Muhammed Emin Saraç hayatını kaybetti!
GÜNCEL - 20-02-2021 09:09
<p>Yaşlılığa bağlı sağlık sorunları nedeniyle Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan Emin Saraç, burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.</p>
<p>Saraç ailesinden yapılan açıklamada, "Aile büyüğümüz muhterem Emin Saraç Hocaefendi kısa bir süre önce Rahmet-i Rahmana kavuşmuştur. Allah mekanını cennet eylesin." denildi.</p>
<p>Emin Saraç'ın vefatını duyan yakınları ve sevenleri hastane önünde toplandı. Saraç'ın cenazesi yakınlarınca hastaneden alınarak, Kozlu Gasilhanesine götürüldü.</p>
<p>Fatih Camiinde 65 yıl boyunca, tefsir, <a href="https://larende.com/" target="_blank">hadis</a> ve fıkıh dersi veren, yurt içinden olduğu kadar yurt dışından da yüzlerce talebe yetiştiren M. Emin Saraç'ın cenazesi, pazar günü öğle vakti Fatih Camiinde kılınacak namazın ardından toprağa verilecek.</p>
<p><strong><a href="https://larende.com/" target="_blank">CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN</a>'DAN <a href="https://larende.com/" target="_blank">TAZİYE</a> MESAJI</strong><br />
<br />
Erdoğan, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımında, "Ömrünün her safhasında rızayı ilahi için gösterdiği büyük gayretlere şahitlik ettiğimiz, çok kıymetli İslam alimi <a href="https://larende.com/" target="_blank">Muhammed Emin Saraç</a> hocamıza Cenab-ı Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Muhterem hocamızın mekanı cennet, makamı ali olsun." ifadelerini kullandı.</p>
<p>MUHAMMED EMİN SARAÇ HOCA EFENDİ KİMDİR?</p>
<p>Muhammed Emin Saraç, Tokat'ın Erbaa kazasının Tanoba köyünde doğdu. (İmam Şâfiî ve İmam Mâlik’in tavsiyeleri üzerine M. Emin Saraç doğum yılı zikretmemektedir.) Babası Hafız Mustafa Efendi’dir. Dedesi Nakşibendiye'den Müderris Üzeyir Efendi Niksar'ın Keşfi Camii Medresesi'nde müderrisdi. Müderris Üzeyir Efendi, dönemin sayılı uleması arasında gösteriliyordu. Dedesinin yanında 6 yaşında Kur’ân-ı Kerîm’i hatmederek hafızlığa başladı. M. Emin Saraç'ın abisi Bahaddin Saraç, kardeşleri Osman ve Yusuf ile kız kardeşleri, anne ve babaları tarafından Kur'ân okumanın suç sayılabildiği dönemlerde Kur'ân hafızı olarak yetiştirildiler. Babası Hafız Mustafa Efendi o dönemde çocuklarına Kur’ân-ı Kerîm okuttuğu için mahkemeye çıkarıldı. Hâkim, “Sen çocuklara Arapça okutuyormuşsun. Bu, doğru mu?” diye sorduğunda “Ben çocuklara kimsenin canına, malına ve ırzına tasallut etmeleri için bir şeyler öğretmiyorum; ben Kur’ân-ı Azîmüşşan’ı okutuyorum” dedi. Ancak mahkeme neticesinde 6 ay hapis cezası aldı.</p>
<p>Süleyman Efendi’den İlk İcazetname!</p>
<p>M. Emin Saraç, 1940–43 yıllarında Niksar-Merzifon’da mukabeleler okudu. 1943’te ailesi tarafından tahsil için İstanbul’a Ali Haydar Efendi’nin tekkesine gönderildi. Ali Haydar Efendi, tekkesi sürekli gözlem altında tutulduğu için M. Emin Saraç’ı Fatih Camii Baş İmamı Ömer Efendi’ye emanet etti. Ömer Efendi’nin yanında Kur’ân talimi yapmaya ve Telhîs okumaya başladı. M. Emin Saraç Fatih Camii’nde üç ay misafir kaldıktan sonra Kargümrük’teki Üçbaş Medresesi’ne gitti. Burada ikamet eden ve 65 sene başkayyımlık yapan Süleyman Efendi’den Buhâri-i Şerif’in birinci ve ikinci ciltlerini okudu. M. Emin Saraç, ilk hadis icazetini muhaddis Hacı Ferhad-ı Rizevî silsilesinden gelen icazetname ile Süleyman Efendi’den aldı.</p>
