Bu haftaki sohbette ?Müslümanların İzzet Sahibi Olmaları? konusu işlendi. Aktekke Camisinde eda edilen namaz sonrası Hatuniye Medresesine geçildi. KMÜ öğrencisi Furkan Çörten tarafından Kur?an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program KMÜ İslami İlimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nasseruddin Mazheri?nin sohbetiyle devam etti. Nasseruddin Mazheri Konuşmasında;

 

Güç Sarhoşluğu

                Değerli dinleyiciler! Hepinize saygı ve selamlarımı iletiyorum. Bugünkü konumuz güç sarhoşluğu olacaktır. Yaşadığımız çağda güç sarhoşluğuyla müptela olup yaratanı hatta kendisini unutan kimseler, topluluklar vardır. Öyle ise başlangıcı bir ayeti kerime ile yapmak isterim. Allah (c.c) buyurur ki: ?kafirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sizi aldatmasın. Onların bu refahı az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. O ne kötü varış yeridir?.

                Güç sarhoşluğuyla giriftar olan kafir devletler şimdi olduğu gibi eskiler de de varmış. Allah (c.c) onlardan Kur?an?ı kerimde açık bir şekilde bahsetmiştir. Bunlar her zaman yeryüzünde tekebbür eden ve güçleriyle böbürlenen kesim olmuşlardır. Aynı zamanda bu kibirlerinden dolayı da er geç Allah?ın gazabına maruz kalmışlardır. Çünkü Allah (c.c) mühlet verir ama kesinlikle ihmal etmez.

                Güç sarhoşluğu eski ümmetleri peygamberlerin inkârına kadar götürmüştür. Dünyevi imkânlar onarı o kadar sarhoş etmişti ki Peygamberleri bile küçümsediler.(Âd kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış: Bizden daha güçlü kim var, demişlerdi. Onlar kendilerini yaratan Allah?ın onlardan daha kuvvetli olduğunu görmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi inkâr ediyorlardı)

                Kul yaratanına karşı mütevazı olması gerekirken yeryüzündeki böyle insanlar ona baş kaldırıyorlar. Bu haddi aşma ve tekebbürü Allah (c.c) asla kabul etmez. En nefret ettiği şey aciz biçare kulun böyle davranmasıdır.

Müslüman bir birey böyle haddi bilmez topluluklar, bireyler ve devletlere karşı her zaman onurunu ve izzetini korumalı. Dik durmalı, onlara asla boyun eğmemeli. İzzetini onurunu imanından almalı. Kendisine yapılan haksızlığa susmamalı. Böbürlenme, haddi aşma ve haksızlık imansız böyle zorba kimseler tarafında olursa gerekirse misliyle karşılık vermeli. Asla boyun eğmemeli. Çünkü Müslüman izzet ve onur sahibidir. Allah (c.c) buyuruyor ki (üstünlük ve izzet ancak Allah?a, onun elçisine ve müminlere mahsustur, fakat münafıklar bilmezler).

İzzeti dünyevi güç ve makama sahip olan, Allah?a inanmayan, yeryüzünden böbürlenen kimselerin yanında arayanlar sonunda mutlaka zelil ve rüsva olurlar. Onların nezdinde el pençe divan duran: ?siz olmazsanız biz biteceğiz, biz her konuda size borçluyuz efendm, ne olur bizden yardımlarınızı kesmeyin, bizi unutmayın? diyen Müslüman bireyler hatta liderler de var maalesef. İşte böyle insanların imanından şüphe etmek lazım. Çünkü eğer imanı varsa zorba insanların nezdinde diz çökmez. Hz. Ömer (r.a)?in bu konuda çok meşhur sözü vardır. Şöyle diyor:?Allah (c.c) bizi İslam ile şereflendirdi. Eğer biz İslam?ı bırakıp başka yerlerde izzeti aramaya kalkarsak Allah (c.c) bizi zelil eder?.

??? ????? ???? ???????? ? ???? ??????? ????? ???? ???? ????? ????

Münafıklar izzeti ve onuru müşrikler ve Yahudiler nezdinde arıyorlardı. Allah (c.c) müminleri bu konuda uyardı ve buyurdu ki asla münafıklar gibi olmayın. İzzeti ancak Allah (c.c) katında arayın. Kimseye boyun eğmeyin. Zaafa düşmeyin çünkü üstün olan ancak sizsiniz.

İnsan onurlu ve şerefli olduğu sürece eşrefi mahlûkattır. Onu kaybettiği zamanda en alçak mertebelere düşer. Hatta hayvanlardan da daha aşağıya düzer. Siz bir hayvanı diğer hayvanın karşısında eğilirken gördünüz mü? Hayır, asla bir hayvan diğer hayvanın karşısına diz çökmez, başını eğmez. Ama onuru, izzeti, imanı olmayan insan bunu makam, para, şöhret gibi dünyevi ve geçici şeylerden dolayı yapıyor maalesef. Onun için Allah (c.c) bu tür insanları hayvanlardan da daha zelil saymıştır.

Zorba insanların önünde diz çöken kimseler bilmezler ki dünyanın devranı aynı minval üzere kalmaz. İşleri Allah (c.c) öyle evirip çevirir ki hayretler içinde kalacak insan. En aziz ve en güçlü olanı en alçak ve en zayıf duruma düşürebilir. (de ki: ey mülkün sahibi olan Allah?ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini de zelil edersin. Hayır senin elindedir, şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin).

Dünya hep ibretlerle doludur. Ne kadar da izzet, makam ve dünyalığa sahip olan kimseler zelil oldu, sefil hallere düştüler. Biz bu kaç yıl içerisinde ne ibretlik olaylar gördük değil mi? Bir şair der ki: ?Nuh (Aleyhi selam) bin yılda bir tufan gördü. Ben Nuh değilim ama bin tufan görmüşüm?. Gerçekten de bir ne tufanlar ve ne fırtınalar gördük bu kısa ömrümüzde!

???? ?? ???? ??? ?????? ???    ?? ??? ??? ???? ????? ????

Müslümanlar kendi aralarında yumuşak, her türlü farklılıklarıyla birbirlerini tahammül eden kimselerdir. Muhammed İkbal bir şiirinde Müslümanları tavsif ederken diyor ki:?dostların bezminde Müslümanlar ipek gibi yumuşak olurlar ama hak ve batıl savaşı söz konusu olunca çelik gibi sert olurlar?. Böylece anlıyoruz ki Hıristiyanları, Yahudileri veya Müslüman olmayan diğer kesimleri bağrına basan ve Müslümanlarla iyi geçinmeyen hatta onları sevmeyen kimse gerçek Müslüman olamaz.

?? ???? ????? ??? ????? ?? ??? ?????? ?? ? ???? ?? ?? ????? ?? ????

 Gerçek Müslüman her zaman sabit olan izzet ile övünür, geçici olan ile değil. Güç, sıhhat, varlık ile izzeti arayan ve onun ile böbürlenen kimseler bilsin ki bunlar geçicidir. Geçici şeylerde izzet ve onuru arayan onun gitmesiyle onur ve izzetini de kaybetmiş sayar, böylece yıkılır ve bir daha belini doğrultamaz. Ama izzetini sabit olan şeylerde yani Allah (c.c) ve imanında arayan kimse asla hayal kırıklığına uğramaz.