“Önce yüreğimizdeki Kudüs’ü işgal ettiler.

Biz savaşı önce kendimizde kaybettik!”

Cahit Zarifoğlu

“Telgrafın tellerini kurşunlamalı
Öyle değildi bu türkü bilirim…”

            Öyle değil bu türkü, öyle değil. Türkülere kan sıçradı Ortadoğu’da. Kurşunlar ihtiyârlara, kurşunlar kadınlara, kurşunlar bebeklere sıkılmakta! Türkü yerine ağıtlar yakılmakta, yana yakıla!

            –Batı cephesinde yeni bir şey yok, günlük güneşlik rutin hayât. Doğu cephesinde ne var?

            -Kıyım!

            -Ah!

            Agâh ol, incinmesin Kudüs! Sükût var gözlerinde Kudüs’ün. Bin mızrap dokunuyor saçının her bir teline; hüzün makâmında! Elemin en güzel aksi vuruyor, Mescid-i Aksâ’nın altın kubbesine.

            “Gazze’yi tek etmeyeceğiz oğlum! Kazanan biz olacağız.” diye ölen oğlunun başında inim inim inleyen babanın vedâsı ulaşmış kulağına.

            Bombalar yağarken şehre, sessiz olunur! Babalar ağlarken de… Susun!

            “Susuyor susmasına dudaklarımız ama

            Çalar saâtler gibidir içimiz”

            Ümitsizdir akşamlar Kudüs’te… Lacivert gecelerde kaybolmuş rûhların serzenişleri duyulur, yıkıntılar arasında. Yıkıntılar arasında cân veren pervânelerdir çocuklar, sessiz sedâsız… Ah o parçalanmış bedenler! Feryâd u figânlar…

            “Acı diyorum efendim, acı da evrensel olmalı.

            Bir çocuğun eline diken batsa, dünyâ yanmalı.”     

            Âgâh ol, tarûmâr olmasın Kudüs. İslâm’ın ilk kıblesi Mescid-i Aksâ, âh u zâr içinde! Peygamberler yurdunu tozu dumana katan Siyonist naralar, Kubbet’üs Sahrâ’nın celi sülüs hatlı Yâsîn sûresine çarpmakta.

            “Kudüs işgâl altındayken ben nasıl gülebilirim ki?” diyen Selahaddin Eyyûbî’nin rûhu azâpta.

            “Gittikçe büyüyor sessizliğimiz”

            Âgâh ol, mahzûn olmasın Kudüs. Mirâcın ilk şâhidi Mescid-i Aksâ, ter ü tâze şehidlere içi yanmakta! Beş dakikada bir cân vermekte Gazze. Susun!

            “Babam şehit olmadan önce yakacak odunumuz vardı. Şimdi hep üşüyoruz.”

            Tanklar kovalamakta ana babayı, tanklar biçmekte çoluk çocuğu!

            “Bir Musa doğmasın diye, doğan binlerce çocuk öldürülür.”        

            Âgâh ol, uyanmasın Kudüs!Ortadoğu’da yangın var! Holokost kahramanları, yumurtasını pişirmek için ateşe vermekte dünyâyı. Susun! Sesler gelmekte öteden, sesler gelmekte beriden:

            “Amca, biz bu dünyâda nereye gidelim!”

            Âgâh ol, hâk ile yeksân olmasın Kudüs! Soykırımcılar iş başında Gazze’de! Bu şehir o eski şehir midir? Bu şehir “İşgâl bitsin de bin cânım olsa veririm.” diyenlerin şehridir.

            Ölüm âsûdedir Filistin’de. Susun! Hastaneler bombalanmakta. Babalar, minik kızlarının parçalanmış azalarını toplamakta! Kamyonlarla taşınmakta cesetler. Üç maymunu oynayan emperyalist güçler, kıyımı ayakta alkışlamakta, içten içe! Âlem ekran başında seyretmekte, beyaz zambaklara bürünmüş gidenleri. 

            “Kaybetti asrımızda ölüm eski hüznünü

             Lâkayt olan mühimsemiyor gamlı bir günü” 

            Âgâh ol, işitmesin Kudüs! Gemiler uçak taşımakta! Uçaklar delip geçmekte göğü, füzeler savaş çığlıkları atmakta! Susun! On üç yaşındaki Filistinli kızın feryadı ilişmekte kulağına: 

            “Bizim suçumuz ne? Müslüman devletler, neredesiniz?”

            Neredesin İran, neredesin Yemen, neredesin Mısır, neredesin Kuveyt, neredesin Pakistan, neredesin Suudi Arabistan? Neredesin Katar, Endonezya, Afganistan, Hindistan, Bangladeş, Fas, Sudan… Neredesin Türkiye? Godot’yu bekler gibi bekleme beyhude. Beklenen sensin! Ebabil sensin!

            “Kardeşiz demek yetmez/Habil misin Kabil mi?”

            Kör ve sağır Dünyâ! Ses ver!

            “Sonra dost, düşman bütün insânlar sustu. Yalnız analar ağladı dünyânın iki ucunda.”

            “Müslüman’ım” diyen insânın bu vahşet karşısında susması, Müslümanlığın ve insânlığın iflâsını gerektirir! Susun! İflâs etmiştir insânlık! İflâs etmiştir İslâm dünyâsı!

            “Ben öyle bilirim ki

            Yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır.”

                                                                                   Leyla Yıldız