<p>M. Emin Saraç, Üçbaş Medresesi’nde 1950’ye kadar kaldı. Bu süreçte Ali Haydar Efendi ile Fatih Camii baş imamı Ömer Efendi’den başka Gümülcineli Mustafa Efendi, Muhaddis İbrahim Efendi, Arnavut Hüsrev Efendi, Ali Haydar Efendi, Silistreli Süleyman Hilmi (Tunahan) Efendi gibi zatlardan da tefsir, hadis, fıkıh, usul dersleri okumaya devam etti. İstanbul’da kaldığı yıllarda M. Emin Saraç; Tirmizî, Buhârî-i Şerif, Merâkı’l-Felâh, Kudûrî-i Şerîf, Şerhu’l-Akâid, Şifâ-i Şerif, Mir’ât, Müslim-i Şerîf, Mişkâtü’l-Mesâbih, Tefsir-i Kâdı Beyzavî gibi kitapları okudu.</p>
<p>1950’den sonra Mısır’a, kendi deyimiyle “İlim hicreti” için gitti. Burada, M. Zahidü’l Kevserî’nin yanına giden Emin Saraç, Ezher Üniversitesi’nin lise bölümüne kaydoldu.</p>
<p>Mısır’a İlim Hicreti!</p>
<p>1950’den sonra Ali Haydar Efendi’nin teşvikiyle Mısır’a, kendi deyimiyle “İlim hicreti” için gitti. Ancak Mısır’a gitmesi zannettiği kadar kolay olmadı. Mısır’a gitmek için gerekli olan pasaportu dönemin şartları yüzünden çıkaramayınca M. Emin Saraç, yol istikametini Bağdat üzerinden gerçekleştirmek istedi. Önce trene binerek Diyarbakır’a giden Saraç, oradan Mardin’e geçti. Mardin’den de Cizre’ye geçen Saraç, burada gördüğü bir rüya üzerine Mısır’a bu şekilde gitmekten vazgeçti ve memleketine ailesinin yanına döndü. Yeniden İstanbul’a geçen M. Emin Saraç burada tanıştığı dedesinin arkadaşı Meletli Şeyh Efendi’nin oğlu Remzi Bey sayesinde pasaport çıkartabildi ve meşakkatli bir süreç sonunda Mısır’a gitti. Mısır’da ilk olarak Muhammed Zahidü’l Kevserî’nin yanına giden M. Emin Saraç, Ezher Üniversitesi’ne kaydolmak için sınavlara girdi.</p>
<p>“Osmanlı Devletinin Çocukları”</p>
<p>Ezher'in lise bölümüne kaydolan M. Emin Saraç, sonra yine aynı okulun Külliyetü’ş Şerîa bölümüne sınavla kabul edildi. Kardeşi Osman ise Ezher’in Usûli’d-Dîn bölümüne kabul edildi. Mısır’da Kral Faruk, Bağdat Oteli’nin 7–8. katlarını M. Emin Saraç Hoca’nın da dâhil olduğu bazı öğrencilere tahsis etmişti.“Kadılık Yüksek Lisansı”nda bir sene okuduktan sonra Kral Faruk’tan sonra başa geçen Abdunnasır'ın baskıları yüzünden M. Emin Saraç kaldığı oteli ve okulu bırakmak ve Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı.</p>
<p>Türkiye’den eğitim amacıyla geldikleri için oradaki hocalar kendilerini "Osmanlı devletinin çocukları" olarak görüyordu. M. Emin Saraç’a göre bu çok önemli bir iltifattı.</p>
<p>M. Emin Saraç, Ezher diplomasının Türkiye’de geçersiz kılınmasına rağmen Mısır’da 9 yıl kalarak eğitimine devam etti. Bu dönemde Muhammed Zahidü’l Kevserî, Osmanlı’nın son şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi, Yozgatlı İhsan Efendi, Muhammed Abdulvehhab Buhayri, Ahmed Fehmi Ebu Sünne, Ali Yakup Efendi, Abdulfettah eş-Şa’şa’dan istifade etti. Türkiye’den eğitim amacıyla geldikleri için oradaki hocalar kendilerini “Osmanlı devletinin çocukları” olarak görüyordu. M. Emin Saraç’a göre bu çok önemli bir iltifattı.</p>
<p>(Katkılarından dolayı M. Fatih Kaya ve Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay'a teşekkür ederiz.)</p>