabah Namazı Buluşmalarında oy kullanmanın önemi konusu
işlendi.
Cihannüma Karaman Şubesi
tarafından düzenlenen Pazar Sabah Namazı Buluşmaları devam ediyor. Bu haftaki
sohbette oy kullanmanın önemi konusu işlendi. Aktekke Camisinde eda edilen
namaz sonrası Hatuniye Medresesine geçildi. Şükrü Özdemir Hoca?nın Kur?an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program
KMÜ İslami İlimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nasseruddin
Mazheri?nin sohbetiyle devam etti. Nasseruddin Mazhari Konuşmasında;
Oy Kullanmak Dini ve Milli
Vazifedir
Değerli dinleyiciler! Bu gün
gündemi ilgilendirecek biç kaç hadisi sizinle paylaşmak isterim. Genelde
toplumda sunulan hadisler ahlak, erdem, temizlik vesaire gibi konular ile
alakalı oluyor. Siyasi ve toplumsal olayları ilgilendiren, özellikle de hayatın
en hassas noktalarını ele alan birçok hadise temas edilmemektedir.
Bazı insanlarda oy verme
konusunda şöyle bir kanaat vardır: ?siyaset zaten hile, kandırma,
samimiyetsizlik, hainlik demektir. Öyle ise biz niye kendimizi yoralım? Zaten
işe yaramaz. Sonuç değişmez?. Böyle anlayışa sahip olan kimseler siyasetten
uzak dururlar, kendilerini aday göstermezler, aday olanlara da oy vermezler. Bu
düşünce her ne kadar iyi niyetten kaynaklansa bile milletin ve devletin
aleyhine neticelenen bir düşünce tarzıdır. Bunun yanı sıra kendini sele teslim
edip her türlü irade ve gücünü inkar eden bir kişi şuurlu, bilinçli bir
Müslüman olamaz.
Ebu Bekir (ra) Hz. Peygamber
(sa)?dan şöyle bir hadis nakleder: ?insanlar zalimi gördükleri zaman ona engel
olmazlarsa her kesi kapsayacak bir azaba duçar olacaklar?. Bir toplumda
yaşıyorsunuz ve iyice görüyorsunuz ki eğer ben oy kullanmazsam bu kötülük ve
fesat güçlenecek, Müslümanlar zayıf düşecek, fitne fesat kol gezecek, ümmet ve
millet perişan olacak, hüküm ve iktidar ehil olmayan, millete hayır getirmeyen
kimselerin eline geçecek, işte bu gibi durumda oy kullanmak şer?i bir vecibe
haline gelecektir.
Diyelim ki hiç beğenmiyorsun
kimseyi ama oy vermediğin takdirde birçok Müslümanın mağdur olacağını, zayıf
düşeceğini biliyorsun; o zaman da diğer insanlar için oy vermen vacip olur.
(Bana ne diğer insanlardan? Benim tuzum kuru? dünya değişse de bana bir şey
olmaz, ekonomik bakımından asla zarar görmem, bana ne milletin geleceğinden? ne
halleri varsa görsünler) bir mantık ile hareket etmek şuurlu bir Müslümana
yakışmaz. Hep şahsi çıkarını düşünen ve diğer insanların ne çektiğinin farkında
olmayan kimseleri Sadi Şirazi ördeğe benzetmiştir. Sadi der ki: ?Nuh tufanından
ördek korkar mı? Nuh tufanı ile bir karış su ördek için aynıdır, dizini
geçmez?. Başka bir yerde der ki: Bir zamanlar Bağdat şehrinin bir semti tamamen
yanmıştı, o semtte bulunan bir dükkân sahibi ellerini kaldırmış yüksek sesle:
Allah?ım sana şükürler olsun! iyi ki benim dükkanım yanmadı, diye şükür
ediyordu. Bilge bir kişi ona dedi ki: sen hala insanlıktan nasibini
alamamışsın. Çünkü bir şehrin yanması seni asla etkilemiyor?.
(komşusu aç iken tok yatan
bizden değildir) hadisi sadece maddi açlığı ifade etmez. Siyasi, toplumsal ve
kültürel anlamda da böyle düşünmek lazım. Bu konularda da Müslüman şuurlu ve
hassas olmalı. ?iyilik ve takva üzere birleşin, yardımlaşın? diyor yüce Allah
(cc).
Ahmed b.Hanbel, Sahl b.
Hanif?ten şöyle bir rivayette bulunmuştur: ?bir Müslümanın yardımına muktedir
olduğunuz halde, gözünüzün önünde zelil edilirse, sizde bu duruma seyirci
kalırsanız, Allah (cc) böyle bir kulu her kesin nezdinde rüsva ve zelil
edecektir?.
Oy vermemek şahitlik yapmama
ile eş değerdir. Nasıl ki yalan ve yanlış şahitlik haram ise doğru şahitliği de
saklamak haramdır. Şahitliğin ne kadar ağır olduğu, saklamasının da ne kadar
insanın ruhunu kararttığını Allah (cc) Bakara süresinin 283. ayetinde şöyle
belirtmiştir: ?Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse, şüphesiz
onun kalbi günahkârdır.?. Bu ayetin sonu şöyle bitiyor: ?Allah, yaptıklarınızı
hakkıyla bilendir?. Yani şahitliği yapıp yapmadıklarınızı, doğru şahitlik mi
yoksa yanlış şahitlik mi, hangi maksatla nasıl tasarrufta bulunduğunuzu çok iyi
bilir.
Ebu musa el-Eşari (ra) der
ki: ben Hz. Peygamberi şöyle buyururken işittim: ?şehadet için çağırılan kimse
onu saklarsa (olduğu gibi söylemezse) yalan yere şehadet etmiş gibidir?.
Şahitlikte asıl olan
çağırılmadan şahitlikte bulunmaktır. Karakteri sağlam, şuurlu, vicdanı bidar
olan kimse millet ve devleti ilgilendiren konularda şahitliğini saklamamalı.
Halid b. Velid bu konuda Hz. Peygamberden şöyle hadis nakletmektedir:? Size
Allah nezdinde en hayırlı şahitten haber vereyim mi? Kimsenin teşvikini
beklemeden şahitlik yapan kimsedir?. Tabi ki bu şahitlik toplum ve milleti
ilgilendiren konularda olursa daha da önem kazanır.
Dr. Ali el-Verdi oy
kullanmayı çağımızın emr-i bi?l ma?ruf nehi ani-l münker?in (iyiliğe emir etme
ve kötülükten alı koyma) en etkili ve en büyük vesilesi olarak tanıtıyor.
Bazı insanlarda oy vermek
haramdır diye inanıyor ve propaganda yapıyor. Bu kesim gerçekten ne dediğini
bilmeyen, kısacası saçmalayan kesimdir. Bunların hiçbir dini dayanağı yoktur.
Aslında bu kesim insanları şahsiyetsizliğe davet ediyorlar desek yanlış olmaz.
Şahsiyetsizlik nedir? Şunu demek isterler aslında: sen bu toplumda yaşıyorsun,
ama yaşamamış gibi davran. Zannet ki sen bu toplumda yaşamıyorsun. İlginç olan
şudur ki bu kesim hilafeti savunan kesim olarak kendini lanse ediyor. Yani
sorgusuz sualsiz, insanların görüşüne asla başvurmadan bütün yetkiyi tek bir
kişiye vermeyi meşru görürler, ama milletin
oyu söz konusu olduğu zaman
haram bunu gayri meşru olarak tanıtırlar. Peki, o nasıl meşru oluyor da oy
kullanmak meşru olmuyor? Gerçekten hayret vericidir bir durum bu anlayış!
Hani meşhur bir ayet var ya:
?Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu
değiştirmez.?. Bu ayet aslında Müslüman bireyi tam bir harekete çağırıyor.
İradesini kullanmaya, kendini şahsiyet ve aktif bir birey saymaya davet ediyor.
Ne kadar iyi olursan ol, kritik zamanlarda pasif olursan ferdi iyiliğin asla
bir hayrı olmaz. Çünkü şuurlu Müslüman sadece kendisi için yaşamaz, diğer
insanlar için yaşar. Hz. Peygamber (sa)?in pasifliğini şu ayet aktif haline
getirmiştir. Öyle aktif olmuştur ki ümmete yön ve vizyon vermiştir. ?kalk ve
uyar?.
Müslümanın yaşaması toplumda
hissedilir, yok gibi yaşamaz. Olması ile olmaması bir olan. Ölü mü diri mi
bilinmeyen kimseden hayır gelmez. Ben olsam da olur olmasam da bu böyledir,
böyle olacak şeklinde bir anlayış toplumu felç eden bir anlayıştır.
İnsanın hayatını halini ve
ahvalini değiştiren harekettir. Mevlana der ki Cenin anne karnında hareket
etmeseydi ona beş duyu organı verilmiş olur muydu? En azında cenin gibi ol,
hareketsiz olma, pasif yaşama der Mevlana. Bu şiirin devamı çok çarpıcıdır, der
ki: Allah (cc) çalışmadan meydana gelen dağınıklığı sever, uyumaktan ve pasif
kalmaktan boş çaba bile iyidir. Muhammed İkbal hatıralarında der ki: ben yurt
dışında öğrenci iken Mevlana?nın bu beytini odamda okurken kendimden geçip
çığlık atmıştım. Yan komşum gelip durumu sorduğunda ona: ?keşke Müslümanlar
Mesnevinin sadece bu beytini anlayıp uygulasaydı! İnanın her şey düzelirdi?
dedim.
Bir de oy kullanırken
Müslümanların en azılı düşmanlarının okunu takip etmemiz lazım. Siyasi bağlamda
içimizden kimleri sevmezler, kimlerden çok nefret ederlerse onlar ümmetin
yararını düşünen insanlardır demektir. Ne demişler: ?düşman okunu takip edin, o
sizi hak ehline götürür?.
Program Nisan ayında okunan hatmi şeriflerin duasıyla sona erdi.